HÜDA PAR Sözcüsü ve Batman Milletvekili Serkan Ramanlı, partisinin gündem değerlendirmesini TBMM'de düzenlediği basın toplantısıyla paylaştı.
Açıklamasında Ramanlı, "Kutsal topraklarda
bulunan hacılarımızın mağdur edilmemesi ve hac farizasını yerine getirmeleri
hususunda kendilerine sıkıntı çıkarılmamalı." dedi.
Dar gelirli harcamalarında gıda, kira ve
ulaşım çok büyük yer tutuyor
Ekonomik verilerle ilgili Ramanlı, "Özellikle
Türkiye ekonomisinin kur, faiz ve enflasyon sarmalı içerisinde bir kısır
döngüye girdiğini hepimiz görüyoruz. Her ne kadar ekonomi yönetimi, geçmişte
yaşanan bazı sıkıntıların telafisi babında birtakım adımlar atmaya Türkiye
ekonomisini düzlüğe çıkarmaya çalışıyorsa da aslında uygulanan reçetenin
çoğunlukla dar gelirli insanların sırtına yük bindirildiğini görmemiz gayet
mümkün. En son paylaşılan verileri size aktarmak istiyorum. Hane halkı tüketim
harcaması hane başına 24 bin 383 TL olarak belirlenmiş yani 4 kişilik bir
aileye hesaba katarsak bu kişi başına 12 bin 521 liraya tekabül ediyor. Bütün
ekonomik reçetelerin dar gelirliler, asgari ücretliler ve emekliler üzerine
yıkılması, buna rağmen yüzde 20'lik bir kesimin zenginliğine zenginlik katması,
kabul edilebilir ve sürdürülebilir bir durum değildir. Yüzde 80'lik dar gelirli
vatandaşların özellikle hane halkı tüketim harcamalarında gıda, kira ve ulaşım
çok büyük yer tutuyor." şeklinde konuştu.
"Ekonominin düzelmesinin çaresi faiz
bataklığından kurtulmaktır"
Açıklamasının devamında Ramanlı, şunları söyledi: "Özellikle
gıdaya yönelik harcamalar gelirin büyük bir kısmını tek başına karşılıyor.
Enflasyon yüzde 75 olduğu ülkemizde dünyada Arjantin ve Suriye'den sonra en
yüksek enflasyon rakamlarıyla boğuşan ülke Türkiye. 10 yıllık tahvil faiziyle
dünyada rekor kıran ve birinci sırada olan yine maalesef ülkemiz. Mayıs ayında
168 milyar TL’lik borç ödemesi yapıldı. Bunun 104 milyarı faize gitar miktar.
Haziran ayında 161 milyar TL'lik borç ödendi. Bunun 96 milyarı faiz. Varın siz
hesap edin. Temmuz ayında ödenecek borçların yüzde kaçı faiz ödemesi olacak.
Dolayısıyla ana parayı bile geçen bir faiz yükünden bahsediyoruz. Ekonominin bu
faiz yükünden derhal kurtulması gerekiyor. Faize dayalı kapitalist ekonomi
modeli terk etmedikçe biz bu sarmaldan kurtulamayız. Maalesef her geçen gün bu
ekonomik sıkıntıların faturasını dar gelirliler, emekliler ve yoksullar çekmek
zorunda kalıyor. Bu sistem üretimi de baltalıyor istihdama darbe vuruyor. Alın
teri ve emek sömürüsünü beraberinde getirdiği gibi zengini daha fazla zengin
yoksulu da daha fazla yoksul yapıyor. Çare ne çare faiz bataklığından derhal
kurtulmak."
