Yerel

Batmanlı Hacılar Duygularını Paylaştı: Kutsal Toprakların Güzelliği Tarif Edilemez

Hac ibadetini gerçekleştirmelerinin ardından memlekete dönüş yapan Batmanlı hacılar, kutsal toprakların güzelliğinin, orada tattıkları manevi duyguların tarif edilemez olduğunu söylediler.

Abone Ol

Hac ibadetini yapmak için ilimizden giden hacılar yurda döndükten sonra hac ibadetinde yaşadıkları duygularını gazetemizle paylaştı.

“Meşakkatine Rağmen Oraya Gitmenin Duyguları İfade Edilemez”

Kutsal toprakların manevi alemin zirvesi olduğunu belirten Abdullatif Ayhan isimli vatandaş, “Meşakkatine rağmen oraya gitmenin duyguları ifade edilemez. Ondan sonra bir daha nasıl gidebilirim deyip bunun fırsatlarını kollar hale geldik. Oranın maneviyatı bambaşkadır. Allah’ın kutsal beldeler üzerine söylediği üzere Kabe’de kılınan bir namaz bire 100 bindir. İnsanoğlu çıkarcıdır. Sadece bunu hesaba kattığın zaman insanoğlu tekrar tekrar gitmek istiyor.” ifadelerini kullandı.

“Nasip Eden Allah Eksikliklerini Tamamlıyor”

Ayhan, “Allah dilediğine nasip ediyor. Gitmek isteyen gıdım gıdım toplarsa Allah’ın izniyle gidebilir. İsteyen gerçekten gitmek için çabalarsa Allah nasip eder. İsteyen adama Allah-u Teala bu işi musahhar kılar. Yıllarca beklemiş hazırlık yapmış olanlar var. Vakit gelince Allah onlara parayı da imkânı da nasip ediyor. Birçoğu da geldiklerinde Allah’ın onlar için eksiklerini tamamladığını söylediler. İyi ki biz paramızı toplamışız gelmişiz. İyi ki biz haccımızı ertelemedik. Temennilerini hacılarımızdan çok duyduk yani.” dedi.

“Kutsal Topraklarda Her Yerde Peygamber Efendimizin İzi Var”

Her gittiğinde duygulandığını aktaran Ayhan, “Benim ilk gidişimde rehber olarak gitmiştim. Hacı adaylarının yanında ağlamamak için kendimi şartlamıştım. Kabe’yi gördükleri ilk anda ağlamaya başladılar. Benim de gözlerim doldu bende onlarla birlikte ağladım. Çok farklı bir duygu. Atmosferi çok farklı. Mescid-i Nebevî’nin maneviyatı da çok farklıydı. Peygamber Efendimizin o mücadelesi insanın aklına geliyor. Çektiği eziyetler insanın aklına geliyor. Bu güzel İslam dinini insanlara ulaştırmak için yaptığı mücadele, harcadığı mesai insanın aklına geliyor. O atmosferi kendinde taşıyan bir camiye gittiğiniz vakit ister istemez duygulanıyorsunuz. İster istemez bir muhabbet bir sevgi oluşuyor. Çünkü Mescid-i Nebevî diyorsunuz. Yani Peygamber’in mescidi. Görmeden o duygular ifade edilemez.” ifadelerini kullandı.

“Bilmeden Gitmek ile Bilerek Gitmek Arasında Dağlar Kadar Fark Var”

Hazreti Peygamber sallalahu aleyhi vesellemin o mücadelesini bilen bir insan için farklı olduğunu aktaran Ayhan, “Bilmeden gitmek ile bilerek gitmek arasında dağlar kadar fark var. Hazreti Peygamber sallalahu aleyhi vesellemin hayatını kapsamlı bir şekilde, hikmetle anlatan siyer kitaplarını okumalarını tavsiye ediyorum. Siyeri bilinirse oradaki her karışın ne manaya geldiğini daha iyi anlayabilinir. Haccın manevi boyutunu, hikmetini, Allah’ın haccı neden farz kıldığını anlatan kitaplar okumalarını tavsiye ediyoruz. Hac hangi olaylara binaen farz kılındı bunlarla alakalı kitaplar okunursa ve araştırmalar yapılırsa çok daha faydalı bir hac ve umre yapılmış olur. Tavsiyemiz bilinçli bir şekilde gitmeleridir.” diye konuştu.

