Batman Üniversitesinde dördüncüsü yapılan Uluslararası Batman Enerji Zirvesi'ne “İstikrar ve Barışçıl İş Birliği Faktörü Olarak Enerji” konulu sunumuyla katılan ve Yunanistan'da pek çok bakanlık ile iki dönem Atina Belediye Başkanlığı yapan eski Avrupa Birliği Bakanı Dimitris Avramopoulos, Doğu Akdeniz'in yükselen jeostratejik önemi, enerji iş birliği ve bölgesel barışın inşası konularında önemli açıklamalar yaptı.
Enerjinin Doğu Akdeniz'in ekonomik ve siyasi manzarasını şekillendiren kilit bir faktör haline geldiğini ifade eden Avramopoulos; “Açık deniz gaz rezervlerinin keşfi, iş yaratma, yatırım çekme ve altyapıyı güçlendirme yoluyla ekonomik büyümeyi desteklemektedir.” dedi.
Bölge ülkelerinin kaynaklarını enerji ihracatı için kullanarak küresel ekonomik konumlarını güçlendirebileceğini, geleneksel enerji kaynaklarına bağımlılığı azaltarak sürdürülebilirliği kalıcı kılması ve yenilenebilir enerjiyi keşfetmesi gerektiğini kaydeden Avramopoulos “Enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi, geleneksel tedarikçilere olan bağımlılığı azaltarak bölge ve Avrupa enerji güvenliğini artırmak gerekmektedir. Boru hatları gibi altyapı projeleri, bölgesel istikrarı destekleyen karşılıklı bağımlılıkları yaratır. Ayrıca ülkelerin fosil yakıtların yanı sıra yenilenebilir enerji kaynaklarını araştırdıkça sürdürülebilirliğe odaklanma imkânı artmaktadır ve bu durum küresel enerji dönüşümleri ve çevresel istikrar için katkıda bulunmaktadır.” diye konuştu.
Son yıllarda jeopolitik ortamın hızla değiştiğini, nüfuz alanlarının sürekli olarak yeniden tanımlandığını ve kilit oyuncuların küresel satranç tahtasında stratejik çıkarlarını yeniden konumlandırdığını ifade eden Avramopoulos, “Değişen küresel dinamik nedeniyle birkaç yeni jeostratejik nüfuz bölgesi ortaya çıkmıştır. Bu yeni ortaya çıkan bölgeler, uluslararası sistemin değişen dinamiklerini ve büyük güçlerin birbirine bağlı bir dünyada gelişen önceliklerini yansıtmaktadır. Bu yeni rekabet ve iş birliği alanlarını daha derinlemesine anlamak, ülkelerin gelecekte çıkarlarını koruyabilmeleri ve 21. yüzyılda stratejik hedeflerini ilerletebilmeleri için kritik olacaktır.” dedi.
Jeopolitik ve ekonomik etkileri olan ve güvenliği doğrudan etkileyen karmaşık bir bölge olan Doğu Akdeniz'in çözülmemiş sorunlarının bulunduğunu ifade eden Avramopoulos; “Bu ihtilaflar, sıklıkla çatışmalara dönüşebilecek olan hidrokarbon kaynaklarının keşfi ve işletilmesiyle bağlantılıdır. Bu sorunların çözülmesi için diplomatik çaba, diyalog ve bölgedeki ülkeler arasında iş birliği gerekiyor; aynı zamanda uluslararası toplumun desteği de önemlidir. Uzun süredir devam eden ihtilafların çözülmesi, iyi yönetişimin sağlanması, ekonomik kalkınmanın teşvik edilmesi ve bölgesel iş birliğinin güçlendirilmesi, barış ve istikrarın sağlanması için hayati önem taşımaktadır.' ifadelerini kullandı.
Kıbrıs civarında bulunan enerji kaynağı hakkında konuşmasını sürdüren Avramopoulos; “Son yıllarda Kıbrıs, Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon rezervlerinin keşfi nedeniyle önemli bir enerji merkezi haline gelmiştir. Kıbrıs Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB), Afrodit ve Calypso gibi doğal gaz yataklarına ev sahipliği yapmaktadır. Bu keşifler, Kıbrıs'ı bölgenin enerji haritasında kilit bir oyuncu haline getirmiştir. Stratejik konumu ve enerji potansiyeli, alternatif tedarik yolları sunarak Avrupa'nın enerji güvenliğine katkıda bulunma ve geleneksel kaynaklara bağımlılığı azaltma yeteneğine sahiptir. Ayrıca Kıbrıs, ortak enerji projeleri aracılığıyla bölgesel iş birliği ve istikrarın sağlanmasında önemli bir rol oynayabilir.” dedi.
Avramopoulos, Kıbrıs meselesinin enerji iş birliği tartışmalarının merkezinde yer aldığını ifade ederek ada üzerinde istikrarlı ve barışçıl bir ortamın oluşturulması, bölgenin enerji kaynaklarının tam potansiyelinin açığa çıkarılması açısından hayati önem taşıdığını ve ortak enerji girişimlerinde iş birliği çabalarının anlaşmazlıkların çözülmesi için bir yol oluşturduğunu kaydetti.
Deniz yetki alanlarının ve kıta sahanlığının açık ve adil bir şekilde sınırlandırılmasına da değinen Avramopoulos; “Bu, yalnızca kaynakların sorumlu bir şekilde işletilmesi için bir çerçeve oluşturmakla kalmaz, aynı zamanda güven inşa eder ve çatışmaları en aza indirir. Ülkeler uzlaşmaya ve iş birliğine istekli bir şekilde müzakerelere yaklaşmalı ve ortak faydaların temellerini atmalıdırlar. Enerji, milletler arasında bir köprü görevi görebilir. Ortak projelere-doğal gaz boru hatları, yenilenebilir enerji girişimleri ve altyapı geliştirme gibi-odaklanarak, ülkeler barışçıl bir arada yaşamayı teşvik eden karşılıklı bağımlılıklar oluşturabilirler. Paylaşılan enerji çıkarları, ekonomik faydaların ötesinde, uzun vadeli siyasi istikrarı destekleyen diyalogları teşvik edebilir.' açıklamasında bulundu.