"Buğday fiyatları buğday üreticisi
için tam bir hayal kırıklığı oldu"
Buğday alım fiyatlarının, TMO tarafından geçtiğimiz
hafta açıklandığını hatırlatan Ramanlı, Buğday fiyatları buğday üreticisi için
tam bir hayal kırıklığı olduğunu söyleyebilirim. Çünkü üreticiden ve bu işle
iştigal eden bütün kesimlerden gelen ortak tepki bu rakamların yetersiz olduğu
buğdaya ton başına 9 bin 250 TL fiyat biçildi. Prim desteğiyle beraber ki o bin
750 TL ton başına ancak 11 bin lirayı buluyor. Üretim maliyetleri göz önüne
alındığında çiftçinin bir sonraki sene üretime devam edebilmesi açısından
çiftçinin muhakkak suretle desteklenmesi gerekiyor. Enflasyonun yüzde 75'leri
bulduğu bir ortamda çok düşük fiyat artışlarının çiftçiye reva görülmesi kabul
edilebilir bir durum değildir. Elbette ki enflasyonu düşürmemiz gerekiyor.
Elbette ki gıda fiyatlarındaki artışı frenlemek gerekiyor. Ama bunu çiftçinin
omuzlarına yüklemek yanlıştır." ifadelerini kullandı.
"Traktör gibi ekipmanların da ihtiyaç
duyduğu akaryakıttan ÖTV alınmamalı"
Çiftçiye verilen desteğin yetersiz olduğunu ifade eden
Ramanlı, "Mazotla ilgili desteklemeler var. Mazot desteği var ama
çiftçiden alınan ÖTV'nin toplam miktarı çiftçiye sunulan desteklenen
miktarından daha fazla. Öteden beri ifade ettiğimiz şey şudur; tarımsal
faaliyetlerde kullanılan makine ekipman ekipmanlar için gerekli olan
akaryakıttan ÖTV alınmasın. Nasıl ki deniz araçlarında kullanılan akaryakıt
için ÖTV alınmıyorsa tarımsal faaliyetlerde kullanılan traktör gibi
ekipmanların da ihtiyaç duyduğu akaryakıttan ÖTV alınmamalı yani maliyetler
aşağıya çekilmeli çiftçi maliyet itibariyle desteklenmelidir." şeklinde
belirtti.
"Çiftçinin satmış olduğu hububatın
bedeli kısa süre içerisinde hesaplarına yatırılmalı"
Ramanlı, "Toprak mahsulleri ofisinin yaptığı
alımlarda vatandaşın ve çiftçinin sıklıkla şikayet ettiği 2022 yılında
çiftçinin toprak mahsulleri ofisine ödemiş ve teslim etmiş olduğu satmış olduğu
hububatı 2022 yılında bir hafta sonra ödemesini alabiliyorken, geçen sene bu
bir aylık bir vade uzatıldı. Bu sene bu vade 45 gün olarak ilan edildi. Yani
çiftçi buğdayını bugün bile teslim etsen 45 gün sonra ödemesini alacak. Borçlu
olan çok sayıda çiftçimiz var. Borçlarını özellikle ekip biçme faaliyetleri
sebebiyle borçlanan çiftçinin borcunu bir an önce ödemek gibi bir mükellefiyeti
var. Çiftçinin borcunu zamanında ödeyebilmesi için de bu vadelerin değil, 45
gün değil bir ay bir hafta dahi ötelenmesi gerekiyor. Çiftçinin satmış olduğu
hububatın bedelinin kısa süre içerisinde çiftçilerin hesabına yatırılması önem
arz ediyor." dedi.
