Savaşın Sonlanması:
Yine yahudilerin eli ile fitnenin körüklediği Evs ve Hazrec
arasındaki savaşlar, 622 yılında Hicret ile sona erdi. Hz. Muhammed (SAV) ve
Müslümanlar, Mekke'den Medine'ye göç ettiklerinde, her iki kabile de onları
şehre kabul etti. Hz. Muhammed (SAV), Medine'de bir "Medine
Sözleşmesi" olarak bilinen bir barış anlaşması imzaladı. Bu anlaşma, tüm
Medinelileri, din, etnik köken veya kabile üyeliği gözetmeksizin tek bir
topluluk olarak birleştirdi.
Medine Sözleşmesi'nin Maddeleri:
• Medine'deki tüm
insanlar can ve mal güvenliğine sahip olacaktı.
• Herkes kendi dinini
özgürce seçebilecek ve uygulayabilecekti.
• Kabileler
arasındaki kan davaları sona erecekti.
• Bir saldırıya
uğrarsak, tüm Medineliler birlikte savunacaktı.
• Hz. Muhammed (SAV)
ve Müslümanlar, Medine'yi dış saldırılara karşı koruyacaktı.
Savaşın Sonuçları:
Medine Sözleşmesi, Evs ve Hazrec arasındaki savaşı sona
erdirdi ve Medine'ye barış ve istikrar getirdi. Bu barış ortamı, İslam'ın
yayılması için ideal bir ortam oluşturdu. Hz. Muhammed (SAV), Medine'de ilk
Müslüman topluluğunu kurdu ve İslam'ın temel ilkelerini öğretti.
Evs ve Hazrec kabileleri, İslam'ın ilk yıllarında Hz.
Muhammed'e (SAV) ve Müslümanlara güçlü bir destek verdiler. Bedir, Uhud ve
Hendek savaşlarında kahramanca savaştılar. İslam'ın yayılmasında önemli bir rol
oynadılar.
Evs ve Hazrec arasındaki barışın sağlanması, İslam tarihinde
önemli bir dönüm noktasıdır. Bu barış, farklı dinlere ve etnik kökenlere sahip
insanların barış içinde bir arada yaşayabileceğini gösteren bir örnektir.
Evs ve Hazrec kabilelerinin hikayesi, bize hoşgörü, uzlaşma ve barışın önemini hatırlatmaktadır.
Evs ve Hazrec Kabileleri Arasındaki Savaş ve Barışın
Geniş Ayrıntıları
Kabilenin Kahtân’a kadar uzanan nesebi şöyledir: Evs b.
Hârise b. Sa‘lebe b. Amr Müzeykıyâ b. Âmir Mâüssemâ’ b. Hârise b. İmruülkays b.
Sa‘lebe b. Mâzin b. Ezd b. Gavs b. Nebt b. Mâlik b. Zeyd b. Kehlân b. Sebe’ b.
Yeşcüb b. Ya‘rub b. Kahtân.
Evs ile Hazrec Hârise b. Sa‘lebe’nin iki oğlu olup anneleri Kayle bint Cefne’den dolayı Araplar arasında Benî Kayle adıyla da meşhurdurlar. Anayurtları Yemen olup seylü’l-arimden sonra Tihâme’ye, oradan da kuzeye göç ettiler. Sa‘lebe b. Amr Müzeykıyâ ve oğulları da Yesrib’e (Medine) gittiler (yaklaşık 492). Burada bir süre yahudilere tâbi olarak yaşadılar; onların ekonomik ve siyasî baskılarına mâruz kaldılar. Rivayete göre Gassânîler’in destek ve yardımıyla yahudilere karşı bağımsızlıklarını kazandılar. Evs’in soyu oğlu Mâlik’in Amr (Nebît), Avf, İmruülkays, Cüşem ve Mürre adlı beş çocuğundan çeşitli kollara ayrılarak çoğalmıştır. Daha önce Yesrib dışında yaşayan Evs ve Hazrec kabileleri bağımsızlıklarını kazandıktan sonra şehrin içine yerleşmişler, fakat ardından yahudiler bu iki kardeş kabile arasındaki ezelî rekabeti tahrik ederek onları birbirine düşürmeye çalışmışlardır.
Câhiliye devrinde Evs ile Hazrec arasında çeşitli savaşlar
olmuştur. Bunların en şiddetlisi, Hz. Peygamber’in Medine’ye hicretinden önce
beş yıl devam etmiş olan Buâs Savaşı’dır. Evs kabilesi, her iki tarafın da ağır
kayıplar verdiği bu savaşta muhtemelen müttefikleri olan Nadîr ve
Kurayzalılar’ın yardımı ile galip gelmiştir.
Evs kabilesi Câhiliye devrinde Menât adlı puta tapıyordu.
