Türkiye genelinde tüm camilerde Diyanet İşleri Başkanlığı
tarafından irad edilen hutbede, "Namaz, Cenâb-ı Hakk'ın verdiği nimetlere
karşı şükrümüzün ifadesidir. O'nun huzurunda ve gözetimi altında olduğumuzu
hatırlatan müstesna bir ibadettir. Namaz, Rabbimize olan muhabbetimizin ve
bağlılığımızın tezahürüdür. Müslüman oluşumuzun alameti, imanımızın hayata
yansımasıdır." denildi.
Cuma hutbesinde, şu ifadelere yer verildi:
"Muhterem Müslümanlar!
Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: Kitaptan sana vahyolunanı
oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayasızlıktan ve kötülükten
alıkoyar. Allah'ı anmak olan namaz, en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı
hakkıyla bilir.
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (Sallallahu
Aleyhi Vesellem) şöyle buyuruyor: Kıyamet günü kulun hesaba çekileceği ilk
ameli namazdır.
Aziz Müminler!
Yüce dinimiz İslam'ın emrettiği beş temel esastan biri de
namazdır. Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem)'in buyurduğu üzere
namaz; dinimizin direği, gözümüzün nurudur. Gönlümüzün süruru, cennetimizin
anahtarıdır. Bizler, kulluk ve sorumluluk bilincini namazla elde eder; Allah'ın
rızasına, sonsuz rahmet ve mağfiretine namazla ulaşırız. Ruhumuzu daraltan
sıkıntılardan namazla kurtulur; huzur ve esenlik iklimine namazla kavuşuruz.
Aynı safta omuz omuza namazla bir araya gelir; birlik, beraberlik ve
kardeşliğimizi namazla perçinleriz.
Kıymetli Müslümanlar!
Namaz, Cenâb-ı Hakk'ın verdiği nimetlere karşı şükrümüzün
ifadesidir. O'nun huzurunda ve gözetimi altında olduğumuzu hatırlatan müstesna
bir ibadettir. Namaz, Rabbimize olan muhabbetimizin ve bağlılığımızın
tezahürüdür. Müslüman oluşumuzun alameti, imanımızın hayata yansımasıdır.
Değerli Müminler!
Namaz, bizi her türlü kötülükten uzak tutar. Bize nice güzel
alışkanlık kazandırır. Namazdan önce aldığımız abdest; bize, maddi ve manevi
kirlerden arınmamız gerektiğini öğretir. Kâbe'ye yönelme; dünyevi meşgaleleri
geride bırakıp Rabbimizin divanına durmayı anlatır. Namaza 'Allahü Ekber'
diyerek başlamak; her işimizde Allah'a sığınmamız gerektiğini vurgular. Kıyam;
hakkın ve hakikatin yanında durmamızı, zulme ve zalime karşı tavır almamızı
dile getirir. Kıraat; Kur'an'ı okuduğumuz gibi hükümlerini de hayatımızın
tamamına aktarmamız gerektiğini hatırlatır. Rükû; Allah'tan başka hiç kimsenin
karşısında eğilmememiz gerektiğini bildirir. Secde; Allah'a yakın olmanın
hazzını hissettirir. Selam; kardeşlerimize muhabbet beslemeyi, aramızda barış
ve güveni hâkim kılmamız gerektiğini haber verir.
Aziz Müslümanlar!
Günde beş vakit namaz kılmak, akıllı ve buluğa eren kadın
erkek her Müslümana farzdır. Müslüman, meşru bir mazereti olmaksızın namazını
asla ihmal edemez. “Daha sonra kılarım” diyerek kazaya bırakamaz. Nitekim Yüce
Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de 'Ailene namazı emret, kendin de namaz kılmaya devam
et.' diye buyurmaktadır. Müslüman, aynı zamanda şefkat ve merhamet, tatlı dil
ve güler yüzle namazı ailesine sevdirmekle de yükümlüdür. Nitekim Peygamber
Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem), 'Yedi yaşına geldiklerinde
çocuklarınızı namaza alıştırın.' buyurmuştur. O, biricik kızı Hazreti
Fâtıma'nın kapısına gitmiş, 'Ey ev halkı! Haydi, namaza!' diyerek onları namaza
davet etmiştir.
Kıymetli Kardeşlerim!
İhlas, samimiyet ve huşu ile Rabbimizin huzuruna duralım.
Namazlarımızı cemaatle kılmaya özen gösterelim. Camilerimizin manevi ikliminden
kendimizi ve ailemizi mahrum bırakmayalım. Kalplerimizi namazla ferahlatalım.
Günahların yükünden namazla kurtulalım. Vaktimizi namazla disipline edelim.
İşlerimizi namaz vakitlerine göre ayarlayalım. Geçici dünyanın telaşesine
kapılıp namazlarımızı asla ihmal etmeyelim.
Hutbemi Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem)'in şu müjdesiyle bitiriyorum: Beş vakit namazın Allah'ın emri olduğunu kabul eden; abdestlerine, vakitlerine, rükûlarına ve secdelerine özen göstererek beş vakit namazı kılmaya devam eden kimse cennete girer."