"Her vesileyle çiftçinin
desteklenmesi gerekiyor"
Prim desteğiyle ilgili Ramanlı, şu ifadelere yer
verdi: "Geçen sene de prim desteği uygulanmıştı ama o prim desteği
ilan edildiği tarihte ödenmemiştir. Sene başında ödenmişti. Görünen tablo o ki
bu prim desteği de muhtemelen 2025'in ilk aylarında ve belki de biraz daha
sarkacak şekilde daha geç bir tarihte ödenecek. Enflasyonun bu kadar yüksek
olduğu bir dönemde bugün belirlenen miktarın 6-7 ay sonra bugünkü alım gücüne
göre değerinin yarısına kadar düşeceğini tahmin etmek hiç de zor değil. Her
vesileyle çiftçinin desteklenmesi gerekiyor. Çiftçinin üretime ve ürettiğine
pişman edilmemesi gerekiyor. Bu konuda bir önemli husus da ÇKS kayıtlarındaki
sıkıntılar. Hukuki ve fiili imkansızlık sebebiyle pek çok çiftçi ürettiği halde
ürettiğini, çiftçi kayıt sistemine kendisi kayıt getiremediği için malını ve
ekini toprak mahsulleri ofisine satamıyor ve tüccarın insafına terk ediliyor.
Bu hususlara gerekli düzenlemelerin bir an önce yapılması gerektiğini buradan
tekrar hatırlatmak istiyorum."
"Hacılarımıza
yönelik otel baskınları, Mekke dışına çıkarmalar ve kötü muameleler sıklıkla
dile getiriliyor"
Hacı adaylarının Suudi Arabistan'da yaşadıkları
sorunlara dikkat çeken Ramanlı, "Biliyorsunuz normalde hac vizesi almak
suretiyle Türkiye'ye tanınan 80 bin küsurluk bir kontenjan üzerinden Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşları hac farizasını yerine getirebiliyorlar. Ama bir
vesileyle seyahat vizesi almış, işçi vizesi almış ya da turist vizesi almış
kişilerin de bu mevsimde bu kontenjanın dışında hac vazifesini yerine getirmek
için kutsal topraklarda olduğunu biliyoruz. Dünden bu yana hacılarımıza yönelik
otel baskınları, Mekke dışına çıkarmalar ve kötü muameleler sıklıkla dile
getiriliyor. Biz de dünden itibaren hem Diyanet İşleri Başkanlığımızla hem
Dışişleri Bakanlığımız ve bakan yardımcılarımıza irtibat halindeyiz. Bu konunun
bir an önce giderilmesi ve bu bacılarımızın mağdur edilmemesi yönünde adımlar
atılmasını özellikle istirham ediyoruz." dedi.
"Diyanet İşleri Başkanlığının
talebiyle hacıların bu muameleye tabi tutulduğunu üzülerek öğrendik"
Devamında ve son olarak Ramanlı, "Maalesef sadece
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına özel yapılan bu uygulamanın geçmişte Diyanet
İşleri Başkanlığı yetkilileri tarafından verilen beyanatlarla Suudi Arabistan
Krallığı yetkililerine iletildiği ve Diyanet işleri Başkanlığının adeta
talebiyle bugün o hacıların bu muameleye tabi tutulduğunu üzülerek öğrendik.
Evet; kutsal toprakların, Mekke'nin ve Medine'nin belli bir kapasitesi var. 2
milyara yakın bir Müslüman nüfusunun tamamını hac döneminde kaldırabilecek bir
kapasitesi yok. Ama mevcut kapasitenin de çok düşük olduğunu hepimizin kabul
etmesi gerekir. Madem kutsal topraklar Müslümanların ortak kutsal mekanıdır.
Sadece Suudi Arabistan'ın değil, bütün İslam ülkelerinin elini taşın altına
koymak suretiyle bu kapasitenin arttırılması, hizmet altyapısının ulaşım
altyapısının ve barınma altyapısının da kapasitesinin arttırılması hususunda
üzerine düşeni yapması gerektiğini ve bu konuda bir komisyonun derhal kurulması
gerektiğini buradan hatırlatıyoruz. Ama bugün yaşadığımız kriz itibariyle
özellikle bir biçimde kutsal topraklarda bulunan hacılarımızın mağdur
edilmemesi ve hac farizasını yerine getirmeleri hususunda kendilerine sıkıntı
çıkarılmasını buradan bir kez daha hatırlatmak istiyorum." diye konuştu.




