Tüm dünyayı etkisi altına alan Coronavirus (Covid-19) salgınının insan ve toplum üzerindeki etkilerine değinen Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi, Beşiri asıllı Prof. Dr. Bilal Sambur, önemli açıklamalarda bulundu.

Salgının insan ve toplum üzerindeki olumlu ve olumsuz etkileri noktasında önemli değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Bilal Sambur, “Sosyal hayatımız artık geleneksel kalıpların ötesinde ve sosyal hayatta yaptıklarımızı bundan sonra sanal ortamlara aktararak yaşamaya başlayacağız.” dedi.

Sambur, “Covid-19 salgını Çin’de ortaya çıktığı zaman dünya bunu ciddiye almadı. Bunun orada gelip geçici lokal bir olay olarak algılandı. Bunun lokal bir olay olmadığı ve bütün dünya için tehdit teşkil eden küresel bir pandemi olarak kabul edildiğinde ise tüm dünyada bir korku havası yaşandı. İlk başlarda ülkeler tehlikeyi inkâr edip, alay ederek küçümsediler. Daha sonra tehlike karşısında panik ve korku yaşadılar. Dünya tarihinde belki ilk defa dünya nüfusunun neredeyse yüzde 70’inden fazlası evlerine kapanmak zorunda kaldı. Modern dönemde insanlar çok unuttukları bir şeyle yüz yüze kaldılar. Evde ne yapmak konusunda bir belirsizlik yaşadılar. Bir tarafta hayatta kalma mücadelesi çünkü virüs direk biyolojik varlığı ortadan kaldırıyor. Bir taraftan da sosyal hayatındaki ilişkilerin nasıl devam ettirilmesi sorusuyla karşı karşıya kalındı. İnsanlar biyolojik varlıklarını kendilerini karantinaya alarak veya kendilerini diğer insanlardan izole ederek koruyacaklarını düşündüler.”

“BELİRSİZLİKLER HAYATIN TADINI KAÇIRDI”

İnsanların ölüm gerçeğiyle karşı karşıya kaldıklarını belirten Sambur, “Bu virüs her an insanların hayatına dokunabilir ve fiziki varlıklarını ortadan kaldırabilirdi. İnsanlar bu ölüm gerçeğiyle baş edebilmek için kendilerinde bir takım psikolojik, duygusal ve dini açıklamalarda bulundular. Çünkü insanların anneleri, babaları veya kardeşleri ölüyor fakat ölürken bile yanlarında olamıyorlar. Bu şok edici bir şeydir. İnsanlar bu virüsün hem o anı hem de geleceklerini belirsiz hale getirdiği için korku yaşıyorlar. İnsanlar bu belirsizlik durumuyla nasıl başa çıkacaklarını bilmiyorlar. Bir takım yaşam alanları açılmasına rağmen halen insanlar sokaklara çıktıklarında başlarına ne geleceğini bilmeden çıkıyorlar. Covid-19 salgınının meydana getirdiği belirsizlikler dünyası insanların tadını kaçırdı. Hayatın tadının kaçması insanların önüne ‘ben bu yeni durumda nasıl yaşamalıyım’ sorusunu getiriyor.” ifadelerini kullandı.

“İNSANLARIN BU TEHDİT KARŞISINDA KORKUYA KAPILMASI ÇOK DOĞAL BİR DURUMDUR”

Covid-19 salgının insan hayatını tehdit ettiğini söyleyen Sambur, “İnsanların bu tehdit karşısında korkuya kapılması çok doğal bir durumdur. Korku tehdit karşısında insanı uyarıyor ve kendisini koruma refleksinin gelişmesini sağlıyor. Korku eğer insanda kontrolü kaybettirirse yani kişinin kendisiyle, ailesiyle ve çevresiyle olan ilişkilerinden koparırsa o zaman o korku hali sağlıksız hale gelmiştir.” şeklinde konuştu.

“İNSANLAR BU TRAVMATİK DURUMUN ETKİLERİNİ UZUN BİR SÜRE YAŞAMAYA DEVAM EDECEK”

Virüs ile ortada bir travmatik durumun olduğunu dile getiren Sambur, şunları söyledi: “İnsanlar bu travmatik durumun etkilerini uzun bir süre yaşamaya devam edecekler. Covid-19’a karşı etkili bir aşı ve tedavi yönteminin bulunması yaklaşık 2 yıla yakın bir süreyi kapsayacak. Bu süreçte insanlar Covid-19’suz bir hayat yerine Covid-19’u kendi hayatlarının bir parçası haline getirerek nasıl yaşayacaklarının öğrenme yoluyla bu travmatik durumlarla başa çıkmanın yolunu bulmaya çalışmalılar. Bununla ilgili kendilerine ait bir rutin oluşturmaları lazım. Bu süreçte kendilerini bu yeni döneme adapte etmeyi başaran insanlar bu travmadan çok daha az etkilenerek çıkacaklar. Mevcut duruma uygun bir yaşam tarzı oluşturmayanlar üzerinde bu travmanın etkilerinin çok daha ağır olacağını söyleyebiliriz.”

Kırıkkale genelinde şebeke bakım, onarım ve altyapı yenileme çalışmaları kapsamında elektrikler kesilecek
Kırıkkale genelinde şebeke bakım, onarım ve altyapı yenileme çalışmaları kapsamında elektrikler kesilecek
İçeriği Görüntüle

“ARTIK SOSYAL HAYATTA YAPTIKLARIMIZI SANAL ORTAMLARA AKTARARAK YAŞAMAYA BAŞLAYACAĞIZ”

Pandeminin insanın yaşam tarzını değiştirmeye zorladığına dikkat çeken Sambur, “Ölüm çok zor bir olaydır. Ölüm acısı ancak bir arada yası paylaşarak atlatabileceğimiz bir olaydır. Yas ve taziyeler bunun için vardır. Bu pandemi sürecinde yası tutabiliriz ama taziye için bizim bir araya gelmemiz artık imkânsız hale geldi. Bundan dolayı belki artık uzaktan birbirimizin yasını paylaşacağız. İnsanlar artık eskisi gibi düğünlerinde büyük kalabalıklar halinde merasimler yapmayacaklar. Bu durumlar daha çok belki sanal ortamlar içerisinde gerçekleştirilecek. Sınırlı sayıda insanların bir araya geldiği yeni düğün pratikleri ortaya çıkacak. Sosyal hayatımız geleneksel kalıpların ötesinde artık sosyal hayatta yaptıklarımızı sanal ortamlara aktararak yaşamaya başlayacağız. Sanal ortam merkezinden bir sosyal hayat süreci ortaya çıkacak.” dedi. AHMET KÖLGE

Muhabir: Editör