“Orada İnsan ile Allah Arasında Hiçbir Perde Yoktur”

Hac vazifesini yerine getiren ve duygularını paylaşan Mehmet Aslan isimli vatandaş da “Çok heyecanlıydık. İkinci seferimdi. Gitmeyenlere Allah gitmeyi nasip etsin. İmkânı olmayanlara Allah imkan versin. Benim tavsiyem, insanların genç yaşta gitmeleridir. Haccın çok güzel yönleri var. Gitmeden önce muhakkak İslam’ın kaynak kitaplarından okunmalarıdır. Siyer okumadan gitmesinler. Okuyup gittikleri zaman daha fazla istifade edeceklerdir. Çünkü oraya gittiğiniz zaman orada Allah ile baş başa kalıyorsunuz. Hazreti İbrahim’in ne meşakkatler çektiğini, Hazreti İsmail’in, Hazreti Hacer’in neler çektiğini ve Allah’a nasıl teslim olduklarını görüyorsunuz. Orada insan ile Allah arasında hiçbir perde yoktur. Allah’ın misafirisin, onun evine gidiyorsunuz.” dedi.

“Tavsiyem İmkân Dahilinde Genç Yaşta Gitmeleridir”

Aslan, “Orası duanın yeridir. Orada dualar ile Allah arasında perde yoktur. İnsan orada çok rahatlıyor. Orada dünya derdi yoktur. Ne mal sıkıntısı nede başka bir dert. Orada ne evlat nede aile sıkıntısı olur. Bizatihi biz yaşadık. Çünkü orada sadece Allah ile irtibata geçiyorsunuz. Elhamdülillah bizler yine genç yaşta gittik. Orada yaşlı olanlar ve rahatsız olanlar şartları yerine getirmekte çok zorlanıyorlardı. Bütün abilerime, kardeşlerime, bacılarıma tavsiyem imkân dahilinde genç yaşta gitmeleridir. Genç yaşta gidenler gerçekten daha çok verim alacaklardır.” diye konuştu.

“Oraya Gittiğimiz Zaman İlk Duamız Gazze’ye İçin Oldu”

Kabe’yi ilk gördüklerinde ne yapacaklarını bilemediğini aktaran, Aslan, “Hemen aklımıza gelen dualarımızı ettik. Ümmet için dua ettik. Gazze için dua ettik. Oraya gittiğimiz süre ilk duamız Gazze’ye dua etmek oldu. Arafat dağında da dua ettik. Milyonlarca insan aynı şekilde Gazze için dua ettiler. Filistin için, Gazze için bilhassa HAMAS için dua ettik beraberce.” şeklinde konuştu.

“Herkese Tavsiyemiz Kutsal Topraklara Gitmeleridir”

Herkese tavsiyemiz Kutsal Topraklara gitmeleridir diyen Aslan, “Söylemek ile gitmek arasında çok fark var. Orada meşakkat olduğu kadar da yine de tatlıydı. Orada 24 saatte 1 saat yatıyorduk. O da bize çok geliyordu. Orada hastalar yürüyemeyenler 1 saat yürümekten aciz olanlar 4 saat boyunca yürüyebiliyordu. Orada 2 tavaf yapıyorduk, 5 10 dakika dinleniyorduk hemen tekrar kalkıyorduk. Boş zamanımızı değerlendirmek için. Dua etmek için kalkıyorduk.”

