Son günlerde yeniden gündeme gelen seçim barajına ilişkin
değerlendirmelerde bulunan Yapıcıoğlu, "Şu anda 12 Eylül askeri rejiminin
getirmiş olduğu yüzde 10'luk seçim barajı uygulanıyor. Cumhur İttifakı kendi
aralarında oturup, seçim barajının düşürülmesi konusunda anlaştılar gibi gözüküyor.
Telaffuz edilen oran da yüzde 7 veya yüzde 5 gibi olabilir ama şu anda yüzde
7´ye daha yakın gibi bir görüntü var. Barajın aşağıya çekilmesi değil,
sıfırlanması gerektiğini düşünüyorum. İlla bir baraj olacaksa da belki bu
sembolik olabilir; yüzde 1'e çekilebilir. Bunun üstündeki her baraj temsilde
adaletin önünde bir engeldir ve adaletsiz bir uygulamadır." ifadesini
kullandı.
İTTİFAKLARI DEĞERLENDİRİRİZ
Seçim ittifakıyla ilgili de konuşan Yapıcıoğlu,
ittifakların, siyasetin doğasında yer aldığını ve bu sistemin zorlaması
olduğunu belirtti. Yapıcıoğlu, önceki seçimde herhangi bir ittifakta yer
almadıklarını, gelecek seçim için de şu an herhangi bir ittifaka angaje
olmadıklarını, ilkelerine uygun bir ittifak teklifi olursa
değerlendireceklerini kaydetti.
Erken seçim tartışmalarına da değinen Yapıcıoğlu, yakın
gelecekte bir seçim kararı alınacağını düşünmediğini ve öyle bir beklentisinin
bulunmadığını, HÜDA PAR'ın seçime her zaman hazır olduğu belirtti.
Afganistan'da yaşanan gelişmelere de değinen Yapıcıoğlu, sadece Türkiye’nin
değil, dünya gündeminde de Afganistan’ın var olduğunu söyledi.
Yapıcıoğlu, "20 yıllık işgalden sonra Amerika ve NATO
güçleri, Afganistan'dan çekilme kararı aldı ya da Afganistan'dan çekilmek
zorunda kaldı. Şu anda yönetime gelmiş olan Taliban'ın özellikle 1996-2001
yılları arasında yaptıklarıyla ilgili pek çok kişinin şikayetleri vardı. O
dönem uygulamalarından dolayı Acaba gelecekte ne olacak? diye pek çok soru
işareti var. Fakat şunu ıskalamamamız gerekir. Amerika ve onunla birlikte hareket
eden güçlerin, Batılı güçlerin, NATO üyeliğinin Afganistan'daki pozisyonu bize
göre doğru bir pozisyon değildir. Meşru bir hareket değildir. Amerika işgalci
konumundaydı. İşgal sona ermiş oldu. Bizim temennimiz 1979 yılında ki o dönemin
Sovyetler Birliğinin işgalinden bu yana sürekli savaş içerisinde olan
Afganistan’ın, Sovyetler ’in Afganistan’ı terk ettikten sonra iç çatışmalarla,
yine yorgun ve bitap düşmüş, harap olmuş Afganistan’ının en azından bundan
sonraki süreçten yeni bir iç savaşa sürüklenmemesi ve artık Afganistan halkının
huzuru, refahı, güvenliği için, Afgan halkının birlikte hareket ederek huzur ve
refahı yönünde birlikteliğinin olması gerekir." dedi.
"TÜRKİYE BAŞTA OLMAK ÜZERE DİĞER ÜLKELERİN AFGAN
HALKINA YARDIM ETMELERİ GEREKİYOR"
Bundan sonraki süreçte Afganistan'da yaşayanların huzuru ve
refahı için hareket edilmesi gerektiğini belirten Yapıcıoğlu, şunları söyledi:
“Bu konuda başta Türkiye olmak üzere, diğer ülkelerin Afgan halkına yardım
etmeleri gerekiyor. Son dönemde Afganistan'daki Kabil Havalimanı çevresinde peş
peşe patlamalar oldu. Elbette üzücü bir olay. Keşke olmasaydı ve bu can
kayıpları yaşanmasaydı. Yine üzücü olan başka bir tarafta, olaylarda 100'ün
üzerinde insan öldü. Sadece havalimanı tarafındaki patlamalar değil, devam eden
süreçte de ölenler oldu. Ancak bütün televizyonlarda 'Afganistan Kabil'de
patlama, 13 Amerikan askeri öldü' denildi. Sanki diğer ölenler insan değilmiş
gibi, sanki onların bir ailesi yokmuş gibi, onlar bir can taşımıyormuş gibi,
sadece Amerikalıların canı değerliymiş gibi bir görüntü ortaya konuldu. Bu
ciddi bir yanlıştı.”
"TÜRKİYE AFGANİSTAN'DA KALACAKSA, AFGAN HALKININ RIZASI
İLE ORADA KALMALIDIR"
Türkiye askerinin Afganistan'da kalıp kalmaması yönündeki
soruya Yapıcıoğlu, "Amerika, Afganistan'dan çekileceğini söyledikten sonra
Türkiye şöyle bir teklifte bulundu, 'Biz Kabil Uluslararası Havaalanı'nı
koruyabiliriz. Bu göreve talibiz' dedi. Biz o dönem bir açıklama yaptık,
Türkiye Afganistan'da kalabilir, Kabil Havaalanı'nın güvenliğini de sağlayabilir
ama şu şartla, NATO şemsiyesi altında olmamak şartıyla. NATO, Amerika orada
işgalci konumundadır. Afgan halkının çoğunluğunun gözünde onlar işgalciydi.
Eğer Türkiye o şemsiye altında orada kalacaksa o da Afgan halkının gözünde
işgalci konumuna düşecek. Halbuki Türkiye halkıyla, devletiyle, Afganistan
halkının arasında tarihsel bağlar vardır, dostluk ilişkileri vardır. Bunun
bozulmaması gerekir. Eğer Türkiye orada kalacaksa hem teknik destek hem de
askeri anlamda yardım noktasında mutlaka Afgan halkının temsilcileri ile oturup
anlaşarak, konuşarak, onların rızası ile orada kalmalıdır. Sadece Türkiye
değil, komşu ülkeler de Pakistan da Afganistan'a yardım etmelidir."
değerlendirmesinde bulundu.





