Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi kızı olan Gökçen 1913 yılında Bursa’da doğdu. Çok genç yaşta ailesini kaybetmiş ve 1925 yılında Atatürk tarafından evlat edinilmiştir. Bu evlat edinme, onun hayatının dönüm noktası olmuş. Gökçen’in pilot olma arzusu, Atatürk tarafından desteklenmiş ve 1936’da Türk Hava Kurumu'nun Etimesgut’taki Tayyare Okulu'na girerek pilotluk eğitimine başlamıştır. Askeri havacılık alanında gösterdiği üstün başarılar, onu kısa sürede Türkiye’nin ilk kadın savaş pilotu unvanına taşımıştır.

1937 yılında düzenlenen Dersim Harekâtı’na katılması ve bu harekâtta aktif görev alması, onun hayatının en tartışmalı dönemlerinden biridir. Bu harekât, dönemin hükümetinin bölgede devlet otoritesini tesis etme amacıyla başlattığı bir operasyonken, bugün Dersim Katliamı olarak anılan ve binlerce sivilin hayatını kaybettiği olayları da içermiştir.

Dersim Harekâtı'ndaki Rolü ve Eleştiriler

Sabiha Gökçen’in en çok eleştirildiği konu, 1937-1938 Dersim Harekâtı’ndaki operasyonlara katılmasıdır. Resmi kayıtlara göre, Gökçen bu harekâtta bomba atışları ve keşif uçuşları gerçekleştirmiştir. Bu operasyonların sivil halka yönelik olduğu ve ağır insan hakları ihlallerini içerdiği düşüncesi yaygındır. Dersim'de yaşanan olaylar, sadece askeri bir operasyon olmaktan öte, on binlerce insanın hayatını kaybetmesine ve bölgenin demografik yapısının değişmesine neden olan trajik bir süreçtir.

Özellikle Alevi ve Kürt çevreler, Gökçen'in rolünü sivil katliamlarına katkıda bulunmak olarak eleştirmektedir. Bu eleştiriler, Sabiha Gökçen'in sadece bir savaş pilotu değil, aynı zamanda tarihin tartışmalı bir döneminin aktörü olduğunu göstermektedir. Bu bağlamda, onun biyografisi, salt bir başarı hikayesi olmaktan çıkıp, dönemin siyasi baskılarını ve insani trajedilerini anlamak için de bir anahtar haline gelmektedir.

Zilan Katliamı ve Tarihsel Tartışmalar

Sabiha Gökçen’in adı, Dersim Harekâtı’nın yanı sıra 1930 yılında gerçekleşen Zilan Katliamı iddialarıyla da anılmaktadır. Her ne kadar bu katliama bizzat katıldığına dair somut kanıtlar tartışmalı olsa da, o dönemde yaşanan toplumsal olayların bir parçası olduğu ve askeri operasyonlarda yer aldığı bilinmektedir. Zilan Vadisi’nde gerçekleşen ve binlerce sivilin öldürüldüğü bu katliam, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en acı olaylarından biri olarak kabul edilir. Gökçen’in bu operasyonlarla bağlantılı olduğu yönündeki iddialar, onun ismini sadece pilotluk yeteneğiyle değil, aynı zamanda devletin sert yüzüyle de ilişkilendirmektedir.

Tarihçiler ve araştırmacılar, bu iddiaları farklı açılardan değerlendirmektedir. Bir grup, Gökçen’in emir komuta zinciri içinde bir asker olarak görevini yaptığını ve kişisel sorumluluğunun olmadığını savunurken, diğer bir grup ise onun bu insanlık dışı eylemlerin bir parçası olduğunu ileri sürmektedir. Bu tartışmalar, Sabiha Gökçen’in biyografisinin, devletin otoritesini sağlamak adına uyguladığı politikaların ve bu politikaların yol açtığı insani bedellerin bir yansıması olduğunu göstermektedir.

Barış Manço Kimdir?
Barış Manço Kimdir?
İçeriği Görüntüle

Bugün, İstanbul'daki bir uluslararası havalimanına onun adının verilmesi, bu tartışmaları daha da canlı tutmaktadır. Sabiha Gökçen’in adı, kimileri için gurur kaynağıyken, kimileri için ise geçmişin acı hatıralarını temsil etmektedir. Bu durum, Türkiye'nin kendi tarihiyle yüzleşme ve kolektif hafızasındaki travmatik olayları anlama çabasının bir parçasıdır. Sabiha Gökçen’in hikayesi, sadece kişisel bir biyografi değil, aynı zamanda Türkiye’nin sancılı kuruluş sürecini ve toplumsal hesaplaşmalarını anlamak için de kritik bir öneme sahiptir.

Muhabir: Batman Rehber