Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından irad edilen hutbede,
"Yüce Rabbimiz 'Şekûr'dur, kulunun salih amellerine fazlasıyla karşılık
verendir. O halde, şükürle Cenab-ı Hakkın rızasına ve sevgisine talip olalım.
Ömrümüze şükürle bereket katalım." denildi.
Cuma hutbesinde, şu ifadelere yer verildi:
Artık siz beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin,
bana nankörlük etmeyin!" (Bakara, 2/152)
Muhterem Müslümanlar!
Geliniz, şu mübarek Cuma saatinde, Cenab-ı Hakkın bizlere
ihsan ettiği sayısız nimetlerinden bazılarını hep birlikte tefekkür edelim:
Yüce Rabbimiz, göklerde ve yerde ne varsa hepsini, geceyi ve
gündüzü, güneşi ve ayı, bütün yıldızları insanın hizmetine vermiştir. Yağmurun
müjdecisi olan rüzgârları göndermiş, yağmurla hayat verdiği ölü topraktan nice
bitkileri, bağları ve bahçeleri çıkarmıştır. Denizleri ve okyanusları insanın
emrine vermiş, susuzluğunu giderecek ab-ı hayat çeşmeleri ikram etmiştir.
Geçiminde birçok fayda sağlayan hayvanları insana boyun eğdirmiştir.
Evini ve ailesini, insanoğlu için huzur ve dinlenme yeri
kılmıştır. Ona, iyiyi kötüden ayırt edebilecek akıl, hissedebilecek gönül ve
nimetlerinden istifade edebilecek duyu organları lütfetmiştir. Hak ve hakikat
kılavuzu dinleriyle, hidayet rehberi kitaplarıyla, ahlak ve fazilet örneği
rahmet elçileriyle insanları karanlıktan aydınlığa çıkarmıştır.
Aziz Müminler!
İnsandan beklenen, bitmez tükenmez nimetleri kendisine
bahşeden Rabbine şükretmesidir. Nitekim yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'de şöyle
buyrulmaktadır: "Artık siz beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin,
bana nankörlük etmeyin!"
Kulluğumuzun en önemli nişanesi olan şükür, nimetten evvel
onu vereni görmek ve düşünmektir. Yüce Mevla'nın lütuf ve ihsanını ikrar etmek,
verdiğine rıza göstermektir. Nimetlerin kadir kıymetini bilmek, onlara kör ve
sağır kesilmemektir.
Kıymetli Müslümanlar!
Şükür, sadece dildeki hamd-ü sena değildir. Şükür, kalpte
iman ve teslimiyet, akılda tefekkür ve ibret, uzuvlarda ibadet ve itaattir.
Evet, dildeki "Elhamdülillah" şükürdür. Bütün nimetlerin Allah'tan
geldiğini bilmek ve nimetlerin en küçüğüne bile rıza göstermek şükürdür.
İhlasla işlediğimiz her hayırlı amel şükürdür. Allah'ı anma vesilesi, samimiyet
ifadesi namazlarımız şükürdür. Kötülük ve günahlara karşı kalkan olan
oruçlarımız şükürdür. Tevhit aşkını ve ümmet olma bilincini kuşandığımız
haclarımız şükürdür. Yüce Yaratanımıza sadakatimizin tezahürü zekât, sadaka ve
kurbanlarımız şükürdür. İman, ibadet ve itaatimizi güzel ahlakla kemale
erdirmek şükürdür.
Değerli Müminler!
Yüce Rabbimiz "Şekûr"dur, kulunun salih amellerine
fazlasıyla karşılık verendir. O halde, şükürle Cenab-ı Hakkın rızasına ve
sevgisine talip olalım. Ömrümüze şükürle bereket katalım. "Nihayet o gün
nimetlerden elbette sorguya çekileceksiniz." ilahi fermanına cânıgönülden
kulak verelim. Hesap günü gelmeden evvel şükreden bir kul olmaya gayret
gösterelim. "Hani Rabbiniz, 'Eğer şükrederseniz size nimetimi daha çok
vereceğim, nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım pek şiddetlidir!' diye
bildirmişti." ayet-i kerimesini çokça tefekkür edelim. Bize yakışanın
şükür olduğunu ve şükrün nimetleri artırdığını unutmayalım. Nankörlükten, şükürsüzlükten
ve kanaatsizlikten Allah'a sığınalım. Peygamber Efendimizin bize öğrettiği şu
duayı dilimizden düşürmeyelim: "Allah'ım! Seni zikretmek, sana şükretmek
ve sana güzelce ibadet etmek için bana yardım eyle!" " (İLKHA)