Nübüvvetin 11. yılına (620) rastlayan hac mevsiminde Akabe’de Hz. Peygamber ile
görüşen altı Yesribli Hazrec kabilesine mensuptu. Hazrecliler Buâs Savaşı’nda
zayıf düştükleri için Kureyş’ten destek sağlamak istiyorlardı. Fakat Resûl-i
Ekrem’in daveti üzerine Müslüman oldular. Hz. Peygamber onlardan kendisini
Medine’de himaye etmelerini ve İslâmiyet’in yayılması için çalışmalarını
istedi. Hazrecliler de Evs kabilesiyle aralarında devam eden savaşların bu yeni
din sayesinde ortadan kalkacağını umduklarını ifade ettiler. Birinci Akabe
Biatı’na (621) katılan on iki kişilik Yesrib heyetinde Evs kabilesinden de iki
kişi bulunuyordu. Bilhassa Hz. Peygamber’in Yesrib’e gönderdiği Mus‘ab b.
Umeyr’in çalışmaları sonucunda Evsliler arasında İslâmiyet hızla yayılmaya
başladı. Evs’in ileri gelenlerinden Üseyd b. Hudayr ve Sa‘d b. Muâz da müslüman
oldular.
Evs kabilesi mensuplarının İkinci Akabe Biatı’na (622) daha
çok sayıda temsilciyle katıldıkları ve kabileleri adına Hz. Peygamber’i himaye
için söz verip biat ettikleri bilinmektedir. Diğer taraftan Resûl-i Ekrem
Yesrib’e hicret edinceye kadar oradaki müslümanların bir disiplin içinde
hayatlarını devam ettirebilmeleri için seçilen on iki nakibden üçü Evs
kabilesine mensuptu.
Hz. Peygamber’in Medine’ye hicretinden sonra Evs ile Hazrec
arasında yıllardır devam eden savaşlar ve anlaşmazlıklar son buldu. Kur’ân-ı
Kerîm’de bu hususa temas eden âyetin meâli şöyledir: “Hepiniz toptan Allah’ın
ipine sımsıkı sarılın, parçalanıp ayrılmayın. Allah’ın üzerinizdeki nimetini
hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de O kalplerinizi -İslâm’a
ısındırıp- birleştirmişti. Siz de onun bu nimeti sayesinde kardeş olmuştunuz.
Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken sizi oradan O kurtarmıştı” (Âl-i
İmrân 3/103). Evs kabilesine mensup Ebû Âmir er-Râhib adlı bir kişi,
Hıristiyanlığın ve bilhassa Yahudiliğin tesiriyle putperestliğe yeni bir şekil
vererek müslüman olan Evsliler’i kendi tarafına çekmeye çalıştı. Hz. Peygamber
bu faaliyetinden dolayı ona “Fâsık” lakabını taktı. Uhud Gazvesi öncesinde
Mekkeli müşriklerle iş birliği yaparak onlarla beraber Uhud önlerine gelen Ebû
Âmir el-Fâsık kabile mensuplarının asabiyet duygularını tahrik ederek onları
putperestler tarafına çekmeye çalıştıysa da başarılı olamadı.
Resûl-i Ekrem’in sağlığında Evsli Sa‘d b. Muâz ile Üseyd b.
Hudayr İslâm’a büyük hizmetlerde bulunmuşlardır. Bedir Gazvesi’nde Evs
kabilesinin sancağını taşıyan Sa‘d b. Muâz, Benî Kurayza ile yapılan savaştan
sonra yahudiler hakkında hakemlik yapmıştı. Bunların dışında Evs kabilesine
mensup bazı sahâbîler de şunlardır: Râfi‘ b. Hadîc, Sa‘d b. Eşhel, Seleme b.
Selâme, Âsım b. Sâbit, Abbâd b. Bişr, Abdurrahman b. Şibl, Osman b. Huneyf,
Berâ b. Âzib, Ebû Lübâbe, Ebü’l-Heysem b. Teyyihân, Amr b. Sâbit Ebû Abs b.
Cebr, Sâbit b. Dahhâk, Hanzale b. Ebû Âmir ve Huzeyme b. Sâbit el-Ensârî
el-Evsî.
Hz. Ömer zamanında divan defterlerinin düzenlenmesi
sırasında Kureyş kabilelerinden sonra sıra ensara gelince Sa‘d b. Muâz’ın
mensup olduğu Evs’in önce yazılması kararlaştırıldı; Medine’deki diğer
kabileler de ona yakınlıklarına göre sıralandı.
Hz. Peygamber ve Hulefâ-yi Râşidîn devrinde Evsliler’le
Hazrecliler arasında zaman zaman ihtilâf çıkmışsa da yapılan müdahalelerle
kavgaya dönüşmesi önlenmiştir. Evsliler dört halife döneminde siyasetten uzak
bir hayat yaşamışlar, ticaretle ve dinî ilimlerle özellikle hadisle meşgul
olmuşlardır; bazıları da fetihlere katılmıştır. Emevîler zamanında ise siyasî
ve dinî muhalefet merkezi haline gelen Medine’de zulüm ve baskılara mâruz
kalmışlardır.