Amerikalı tüketicilerin yoğurt alışkanlıklarını kökten değiştiren, "Türk yoğurdu" akımını başlatan ve bugün küresel bir gıda devine dönüşen Chobani'nin kurucusu ve CEO'su Hamdi Ulukaya, sadece bir iş insanı değil, aynı zamanda empati, toplumsal sorumluluk ve sürdürülebilir başarı felsefesinin yaşayan bir örneği olarak kabul ediliyor. Erzincan'ın bir dağ köyünden New York borsasının zirvelerine uzanan bu sıra dışı hikaye, ilham vermeye devam ediyor.

Erzincan'dan Amerika'ya Uzanan Yolculuk
Hamdi Ulukaya, 1972 yılında Erzincan'ın İliç ilçesine bağlı küçük bir çoban köyünde, geleneksel peynir üreticisi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Üniversite eğitimi için Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde öğrenim gören Ulukaya, 1990'lı yılların ortalarında İngilizce öğrenmek için ABD'ye gitti. İlk olarak İngilizcesini geliştirmek için bir süre burada kaldıktan sonra, New York Eyalet Üniversitesi'nde (SUNY Albany) işletme dersleri almaya başladı. Amerika'daki ilk yıllarında zorlu koşullarda çalışan Ulukaya, babasının ısrarlarıyla peynir üretimine girişti. Ancak gerçek dönüm noktası, 2005 yılında bir broşürde gördüğü, kapanmak üzere olan bir Kraft yoğurt fabrikasının satılık ilanı oldu.

Chobani'nin Doğuşu: Bir Vizyon ve Azmin Zaferi
Terk edilmiş fabrikayı ve ekipmanlarını satın almak için zorlu bir süreçten geçen Ulukaya, Türk kültürünün vazgeçilmezi olan yoğurdun Amerika'da yeterince iyi anlaşılamadığını ve pazarlandığını fark etti. Amacı, Amerikan damak tadına uygun, aynı zamanda sağlıklı ve doğal bir yoğurt üretmekti. Eski fabrikayı 5 çalışanıyla birlikte baştan aşağı yenileyen Ulukaya, geleneksel yöntemlerle, katkı maddesi kullanmadan, kaliteli sütten yoğun kıvamlı ve lezzetli bir "Yunan yoğurdu" üretimine başladı.
2007 yılında raflarda yerini alan Chobani yoğurtları, kısa sürede Amerikan pazarında büyük yankı uyandırdı. Doğal içeriği, yüksek proteini ve lezzetiyle Chobani, Amerikan kahvaltı ve atıştırmalık alışkanlıklarını değiştirdi. Şirket, hızla büyüyerek kısa sürede milyarlarca dolarlık bir değere ulaştı ve ABD yoğurt pazarının liderlerinden biri oldu.

"Tentang" Felsefesi ve Toplumsal Sorumluluk
Hamdi Ulukaya'nın başarısının arkasında sadece ticari zeka değil, aynı zamanda derin bir "Tentang" (Endonezyaca "hakkında, ilgili" anlamına gelir, ancak Ulukaya bu kelimeyi "her şeyin kalbindeki iyilik" anlamında kullanır) felsefesi yatıyor. Ulukaya, şirketini kurduğu günden beri çalışanlarına verdiği değerle öne çıktı. Fabrikada çalıştırmak için özellikle göçmenlere ve mültecilere iş imkanı sunmasıyla tanındı. 2016 yılında, şirketinin %10'unu çalışanlarına dağıtma kararı alarak küresel çapta büyük yankı uyandırdı. Bu hamle, çalışanların şirketin başarısına ortak olmasını sağlayarak aidiyet ve motivasyonu artırdı.
Ulukaya, ayrıca kurucusu olduğu "Tentang Foundation" aracılığıyla, başta mülteciler olmak üzere dünya genelindeki ihtiyaç sahiplerine yardım eli uzatıyor. İş dünyasının sadece kar odaklı değil, aynı zamanda toplumsal fayda sağlaması gerektiğine inanan Ulukaya, "Şirketler topluma hizmet etmeli, aksi takdirde var olmamalılar" sözüyle bu felsefesini özetliyor.
Küresel Bir Rol Model
Bugün Hamdi Ulukaya, Forbes dergisi tarafından dünyanın en zenginleri arasında gösterilmenin yanı sıra, iş dünyasındaki etik duruşu, toplumsal duyarlılığı ve göçmen hakları savunuculuğuyla da küresel bir rol model haline gelmiştir. Onun hikayesi, azmin, yenilikçiliğin ve insana yatırımın, en zorlu koşullarda bile nasıl büyük başarılara yol açabileceğinin canlı bir kanıtıdır. Hamdi Ulukaya, bir çoban köyünden çıkarak küresel bir gıda imparatorluğu kurarken, aynı zamanda iş dünyasına "daha iyi bir dünya inşa etme" sorumluluğunu da hatırlatmaktadır.





