Boşuna Türkiye’den bir şey bekleme Sevgili Gazze!
Belki ilk günlerde çıkardığımız gürültüye bakarak düne kadar
bizden bir şeyler beklemiş olabilirsin ama…
Üzgünüz, senin de gördüğün gibi varamıyoruz Sevgili Gazze!
Ta ilk gün yani 7 Ekim’de kükreyerek ayağa kalkmıştık, sana
doğru koşmaya yeltenmiştik ama…
Sonra baktık ki ayaklarımız zincirlerle, ellerimiz
kollarımız kelepçelerle bağlı, bulunduğumuz yerden ayrılmamız imkânsız! Bunun
sonradan farkına vardık Sevgili Gazze!
Gördüğün gibi şimdi ağzımızı da kapattık ve bulunduğumuz
yere çöküverdik!
Sadece devletimizin, yöneticilerimizin değil baştan sona her
birimizin elleri ve ayakları bağlıymış, bunu öğrendik, bunun farkına vardık.
Kimimiz makamlarımıza kimimiz koltuklarımıza bağlıymışız.
Kimimiz TIR’larımıza, kimimiz gemilerimize, kimimiz
ihracatımıza, kimimiz ithalatımıza bağlıymışız.
Ve kimimiz de marketlerin raflarına ellerimizden ve
ayaklarımızdan, gözlerimizden ve midelerimizden bağlıymışız, kıpırdayamıyoruz
ey Gazze!
Sen zaten bize güvenerek ayağa kalkmamıştın, hesabını ona
göre yapmıştın öyle değil mi Sevgili Gazze?
Şu anda aldığımız son haberler kuduz Siyonist canavarının
açık alanlara yığılmış Gazze’ye karşı nihai bir katliama giriştiğini
gösteriyor.
Bilmem ki vahşetin bu son sahnesi bizi yerimizden
kıpırdatır, ayağa kaldırır mı?
Allah’ım! Bu sessizliğimizden, bu vurdumduymazlığımızdan
dolayı gazabına uğramaktan Sana sığınıyoruz!
Kan gölüne çevrilmiş durumdaki Gazze karşısında kör ve sağır
kesildiğimizden, kalplerimizin katılaşmasından dolayı Senin öfkeni ve lanetini
üzerimize çekmekten Sana sığınıyoruz!
Allah’ım! Peygamber Aleyhisselamın “Müslümanların derdiyle
dertlenmeyen onlardan değildir!” uyarısının muhatabı olmaktan, bu Ümmetin
dışına atılmış olmaktan Sen bizleri muhafaza buyur!
Üzerimizdeki ölü toprağını kaldır Allah’ım!
Hz. Muhammed’in (sallallahü aleyhi vesellem) ümmeti
olduğumuzu ispat edecek eylemler yaparak bunu fiilen gösterebilmeyi bizlere
lütfeyle Allah’ım!