Tarihler 1988’i gösterdiğinde senin için uzun yıllar sürecek bir zindan hayatı başlamış oluyordu. Bir kez daha gözaltına alınmıştın. İşgalci düşmanın sözde mahkemeleri 1989 yılında senin hakkında 4 kez müebbet hapis vermişti. Hayatının en verimli çağları zindanda geçiyordu. Ancak sen zindanda boş durmuyordun. İslami mücadele sürecinde zindanlara giren seleflerin gibi sen de zindan hayatını yeni bir mücadele alanı olarak görüyordun. Zindanda hem kendinin hem de diğer arkadaşlarının gelişmesi için çok kıt olmasına rağmen var olan imkânları kullanmaya gayret ediyordun. Düşmanı daha yakından tanımak ve anlamak için ve gerektiği zamanda stratejik adımlar atabilmek için çevrimiçi bir programdan faydalanarak İbranice’yi öğrenmiştin. İbranice’yi öğrenmiş olman senin zindandaki arkadaşlarının temsilcisi yapmıştı. İşgalci gardiyanlarla sen müzakere ediyordun. İkna gücün, zeki ve analitik düşünme kabiliyetin seni hem arkadaşlarının hem de gardiyanların nezdinde karizmatik biri haline getirmişti. Sen bütün kabiliyetlerini davan için kullanmak istiyordun. İşgalci düşmanla olan görüşmelerinde kararlı ve tavizsizdin ancak arkadaşlarına karşı son derece mütevazıydın. Zindanda bulaşık yıkama dâhil kendine bir ayrıcalık tanımamıştın. Arkadaşların ne yapıyorsa sen de onlarla birlikte aynı işleri yapıyordun. Bu bir Müslüman dava adamında olması gereken bir özellikti. Zindan hayatında kimi zamanlar tek başına hücrede bırakılıyordun. Bu senin çelikleşen bir imana sahip olmana vesile oluyordu. İşgalci düşman zindanı senin ve arkadaşların için bir mezara çevirme hedefindeydi ancak sen buna karşıydın. Zindanda olmana rağmen hiçbir zaman dışarıyla ilişiğini ve iletişimini kesmemeye çalışıyordun. İbraniceyi iyi konuşan biri olduğundan kaynaklı zindanda iken dört kez röportajlar verdin. Olayları muhakeme etme olgunluğun ve her konuşmada Filistin davasının geleceğine yönelik verdiğin mesajlar senin ferasetinin ve ileri görüşlülüğünün göstergesiydi. Becerikliliğin, cesur ve kararlı oluşun arkadaşlarının ve içten içe düşmanın sana olan saygınlığını artırıyordu.
Zindan arkadaşlarınla tünel kazmak ve hapishane zeminini delmek gibi sıra dışı fikirlerin vardı. Birkaç girişimde de bulunmuştun ancak netice elde edememiştin. Bu senin durdurmamıştı aksine daha farklı yollar üzerinde yeni ve etkin fikirler üretmene sebebiyet verdi. Hapishaneye koyduğun cep telefonları ve ziyaretine gelen kişiler üzerinden HAMAS yöneticileriyle temasını sürdürüyordun. Her fırsatta “Esir takası için İsrailli askerleri kaçırın” mesajları gönderiyordun. Nitekim 25 Haziran 2006’da öz kardeşinin riyasetinde yapılan bir baskınla İsrailli asker Gilad Şalit ele geçirilmişti. Bu esir takas için bir fırsattı. Yapılan görüşmeler 2011’de netice vermişti. Sen dâhil 1026 arkadaşın Gilat Şalit’in bırakılması karşılığında serbest bırakılmıştı. Serbest bırakıldıktan sonra yaptığın ilk işlerden biri hac ibadetini yapmak üzere kutsal mekânlara gitmek olmuştu. Dönüşte evlenmiş ve bu evlilikten ilki İbrahim olmak üzere 3 çocuğun olmuştu. 2013 yılında HAMAS siyasi büro üyeliğine seçildin. 2017’de Gazze sorumluluğuna getirildin. 2021’de gizli bir seçimle ikinci kez aynı göreve seçildin. 7 Ekim 2023’te Aksa Tufanı Harekâtı’nı başlatan mimarların başında geldin. İşgalcilere asla unutamayacakları bir ders verdin. 31 Temmuz 2024’te aziz insan İsmail Heniyye’nin işgalciler tarafından bir suikastla şehit edilmesinin ardından 6 Ağustos’ta HAMAS lideri seçildin. Liderdin ancak diğer mücahitler gibi sahada işgalci düşmanla savaşıyordun. Çelik yeleğini giyerek düşman avına çıktığın 16 Ekim 2024’te çok arzuladığın şehadet şerbetini içerek sende tıpkı seleflerin gibi Rabbine verdiğin söze sadık kalan azizlerden oldun. Şehadetin düşmanın kara ve murdar yüzünü bir kez daha ortaya çıkardı. Filistin davasına adanmış hayatın, cesaretin, fedakârlığın ve lider olmana rağmen düşmana karşı en ön safta mücadele edişin gibi sayılamayacak kadar güzel hasletlerin sahibi bir kahraman olarak asla unutulmayacaksın.