Hacizli Taşınmazın 3. Kişiye Devri ve Haczin Durumu
Genel kural, taşınmaz üzerinde tescilli bir haciz varken yapılan devirlerin, o haczi ortadan kaldırmamasıdır. Ancak bazı istisnai durumlar ve dikkat edilmesi gereken noktalar mevcuttur.
Hacizli Taşınmazın Devrinde Genel Kural: Haciz Aynen Devam Eder
Bir taşınmaz üzerinde haciz şerhi varken, bu taşınmazın satış veya bağışlama gibi yollarla üçüncü bir kişiye devredilmesi durumunda, haciz taşınmaz üzerinde kalmaya devam eder. Yani, yeni malik (üçüncü kişi) taşınmazı hacizle birlikte devralmış olur. Tapu sicilindeki haciz şerhi, üçüncü kişinin taşınmazı hacizli olarak edindiğini ve haciz alacaklısının haklarının devam ettiğini gösterir.
Bu durum, İcra ve İflas Kanunu'nun 93. maddesi ile güvence altına alınmıştır. Bu maddeye göre, haczedilen mal üçüncü bir şahsa devredilirse, haciz, devralanın mülkiyeti üzerinde devam eder. Dolayısıyla, alacaklı, borcunu tahsil edemezse, taşınmazın yeni maliki kim olursa olsun, hacizli taşınmazı icra yoluyla sattırabilir ve alacağını tahsil edebilir. Üçüncü kişi, bu riski bilerek taşınmazı edinmiş sayılır.
Haczin Düşmesi (Kalkması) Durumları
Hacizli bir taşınmaz üçüncü kişiye devredilmiş olsa bile, haczin düşmesi veya kaldırılması farklı senaryolarda mümkündür:
-
Borcun Ödenmesi: Haciz, borcun tamamı (asıl alacak, faizler, masraflar ve icra giderleri) ödendiğinde kendiliğinden kalkar. Borcun ödenmesi, taşınmazın eski veya yeni maliki tarafından yapılabilir. Borç ödendiğinde, alacaklı icra dairesine bildirimde bulunur ve haciz tapu sicilinden terkin edilir (silinir). Bu, en yaygın ve beklenen hacizden kurtulma yoludur.
-
Haczin Zamanaşımına Uğraması: İcra ve İflas Kanunu'nda hacizler için belirli bir zamanaşımı süresi doğrudan belirtilmemiştir. Ancak, uygulamada ve Yargıtay içtihatlarında, haczin devam edebilmesi için icra takibine sürekli olarak devam edilmesi gerektiği kabul edilir. Genellikle, bir yıllık fiili haciz yenileme süresi veya iki yıllık icra takip dosyası yenilememe süresi gibi sürelerden bahsedilir. Eğer hacizden sonra dosya uzun süre hareketsiz kalır ve yasal süreler içinde yenileme işlemleri yapılmazsa, haczin düşeceği kabul edilebilir. Ancak bu durum otomatik olmaz, ilgili tarafın icra mahkemesinden haczin kaldırılmasını talep etmesi gerekebilir.
-
Haczin Kaldırılması Talebi (Feraiz Talebi): Borçlu veya taşınmazın yeni maliki, borcun ödendiğini veya haczin hukuka aykırı olduğunu ispat ederek icra dairesinden veya icra mahkemesinden haczin kaldırılmasını talep edebilir. Örneğin, borç ödendiği halde alacaklı haczi kaldırmıyorsa, bu taleple haczin terkini sağlanabilir.
-
Alacaklının Haczi Kaldırması: Haciz alacaklısı, kendi isteğiyle haczi kaldırabilir. Bu durum genellikle borçlu ile yapılan yeni bir anlaşma veya borcun ödenmesi sonrası gerçekleşir.
-
İstihkak Davası (Nadir Durumlarda): Eğer taşınmaz haczedildiği sırada borçluya ait değilse ve üçüncü bir kişinin mülkiyetinde ise (ki bu durum tapu kayıtlarından kolayca anlaşılır), bu kişi istihkak davası açarak haczin kendi taşınmazı üzerinden kaldırılmasını talep edebilir. Ancak burada bahsedilen "hacizli taşınmazın 3. kişiye devri" senaryosunda, haciz borçlu adına tescil edildikten sonra devir yapıldığı varsayılır. Dolayısıyla bu durum, hacizli bir taşınmazı devralan 3. kişi için doğrudan uygulanmaz.
Taşınmazı Devralan Üçüncü Kişinin Durumu
Hacizli bir taşınmazı devralan üçüncü kişi, tapu sicilindeki şerhi görerek bu riski bilerek edinmiş sayılır. Dolayısıyla, hacizli alacaklı, icra takibine devam ederek taşınmazı sattırma hakkına sahiptir. Bu durumda, üçüncü kişi şu yollara başvurabilir:
-
Borcu Ödeme: Taşınmazı kaybetmemek için icra borcunu ödeyerek haczi kaldırmak. Bu durumda, ödediği miktar için eski malike (borçluya) rücu edebilir (geri isteyebilir).
-
İcra Satışına Katılma: Taşınmaz icra yoluyla satışa çıkarıldığında, üçüncü kişi de diğer istekiler gibi artırmaya katılabilir ve taşınmazı satın almaya çalışabilir.
Özetle, hacizli bir taşınmazın üçüncü kişiye devredilmesi, haczi otomatik olarak düşürmez. Haciz, taşınmaz üzerinde kalmaya devam eder ve borç ödenene veya diğer yasal koşullar oluşana kadar geçerliliğini korur. Bu tür durumlarda, hukuki danışmanlık almak ve tüm süreçleri titizlikle takip etmek büyük önem taşır.



