İslam’a yapılan saldırıların
devlet destekli olduğunu vurgulayan Sağlam , “Bu anlamda İslam dünyasının her
tarafından ‘Rahmetenlilalemin’ olan peygamberimize yapılan hakarete karşı
seslerin yükseldiğini görüyoruz. Ama İslam'a ve İslami değerlere yapılan
saldırılar organize ve devlet desteklidir. Bu tür saldırıların yıllarca
hazırlıkları yapılmaktadır. Buna karşı koymak için de aynı şekilde hesap
edilmiş ve bilinçli bir devlet organizesi gerektirmektedir. Başını Fransa'nın
çektiği İslam düşmanlığının arkasında Haçlı zihniyeti vardır. Bilge devlet
adamı Aliya’nın dediği gibi; ‘Batı hiçbir zaman uygar olmamıştır. Ve bu günkü
refahı; devam edegelen sömürgeciliği, döktüğü kan, akıttığı gözyaşı ve
çektirdiği acılar üzerine kuruludur.’ Sistemlerini işgal, talan, katliam, kan
ve gözyaşına borçlu bir gelenek asla medeni olamaz. Dini ve ahlaki değerleri
dışlayan Batı medeniyetinin merkezi Fransa'dır.” Dedi.
“İSLAM'IN GÜNEŞİ AVRUPA’DA
DOĞMAKTADIR”
Avrupa'nın din haline
getirdiği değerlerin can çekiştiğine dikkat çeken Sağlam, “Bütün baskı, tehdit
ve engellere rağmen İslam, Avrupa'da yükselen en büyük değerdir. Ve gümbür
gümbür İslam'ın güneşi Avrupa’da doğmaktadır. Bugün Avrupa'da İslam'ı temsil
edenler sadece Afrika ve Asyalı göçmeneler değildir. Artık, Avrupa değerlerinin
sorunlarına çözüm üretemediğini gören yerli Avrupalılar İslam'ı temsil etmeye
başlamıştır. Bu değişime karşı Avrupa'nın ortaya koyabildiği tepki; kin, öfke
ve düşmanlıktır. İslam düşmanlarının bu cüreti; kavmi, mezhebi ve meşrebi küçük
ihtilafları, Müslümanların arasına nifak ve düşmanlığa dönüştürüp
çatıştırmasından gelmektedir. Aslında burada olağanüstü bir durum yok. Gâvur,
gâvurluğunu yapacaktır ve yapmaktadır. Burada temel sorun; İslam dünyasının
içinde bulunduğu dağılmışlık halidir. Avrupa, başta peygamberimiz olmak üzere
İslam'ın kutsallarına hakaret ederek İslam dünyasının nabzıni ölçmektedir.
Gerekli ve caydırıcı tepkiler oluşmazsa hakaret, düşmanlık ve saldırganlık
şiddeti daha da artacaktır.” diye konuştu.
“FRANSA, DEVRİMLERİYLE
DÜNYAYA İKİ VİRÜS POMPALADI”
Tüm Müslüman halkları İslam’a
düşmanlığa karşı tek ses olmaya çağıran Sağlam şunları söyledi: “Bunun için
Müslüman toplumlar tek ses olarak idarecilerini de bu alçaklığa karşı harekete
geçirmeye zorlamalıdırlar. İslami değerlere, İslam'ın kutsallarına dil uzatan,
hakaret edenler bunu yaptıklarına pişman edilmelidir. Ama bunu yapabilmek için
İslam toplumlarının içlerindeki sorunları çözmeleri lazım. Alimler, kanaat
önderleri, sivil toplum kuruluşları, halkları bölüp parçalamak için oynanan
oyun ve düzene karşı uyanık olmalı; halkı da bu konuda uyanık tutmalıdırlar. Bu
gün İslam'a düşmanlığı ve hakareti ile gündeme gelen Fransa, devrimleriyle
dünyaya iki virüs pompaladı. Laiklik ve kavmiyetçilik virüsleri. Bu virüsler
İslam toplumlarına bulaştığı günden beri Müslüman halklar rahat yüzü görmedi.”
“KANLARIMIZLA KORUDUĞUMUZ
ÜLKEYİ DÜŞMANA İKRAM ETTİLER”
600 yıllık Osmanlı İmparatorluğunun milleti oluşturan kavimler birbirine düşman edilerek kısa bir süre içerisinde darmadağın edildiğini anlatan Sağlam, “Ülkeyi parçalayıp bölmekle yetinmeyip birbirine düşman kavimler haline getirdiler. Laiklik virüsü ile on dört asırda inşa edilen İslam medeniyetine savaş ilan edildi. Yine Aliya'nın özlü değişiyle ‘savaş ölünce değil, düşmana benzeyince kaybedilir.’ Evet, ülkeyi işgal etmeye çalışan batıyla ölümüne bir savaş verdik. Silahla, zorbalıkla, savaşla bizi işgal edemediler. Ama sonunda ulusçuluk ve laiklik bu millete dayatılarak düşmana benzetmeye çalıştılar. Kanlarımızla koruduğumuz ülkeyi düşmana ikram ettiler. İnsani, kültürel ve İslami değerlerimize tekrar dönmeden huzur ve güven ortamını oluşturamayız.” ifadelerini kullandı.





