Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Nurcan Gürkaynak konu
hakkında şu bilgileri verdi: "Göz içi basıncın sık artması nedeniyle görme
sinirinin zayıflayıp kurumasına neden olan göz tansiyonu, tedavi edilmezse
görme kaybına yol açabilir. Bu nedenle önceden teşhisi ve tedavisi büyük önem
taşıyan hastalığın, ağrılı ve ağrısız olarak gelişen iki türü mevcuttur. Ağrılı
olarak gelişen göz tansiyonu, oluşturduğu ağrı şikayeti sebebiyle de tanıyı
daha kolay hale getirir. Ancak ağrısız ve sinsi bir şekilde gelişen ve gözde
herhangi bir belirti vermeyen göz tansiyonu, kişinin uzun süre hastalığını
bilmeden yaşamasına neden olabilir. Önlenebilir bir hastalık olan göz
tansiyonu, ağrısız olarak geliştiğinde ve görme sinirinde herhangi bir zayıflık
yaratmadığında önceden fark edilmesi güçtür; bu hastalık çoğunlukla 40 yaş ve
sonrasında gelişebileceğinden en fazla 40 yaşından sonra gözlerde bir şikâyet
olmasa da mutlaka uzman bir göz hekimine başvurulması ve iki yılda en fazla bir
göz muayenesinde tansiyonu için göz tansiyon ölçümlerin yaptırılması gerekir.
Hastalıkta erken tanının önemi büyüktür; geç kalınması durumunda ise, geri
dönüşü olmayan görme kaybına neden olmaktadır.
ÜVEİT HASTALIĞI BELİRTİLERİ
Üveit gözdeki uvea tabakasının bir kısmının veya tamamının
iltihaplanması durumudur. Enflamatuar bir rahatsızlıktır. Uveanın iltihabı
gözdeki tüm dokuları çok fazla şekilde etkiler. Behçet hastalığı, çeşitli
bakteri, virüs, parazit ve mantarlar, tüberküloz, bağışıklık sistemi
hastalıkları, romatizmal hastalıklar ve göz travmaları gibi pek çok farklı
hastalığın yol açabildiği bir göz hastalığı olan üveit, bazı durumlarda hiç
belirti vermezken bazen de bir takım şikayetlerle kendini gösterir. Gözün
içindeki damar tabakanın iltihabı sonucu ortaya çıkan üveit hastalığının ilk
belirtileri; gözde kanlanma, göz küresi ve çevresinde şiddetli ağrı, ışığa
karşı hassasiyet, görmede bulanıklık ve azalma ile gözde kızarıklık ve yaşarma
şeklinde şikayetlerdir. Her durumda üveit, kesinlikle önemli ve acil müdahale
gerektiren bir hastalıktır. Tedavinin ihmal edilmesi durumunda hastalık
ilerleyecek ve göz bebeğinde şekil bozukluklarından katarakta, göz tansiyonu
yüksekliğine kadar kalıcı hasarlar bırakabilecektir. Tedavide öncelikli hedef,
iltihabın kontrol altına alınarak görme kaybının önlenmesi ve göz çevresi ile
küresinde oluşan ağrının ortadan kaldırılmasıdır. Üveit hastalığı bulunan
kişilerin sıkı takibi önemlidir; hastalık tekrar edebileceğinden, kontroller
düzenli olarak gerçekleştirilmelidir.
RETİNA YIRTIĞI (DEKOLMANI) TEŞHİS VE TEDAVİSİ
Her yaşta görülebilen ancak orta yaş ve üzerinde daha sık
görülen retina yırtılmasının (retina dekolmanı) mutlaka tedavi edilmesi gereken
bir göz hastalığıdır. Tedavi edilmediği takdirde körlüğe sebebiyet verebilecek
olan retina yırtıkları, miyoplarda ve yakın aile bireylerinde retina yırtığı
olan kişilerde çok daha sık görülür. Ancak göze gelen darbeler ve travmalar da
sebep olabilirken; hastalık bebeklerde dahi görülebilmektedir. Göz dışından
belli olmayan retina yırtığı, göz bebeğini büyüten bir damla damlatıldıktan
sonra oftalmoskop ismi verilen bir alet aracılığı ile teşhis edilir. Hastalar
gözlerinde bir sorun olduğunu genellikle siyah noktacıklar ve ışık çakmaları
görerek hissederler. Bu evrede hastanın hiç vakit kaybetmeden bir göz hekimine
muayene olması önemlidir. Çünkü retina dekolmanı zaman geçtikçe ve ilerleme
gösterdikçe merkezi görmenin kaybolmaya başladığı bir hastalıktır. Vitrektomi
operasyonu ve lazer tedavisi, retina dekolmanı hastalarının tedavisinde yüzde
90 başarı sağlar.



