Okullarda okutulmasına son verilen 'Andımız'ın ders kitaplarında yer almasına tepki gösteren Hür Der Başkanı Şaban Dalgın, 'Acaba devlet tekrar eski faşizm zihniyetine mi dönüyor.' diye sordu.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kaldırılan 'Andımız'ın ders kitaplarında yer bulmasına tepki gösteren İnsani Hak ve Hürriyetler Derneği (HÜR DER) Başkanı Avukat Şaban Dalgın, 'Andımızın' kaldırılmış olması müspet bir hareket iken aynı 'And'ın 2015 yılında ders kitaplarında yer almasını çok tuhaf karşıladıklarını söyledi.

İnsanların faşizmin etkisiyle tek tipleştirilmeye çalışıldığını belirten Dalgın, 'Andımız bildiğimiz gibi 1930'lü yılların faşizm rüzgarında hep batıdan etkilenen bir Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur. Her şeyiyle batıyı taklit etmeye çalışan devlet yetkilileri, ne yazık ki batıdaki faşizm etkisiyle insanları tek tipleştirmeyi istemişlerdir. O zamanın kafatası ölçücüsü olarak bilinen ve o dönemin Mili Eğitim Bakanı Reşit Galip kendisi bizzat Atatürk'ün de kafatasını ölçmüş ırkçı kafatasına sahip bir insandır.' dedi.

Türk'üm demekle üstün olamazsınız

Bir ırktan olmanın doğru, dürüst ve benzeri erdemlerin kaynağı olamayacağını vurgulayan Dalgın, 'Dikkat ederseniz andımız 'Türk'üm' ile başlıyor, 'Ne mutlu Türk'üm' diye bitiyor. Yani Türk olmak doğruluğun, dürüstlüğün ana kaynağı olamaz, bunlar sonradan kazanılan şeylerdir. Mesela şöyle bir şey denilseydi; 'Doğru olacağım. Çalışkan, ilkeli, ahlaklı, anne babaya saygılı olacağım' Bunlar kazandırılmak istenilen eğitimdir böyle olması gerekiyor. Çocuğun bu ilkelerle büyütülmesi iyibir şeydir. Ama çocuğun direk ilerde kazanılacak bir şey değil de özünde doğruluk ve çalışkanlığın olduğunu belirtmek ırkçılığın bir tezahürüdür. İnsan 'Türk'üm' demekle veya başka bir ırktanım demekle üstün olmaz.' ifadelerine yer verdi.

'Asimile etmek için büyük zulümler toplum üzerinde uygulandı'

Irkçılık akımıyla insanların zorla asimile edilmek istendiğine vurgu yapan Dalgın, 'Türkiye Cumhuriyeti daha kurulmadan önce Anadolu birçok etnik kökenin ana yatağıydı. Sadece Türklerin bulunduğu bir yer değildi. Bu ırkçılık akımıyla devlet eliyle insanlar zorla asimile edilmeye çalışıldı. Toplum üzerinde asimile etmek için büyük zulümler uygulandı. Bu zulümlerde de hep tek tipleştirme, tek şekilde düşünmesi, çalışması, giyinmesi ve inanması istenmiştir.' dedi. İlkha

Muhabir: Editör