“Rabbimizle Baş Başa Kalıp İstediğimiz İbadetleri Hiçbir Sıkıntı Çekmeden Yapabiliyorduk”

Hacda büyük bir feyiz aldığını belirten Ferit Rüzgâr, “Allah bizlere nasip etti kutsal topraklara gittik gördük. Hakikaten insan büyük bir feyiz alıyor. Maneviyatı yüksek olan bir yerdir. Orada gördüğümüz zorlukları ve sıkıntıları kutsal toprakları gördükten sonra unutabiliyor. Umre yaptığımızda sıcaktan dolayı çok sıkıntı çekiyorduk. Ama Kabe’nin avlusuna geldiğimiz vakit o manzarayı gördüğümüzde bütün sıkıntıları unutuyorduk. Rabbimizle baş başa kalıp istediğimiz ibadetleri hiçbir sıkıntı çekmeden yapabiliyorduk.”

“Oradan Daha Güzel Bir Yer Yok”

Rüzgar, “Ben hacda büyük bir feyiz ve maneviyat aldım. Allah bütün Müslümanlara nasip etsin. Olursa yine gitmeyi düşünüyorum. Çünkü oradan daha güzel bir yer yok. Oradan aldığımız keyfi, lezzeti, maneviyatı hiçbir yerden almadım. Böyle bir ibadet şekli hiçbir yerde görmedim. Kabe’de Peygamber Efendimizin yaptığı mücadeleyi hissettik. Kabe’nin avlusu öyle bir yerdi. Arafat dağı hakeza aynı o şekilde çok mübarek bir yer. Âdem babamız ve Havva annemizin duaları orada kabul olduğu yerdir.” diye konuştu.

“Özellikle Ben Gençlere Söylüyorum, Gençken Gidilmesi Lazım”

Gençlere erken gitmeleri için tavsiyede bulunan Rüzgar, “Özellikle ben gençlere söylüyorum, gençken gidilmesi lazım. Gençken oraları görmek lazım. Sıkıntı çekmeden ibadetlerini yapması lazım. Bizler orada ihtiyarları da gördük. Çok büyük eziyetle ibadet ediyorlardı. Belki Allah onların ecrini bizden daha fazla verir. Gençleri gördüğümüzde ise gençler ibadetlerini eksiksiz bir şekilde yaptıklarını gördük.” şeklinde konuştu.

“Siyerden Uzak Kalsaydık Belki O Maneviyatı Yaşayamayacaktık”

Siyeri bilerek oralara gidildiğinde manevi havanın daha fazla teneffüs edileceğine dikkat çeken Rüzgar, “Uhud dağına gittiğimizde, Uhud Meydanını gördüğümüzde ve Okçular tepesini ziyaret ettiğimizde canlı bir şekilde gözlerimizin önüne geliyordu. Çünkü siyeri okuduğumuz için. Siyerden uzak kalsaydık belki o maneviyatı yaşayamayacaktık. Mekke’den Medine’ye giderken otobüsle gittiğimizde sıcaktan dolayı çok büyük sıkıntılar çektik. Ama düşününce Peygamber Efendimiz 11 gün boyunca sıcaklarda Medine’ye kadar gitmiş. Bunları düşününce insan o maneviyatı daha iyi yaşıyor. Birde hacdan sonra insanın ruhunda ve ahlakında da büyük değişimler başlıyor. Çünkü Peygamber Efendimizin, Hazreti İbrahim’in, Hazreti İsmail’in, Sahabelerin çektikleri sıkıntılar karşısında insan kendi dertlerinin dert olmadığını anlıyor.” dedi.

“Rabbim En Kısa Zamanda Filistinli Mücahitlere Zaferi Nasip Eylesin”

Kutsal topraklarda her anda Filistinliler için dua ettiklerini belirten Rüzgar, “Kutsal topraklarda aklımızdan çıkmayan ve daima kalbimizde, dualarımızda olan Gazze ve orada Allah için cihat eden Müslümanlar vardı. Onlar için dua ettik. Özellikle hac ibadetini yaparken dua edilmesi için dikkat edilen yerlerde onları da dualarımızdan eksik etmedik. Daima dualarımızdan onlara zaferin nasip olması için niyazda bulunduk. Çünkü onlar orada mücadele ederken Müslümanların onurlarını, izzetlerini muhafaza ediyorlar. Rabbim en kısa zamanda Filistinli mücahitlere zaferi nasip eylesin.” şeklinde konuştu. MURAT ORHAN