Öyle
anlaşılıyor ki; biz müslümanlar yığınla kalabalıklar olmamıza rağmen son iki
asırda kuvvetimiz dağıldı. Ve bir türlü şeytani güçlere karşı bir direniş
ekseni kuramamaktayız. Zaaflarımız, kıskançlık ve hasedimiz kanserin vücutta
bütün sistemi alt etmesi gibi bizi bir çuval et yığını haline getirmiş. Bir
türlü tedaviye cevap veremiyoruz. Oysa Allah(c.c.) üstünlüğü izzeti ve onuru
islama vermiş, onun müntesiplerine armağan etmiştir. “Hâlbuki asıl üstünlük, ancak Allah’ın, Peygamberinin ve
mü’minlerindir. Fakat münafıklar (bunu) bilmezler.( Münafıkun 8)
Hidayet ve nur kaynağı
ve bin bir çeşit derde derman olan Kuranın evrensel ve bütünleyici mesajına
karşı akıllarımızı kullanmamanın sonucu, tefrika ve güç kaybıdır. Yoksa sorunumuz
Ehli delaletin çok yetenekli olmasından kaynaklı parçalanmışlık değildir.
Kurann, hayata ve
dünyaya bakan mesajı neslin emniyeti, ekinlerin korunması fıtratın muhafazası
yönündedir. Yani yaratılış kanunu Sünnetullah’ın çizdiği hayat formatının hem
insan hem evrendeki canlılar için çizilmiş külli iradenin sınırlarıdır.
Ancak, ilahi yasalara
düşman olan insi ve cinni taifenin yapmak istediği de fıtratı ve külli iradenin
yasalarını yok etmek için dünyayı fesada boğmaktır.
İşte Siyonizm bu taifenin vücut bulmuş halidir. Dünya
tarihi incelendiğinde İsrail oğulları, güç ve erk pozisyonunu ele
geçirdiklerinde insanlığı belalara düşürdüğü ve toplumsal huzuru paramparça
ettikleri gerçeği ile doludur.
Bakara suresinin 204.ve
205’inci ayetlerinde, kulaklarımızı tıkadığımız ilahi mesaj çağlar sonrasına öyle
uyarılar yansıtıyor ki; görebilecek gözlerimizi de kaybetmişiz
“Ayetler
aynen şöyle: İnsanlardan kimi de vardır ki, dünya hayatı hakkındaki sözleri
senin hoşuna gider ve o kalbindekine Allah'ı şahit tutar. Hâlbuki O, İslâm
düşmanlarının en yamanıdır.”
“Ve bu
yapmacık sözlerinden sonra, günlük yaşantısına dönüp gidince, hele bir
de yönetimi ele geçirince, yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya, ekini ve nesli
yok etmeye çalışır. Bencillik ve açgözlülüğü yüzünden, tabiatı bozacak,
sağlıklı ve erdemli bir neslin yetişmesini önleyecek, verimli bir üretimi ve
âdil paylaşımı baltalayacak eylemlerde bulunur. Oysa Allah, bozguncuları
sevmez.”Bakara 204-205)
Ayetler bozulmuş insan karakterlerini tarif ederek insanlığa mesaj
gönderir.
Bugün yediğimiz
yiyeceklerin neredeyse tamamına yakını, GDO yani genetiği değiştirtmiş
yiyeceklerdir. Örneği, tahıl ürünlerinin baş tacı buğdayın genetik yapısı
değiştirilerek insanın vücut kimyası bozulmak istenmektedir. Bununla beraber
insanlığın yararına kullanılması gereken bilimsel kanunlar, savaş araçlarına,
kimyasal ve biyolojik silahlara dönüştürülmektedir. Ana rahmi doğurganlığı yitirmek
üzere planlanmaktadır. Siyonizmin kurucularından Rockefeller ailesinin
planladığı daha 1954 lerde Amerika dışişleri bakanı Henry Kısengeri tarafından
DÜNYA TARIM ÖRGÜTÜ’NÜ kurarak insan neslinin beslenmesini kontrol altına almak
istemesi şaşırtıcı değildir. Aynı aile bugün İsviçre’de kamuoyunda sakladığı
orijinal ve genetiği değiştirilmemiş tohum bankasının veya ambarlarının sahibi
olduğu bilinmektedir.
Bu Siyonist çetenin
bugün Mescidi Aksa'yı işgal etmesinden daha tehlikeli olan yönü artık insanlığı
işgal etmesidir. Ayette geçen onlar iktidar olduklarında hem ekini hem de nesli
ifsad ederler mesajı tam da budur.
Kiyamete kadar sürecek
hak ve batıl mücadelesinde hak tarafı eğer akıllarını kullanıp başlarına
devşirmezlerse daha büyük belalara uğramamız kaçınılmazdır.
Çünkü Allah çalışmayana
zafer ihsan etmez. Bu da sünnetullahtır.