2 Ekim, Kudüs'ün Fatihi Selahaddin Eyyubi'nin 838 yıl önce (2 Ekim 1187) kutsal şehri Haçlı işgalinden kurtararak İslam ümmetine büyük bir onur ve izzet kazandırdığı tarihin dönüm noktasıdır. Bu zafer, sadece bir şehir fethi değil, aynı zamanda İslam birliğinin ve adaletinin bir nişanesi olarak tarihe geçmiştir.

İşte Kudüs'ün Selahaddin Eyyubi tarafından fethinin detaylı anlatımı:

Fethe Giden Yol: Hıttin Savaşı (1187)

Kudüs, 1099 yılındaki Birinci Haçlı Seferi ile Haçlıların eline geçmiş ve burada Kudüs Krallığı kurulmuştu. Selahaddin Eyyubi, hayatının en büyük amacı olarak bu kutsal şehrin Haçlı esaretinden kurtarılmasını görmekteydi. "Kudüs işgal altındayken ben nasıl gülebilirim ki?" sözü, bu idealin onun nezdindeki yerini göstermesi açısından çarpıcıdır.

Kudüs'ün fethinin kapısı, 4 Temmuz 1187'de Taberiye Gölü yakınlarında gerçekleşen Hıttin Savaşı ile aralandı. Selahaddin, Kudüs Kralı Lüzinyanlı Guy'ın liderliğindeki büyük Haçlı ordusunu stratejik bir tuzağa düşürerek onlara ezici bir yenilgi yaşattı. Haçlıların neredeyse tüm askeri gücü bu savaşta yok edildi, Kral Guy dahil birçok önemli lider esir alındı. Bu, bölgedeki Haçlı varlığı için yıkıcı bir darbe oldu ve Kudüs'ü savunmasız bıraktı.

Kuşatma ve Teslimiyet (20 Eylül - 2 Ekim 1187)

Hıttin Zaferi'nin ardından Selahaddin, duraksamadan Akka, Taberiye, Askalan gibi stratejik Haçlı kalelerini peş peşe fethederek Kudüs'ün etrafını çepeçevre sardı. Artık hedef, İslam'ın ilk kıblesi olan kutsal şehirdi.

Batman’ın Köy Yollarında Trafik Güvenliğine "Özel" Dokunuş
Batman’ın Köy Yollarında Trafik Güvenliğine "Özel" Dokunuş
İçeriği Görüntüle

20 Eylül 1187'de Selahaddin Eyyubi komutasındaki İslam ordusu, Kudüs surlarının önüne ulaştı ve şehri kuşatma altına aldı. Şehrin savunması, Hıttin'den sağ kalan ve hızla organize olan askerler ile sivil halktan oluşan kısıtlı bir gücün başında bulunan İbelinli Balian'a kalmıştı.

  • Kuşatma: Kuşatma yaklaşık 12 gün sürdü. Selahaddin'in ordusu, mancınıklar ve kuşatma kuleleri kullanarak surlarda gedikler açmaya çalıştı. İlk başta direnen Hristiyanlar, kuşatmanın şiddeti ve takviye umutlarının tükenmesiyle birlikte çaresiz kaldılar.
  • Barışçıl Teslim Görüşmeleri: İbelinli Balian, Haçlıların 1099'daki fethinde Müslümanlara uyguladığı kanlı katliamın bu kez Hristiyan halkın başına gelmesinden korkuyordu. Balian, Selahaddin'e gelerek, eğer teslim olmazlarsa sonuna kadar savaşacaklarını, hatta Kudüs'ün kutsal mekanlarını dahi yakıp yıkacaklarını söyleyerek şehri teslim etmek için müzakere talep etti.
  • Selahaddin'in Adaleti: Selahaddin Eyyubi, atalarının sünnetine ve İslam'ın merhamet prensiplerine bağlı kalarak barışçıl bir teslimi kabul etti. Şehrin Müslümanlar için manevi bir önemi olan Miraç Kandili'ne denk gelen 27 Receb 583 (2 Ekim 1187) Cuma günü Kudüs, kan dökülmeden teslim oldu.

Fethin Ardından: Merhamet ve Adalet

Selahaddin'in Kudüs'e girişi, 1099'daki Haçlı vahşetinin tam aksine, tarihe merhamet, adalet ve hoşgörü örneği olarak geçti.

  1. Kan Dökülmedi: Selahaddin, teslim şartlarına uyarak şehirde yaşayan Hristiyan ve Yahudi halka can ve mal güvenliği garantisi verdi. Hiçbir katliam ya da yağma yaşanmadı.
  2. Fidye ve Serbest Bırakma: Anlaşmaya göre, şehri terk etmek isteyen Hristiyanların belirli bir fidye ödemeleri gerekiyordu.
    • Selahaddin, fidyeyi ödeyemeyen on binlerce yoksul, yaşlı ve hastayı kendi emriyle serbest bıraktı.
    • Kardeşi el-Melikü'l-Âdil ve Kudüs patriği de dâhil olmak üzere komutanları ve zenginler, fidyelerini ödeyemeyen binlerce kişiyi kendi imkânlarıyla kurtararak Selahaddin'in bu asil tutumuna destek oldular.
  3. Kutsal Mekanların Temizlenmesi: Selahaddin'in ilk işi, Mescid-i Aksa'nın ve Kubbetü's-Sahra'nın Haçlılar tarafından kirletilen ve dönüştürülen bölümlerini temizlemek oldu. Mescid-i Aksa'daki haç kaldırıldı, içindeki putlar ve Haçlı eserleri temizlendi ve cami, yıllar sonra ilk Cuma namazıyla yeniden Müslümanların ibadetine açıldı.
  4. Bölgesel Barışın Tesisi: Selahaddin, Hristiyan hacıların Kudüs'ü ziyaret etmelerine izin vererek ve Hristiyanların kutsal mekanlarına dokunmayarak, sadece İslam dünyasının değil, Batı kaynaklarının da saygısını kazanan bir adalet sergiledi.

Selahaddin Eyyubi'nin 2 Ekim 1187'de Kudüs'ü fethi, askeri bir zafer olmasının ötesinde, Müslümanların tekrar birleştiğinde ve İslam ahlakından ödün vermediğinde neleri başarabileceğinin canlı bir kanıtı olarak tarihe mühürlenmiştir. Bu zafer, ümmetin izzetini iade eden ve komutanının adını çağları aşan bir merhamet timsali yapan bir destandır.

Kaynak: HABER MERKEZİ