Kozluk (Hazo) ilçesine bağlı yaklaşık 250 hanesi ve bin 800 nüfusu olan Geçitaltı (Gox) köyünde yaşayan 13 Şubat 1895 doğumlu Hacı Mehmet Reşit Ak, 1925'te başlayan uzun yıllar devam eden 'Sason İsyanı'nı ve o yıllarda yaşananları anlattı.

Vergi almak için 1925 yılında Sason Kaymakam Vekili Rıdvan Efendi (Kimi kaynaklara göre Kemal), müftü, vergi tahsildarı, jandarma komutanı (yüzbaşı) ve beraberindeki askerler o dönemde Sason'a bağlı Mereto Dağı'nın eteklerindeki dağ köylerine çıkarlar. Orada jandarma komutanının evli bir kadına sarkıntılık yapmasıyla, tarihe 'Sason İsyanı/Başkaldırısı' olarak geçen olaylar başlar.

Jandarma komutanı yaptığı ahlaksızlığın ardından kaçarken, bölgede kalan kaymakam vekili, müftü ve vergi tahsildarı köylüler tarafından öldürülür. Ardından dönemin devlet güçleriyle ile köylüler arasında uzun yıllar süren bir çatışma dönemi başlar. Bu süreç yüzlerce insanın ölümüne, binlercesinin de sürgüne gönderilmesine neden olur.

Sason İsyanı'nın bastırılmasından sonra bölgedeki halk; Afyon, Konya, Kayseri, Kütahya, Uşak, Eskişehir, Çankırı, Bilecik, Kocaeli, Zonguldak, Bursa, Bolu, Burdur, Isparta, Antalya, Balıkesir, Manisa, Muğla, Aydın ve Denizli gibi Anadolu'nun çeşitli illerine sürgün edildi.

82 yıl önce Sason'da yaşananları aktaran Hacı Mehmet Reşit Ak, 7 yıl kadar süren çatışmaların ardından yüzlerce kişinin öldüğünü ve sonrasında batı illerine sürgün edildiklerini söyledi.

13 Şubat 1895 doğumlu olduğunu ifade eden Reşit Ak, şimdiye kadar 3 evlilik yaptığını belirtirken, aile nüfusunun 600'ü geçtiğini, torunlarının torunlarını gördüğünü dile getirdi.

YÜZBAŞININ EVLİ BİR KADINA SARKINTILIK YAPMASIYLA OLAYLAR BAŞLIYOR

Cumhuriyetin ilk yıllarında çok sayıda vergi olduğunu, bu dönemde köye vergi toplamaya gelen ekibin içerisindeki yüzbaşının köylü kadına ahlaksızca yaklaştığını söyleyen Ak, şöyle konuştu: 'İnsan, hayvan, arazi ve ev vergileri vardı. Bu vergiler yılda bir defaydı. Burada 2-3 ayda bir vergi almaya başladılar. Günün birinde vergi almaya geldiklerinde 15-20 kadar asker ile beraber yüzbaşı, kaymakam ve müftü köyümüze geldi. Askerin büyük çoğunluğu köyün girişinde kaldı. İçlerinden 4 asker, yüzbaşı, kaymakam ve müftü vergi almak için köye girdiler. Atalarımız, 'yapan zalim, çeken mümin' derlerdi. Yüzbaşı köylüden birinin gelinine gidip teklif ediyor. Kadına teklif eder etmez kadın hemen kocasına 'bu kumandan benden vazgeçmiyor' diye bağırır. Ondan sonra yüzbaşı hemen ata binerek kaçıyor. Köylüler iki yerden ateş açtılar ama vuramadılar, kurtuldu. Zavallı kaymakam, müftü ve tahsildar öldürüldü. O bölgedeki askerler akşamın erken çökmesiyle öldürülemedi. Hemen askeri kamuflajlarını atıp kaçmışlardı. Allah'a şükür askerler öldürülmedi. Bu olaydan sonra uzun yıllar süren çatışmaların ardından devlet bizi bastırdı.'

'DEVLETLE 7 BUÇUK SENE KARŞI KARŞIYA KALDIK'

Namusları için devlet ile 7 buçuk yıl geceli gündüzlü çatışmak zorunda kaldıklarını belirten Ak, 'Devletle 7 buçuk sene hal kızağında karşı karşıya kaldık. Nasıl açlıktan ve soğuktan ölmüyorduk, anlamıyorum. Eskiden yağan karda evler ve ağaçlar görünmezdi, her yer dümdüz olurdu. O karın altında aylarca kalırdık. Evlerimiz ateşe verilmiş sadece üzerimizdeki elbiselerleydik. Evler ateşe verildiğinde bir çay kaşığı bile kurtaramadık, sadece canımızı kurtarabildik. Devletle karşı karşıyayken bir mağarada gizlenirdik. O mağarayı tesadüfen bulduk. Göğüs üzeri bir metre gittikten sonra içerisi tünel genişliği bir oda kadar yüksekliği vardı. Oranın üzerinde 50-100 metrelik dağ vardı. Tünellin sonunu bulmak için birkaç genç mum yaktılar. 3 mum bitti dibini bulamadılar. Yerini biliyorduk ama şimdi bulamıyoruz. 50 defa çıktım, yerinde aradım ama bulamadım.' diye konuştu.

'İNSAN ÖLMEDİKÇE NELER GÖRÜYOR'

Çatışmalar esnasında askerin veya milislerinin ellerine geçenlerin öldürüldüğünü söyleyen Ak, '7 buçuk sene açlıktan kaçıyorduk, dağlardaydık. Askerin eline geçseydik öldürüyorduk. Askerin eline geçmeden kendimizi kurtarabilseydik iyiydi. Askerle geceli gündüzlü çatışma vardı. Buradan Bitlis Mutki ilçesine kadar karşı çıktılar. Halk hepsi destek vermişti. Şeyh Said kıyamıyla beraber diğer halk da destek verdi. Neler gördük, neler görmedik. İnsan ölmedikçe neler görüyor. Hey eski insanlık. O zaman Kozluk yoktu, Sason'a bağlıydık. Çatışmalarda sürülerce asker ve millet öldü.' şeklinde konuştu. İlkha

Ramanlı’dan Faiz Tepkisi:  “Bütçede Adalet Yoksa, Toplumda Huzur Olmaz”
Ramanlı’dan Faiz Tepkisi: “Bütçede Adalet Yoksa, Toplumda Huzur Olmaz”
İçeriği Görüntüle

Muhabir: Editör