Son günlerde toplu taşıma araçlarında başörtülü, tesettürlü kadınlara yönelik gerçekleştirilen hakaret ve fiili saldırılara dikkat çeken HÜDA PAR, 20 Ağustos'ta Kocaeli'de, 31 Ağustos'ta ise İstanbul'da toplu taşıma araçlarında, sırf başörtülü ya da çarşaflı oldukları için kadınların sözlü ve fiili saldırıya uğradıklarını belirtti.
"Maalesef
söz konusu menfur saldırılara yenileri eklenmektedir. Geçmişte başörtüsünü
yasaklayarak milyonlarca öğrencinin eğitim hakkını gasp eden zihniyet ne acıdır
ki yaşanan onca tecrübeden ders almadan varlığını devam ettirmekte, inanca olan
düşmanlığını sürdürmektedir." Açıklamasında bulunan HÜDA PAR, “Başörtülü,
tesettürlü kadınlara yönelik fiili saldırı ve hakaretler, bireysel bir asayiş
olayı olmayıp toplumun büyük bir kesiminin inancına, hayat tarzına ve aynı
zamanda bireysel hak ve özgürlüklere yönelik doğrudan bir saldırı ve aleni bir
nefret suçudur. Ancak maalesef söz konusu suçlar cezasız kalmaktadır. Cezaların
caydırıcı olmayışı; suçluyu cesaretlendirmekte, suçu teşvik etmektedir. Öte
yandan toplumun inanç değerleriyle kavgalı olan kimi siyasiler ve medyatik
çevreler, yaptıkları sorumsuzca açıklamalarla bu menfur saldırıları
kışkırtmakta, motive etmektedir. Başörtüsü ya da çarşafından ötürü kadınlara
yönelik fiili saldırı ve hakaretler asla kabul edilemez. Cezalar mutlaka daha
caydırıcı hale getirilmeli, kimsenin yaptığı yanına kâr kalmamalıdır. Bunun
için gereken yasal düzenlemeler ivedilikle yapılmalıdır. Ancak daha da önemlisi
bu menfur saldırıları besleyip motive eden zihniyet, başta siyaset kurumu ve
medya olmak üzere toplumun bütün kesimleri tarafından mahkûm edilmelidir."
ifadelerini kullandı.
YÜKSEK KİRA VE KONUT SORUNU
Konut ve
kira fiyatlarındaki artışın neden olduğu sorunun gündemdeki yerini koruduğunu,
1 Eylül itibariyle kira anlaşmazlıklarında zorunlu arabuluculuk uygulamasına
geçildiğinin hatırlatıldığı açıklamada, "Kira artışına neden olan temel
sebepler ortadan kaldırılmadan sadece sonuçlar üzerinden geliştirilen palyatif
müdahaleler sadra şifa olmayacaktır. Kira artışlarının asıl nedeni, konut
fiyatlarının aşırı yükselmesinin karşısında vatandaşların alım gücünün düşmesi
ve buna paralel olarak konut sahibi oranının düşmesidir. Konut fiyatlarındaki
yükselişin asıl sebebi ise bir türlü dikiş tutamayan ekonomik programlar ve
dizginlenemeyen enflasyondur. Bu soruna daha köklü çözümler getirmek için TOKİ
marifetiyle vatandaşların satın alma gücüne uygun konut arzı sağlanmalıdır.
Diğer taraftan bir dönem konut stokunu eritmek için uygulanıp yürürlükte
unutulan 'konut satın alma bedeli olarak vatandaşlık verilmesinden'
vazgeçilmelidir. Hatta bölgelere göre yabancılara konut satışı kısıtlanmalıdır.
Kira artışlarıyla ilgili çok önemli bir adım olarak; kira bedelinin alt ve üst
sınırını bölgelere göre belirleyecek teknik elemanlardan oluşan komisyonlara
ihtiyaç vardır. Bunun için tüm il ve ilçelerde bir veya ihtiyaca göre birkaç
komisyon kurulmalıdır. Valilik ve belediye ortak çalışmasıyla kurulacak bu
komisyonlar tüketici hakem heyetleri gibi kira anlaşmazlıklarında hakem görevi
görebilmeli ve taraflar arasında hızlı karar verebilmelidir. Uyuşmazlıkların
çözümü adına yapılacak düzenlemelerle kiracılar korunurken mülk sahipleri de
mağdur edilmemelidir." denildi.
ALKOL FELAKETTİR
Alkol tartışması ile ilgili yapılan açıklamada, "İstanbul Valisi Sayın Davut Gül'ü bu cesur kararı için tebrik ediyoruz. Bütün Türkiye'de bu kararın uygulanması ve bunun genelge ile değil kanun ile düzenlenmesi gerekir. Ayrıca umuma açık bu alanlarda ruhsatlı işletmelerin de alkollü içki satışının yasaklanması, suç ve suçlu ile mücadele anlamında bir zorunluluktur. Çünkü kamu düzenini bozan, şiddet ve cinayet vakalarına yol açan, ailelerin dağılmasına neden olan ve toplumu ifsat eden en büyük felaket alkollü içki tüketimidir. Bütün istatistikler bu tespiti destekler mahiyettedir. Öte yandan İstanbul Barosunun bu kararın iptaline yönelik İdare Mahkemesi'ne açtığı davayı esefle karşılıyoruz. Bu iptal davası, toplumun huzuruna karşı açılmış bir davadır." denildi.




