Türklerin İslam'a geçişi, Türklerin İslam dininden önce
mensup oldukları Tengricilik inancından vazgeçip dinlerini değiştirmeleridir.
Yaklaşık 10. yüzyıla kadar Tengricilik dini Türkler arasında en yaygın din
olmuştur. Türklerin İslam diniyle ilk teması Şii ve Alevilerin dördüncü İmam
olarak kabul ettikleri İmam Zeynel Abidin'in Türkler tarafından Kerbela'dan
koruma amaçlı Horasan'a götürmeleriydi. İslamiyet öncesi Türkler ile Müslüman
Arapların ilk karşılaşması 7. yüzyıl döneminde Hilafet-İmamet çekişmeleriyle
gerçekleşmiştir.
Hz Muhammed’in(sav) ardından Hz. Ali döneminde meydana gelen
Siffin Savaşı’nın ardından başlayan Emeviler Dönemi’nde İslam daha çok Arap
milliyetçiliği ekseninde gelişmekte olan bir dindi. İslam Devleti yeni
fetihlerle oldukça genişlemiş, Alevilerin ve Şiilerin Türk desteğiyle
yerleştikleri Maveraünnehir'e kadar ulaşmıştır.
8. yüzyıl
700'lü yılların başında cihat ilan ederek Türklerin yaşadığı
şehirlere giren Arap-İslam devleti Emevîlerin komutanlarından olan Kuteybe bin
Müslim, saldırı düzenlediği yerlerde Müslüman olmayan Türklere karşı oldukça
sert mücadelelere girişti. Çok sayıda insanı öldürüp şehirleri yağmaladıktan
sonra elde ettiği ganimetlerle ilerleyen Kuteybe bin Müslim, her ne kadar
ölümüne değin faaliyetlerini sürdürmüş ve İslam'ı tanıtmış olsa da onun
yaptıkları Türklerin topluca İslam'a geçmeleriyle sonuçlanmadı.
Ömer bin Abdülaziz'in her tarafta kervansaraylar, hastaneler
inşa etme ve adil bir idare kurma fikri uygulansaydı Türkler İslamiyete daha
hızlı girecekti. Yağma ve ganimet içgüdüsünden dolayı cihat anlayışının ikinci
plana atılması ve öncelikli olarak zulme başvurulması, Arap zulmünün Emeviler
üzerinden devam ettiğinin delili olmuş ancak bu gibi hadiselere rağmen Türkler
İslamiyet’e dolaylı yoldan girmeye başlamıştır.
Hazar Türkleri
İslam'ı kabul eden ilk Türk devleti olarak, Hazarlar da
gösterilir. 723 yılında Hazar Türkleri, Müslüman Arapları yenilgiye uğratınca
büyük bir ordu ile Hazarların üzerine yürüyen Emeviler, Halife Hişam Bin
Abdülmelik döneminde (724-743) Hazarların, Kafkasların ötesine kadar
çekilmelerine sebep oldular.
Türgiş Boyları
Türgeş (Türgiş) boylarının direnişi ise 745 yılında Göktürk
Devleti'nin yıkılışına kadar sürdü. Bu tarihten sonra Türk toprakları doğudan
Çin, batıdan Arap işgali ile karşı karşıya kaldı. Araplara karşı savunma
görevini ise Türgeşlerden sonra Karluk Türkleri üstlendi.
Abbasiler Dönemi
750 yılında Emevîler yıkılıp Abbasiler gelince Arap olmayan
azınlıkların durumunda iyileşme görüldü. Bu nedenle Türkler de Abbâsîler'e
sıcak baktılar. Daha önce orduda yararlanılmakla beraber hor görülen İranlılar
ve Türkler Abbasi ordusunda ve yönetiminde önemli yerlere gelebildiler.
Talas Savaşı
Aynı esnada Karluk Türkleri doğudan Çin işgali tehdidi
altında idiler. Karluklar Çinlilere karşı Abbasilerden yardım talebinde
bulundular. Abbasi yönetimi Türklerin aradan çıkmasının Çin tehdidini kendi
kapılarına getireceğini görerek bu teklifi kabul etti. Türkler ile Müslüman
Araplar tarihte ilk kez ittifak oluşturdular. 751 yılında Talas Irmağı
kenarında gerçekleşen savaşta Arap ve Türk orduları Çinlileri ağır bir
yenilgiye uğrattılar. Talas Muharebesi, Türk-Müslüman ilişkilerinde ve
Türklerin Müslümanlaşmasında bir dönüm noktası olmuştur.
İlk Müslüman Türk Devletleri
Türklerin kitleler hâlinde Müslüman olmaları özellikle 10.
yüzyılda hız kazandı. Karluk'tan sonra, Yağma, Çiğil ve Tuhsi boyları, ardından
Oğuzlar arasında İslâmiyet yayıldı. Karluk, Yağma, Çiğil ve Tuhsi Türkleri, ilk
Müslüman Türk devletlerinden olan Karahanlı Devleti'ni (840), Oğuzlar ise Büyük
Selçuklu Devleti'ni (1037) kurdular.