Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün (MGM) yayımladığı 2025 “Su Yılı” raporu, Türkiye genelinde olduğu gibi Batman’da da alarm zillerini çaldı. 1 Ekim 2024 – 30 Eylül 2025 tarihleri arasındaki dönemi kapsayan verilere göre, Türkiye son yarım asrın en ciddi kuraklık dönemlerinden birini yaşıyor. Ülke genelinde yağışlar uzun yıllar ortalamasının yüzde 26, geçen yıla göre ise yüzde 29 oranında azaldı. Batman ise bu tabloda en çok etkilenen iller arasında yer aldı. MGM, Batman’ı “65 yılın en düşük yağış seviyesini gören iller” arasında gösterdi.

Yağışlar Dibe Vurdu

Rapora göre, Türkiye genelinde 2025 su yılında ortalama 422,5 milimetre yağış ölçüldü. Bu, son 52 yılın en düşük değeri olarak kayıtlara geçti. En fazla yağış alan il 1812,1 mm ile Rize olurken, en az yağış alan il 182,8 mm ile Şanlıurfa oldu. Mardin eylül ayında hiç yağış almazken, Batman ve çevresinde de yağışlar kritik seviyelerin altına indi.

MGM’nin uzun yıllar ortalamalarına göre Batman’ın ocak ayındaki ortalama yağışı 61,2 mm iken, yaz aylarında bu oran neredeyse sıfıra iniyor. Temmuz ve ağustos ayları neredeyse tamamen yağışsız geçerken, eylül ayında da ortalama yağış miktarı 5 mm’nin altında kaldı. Uzmanlara göre, bu veriler Batman’da toprağın su tutma kapasitesini azaltıyor ve tarımsal üretimi doğrudan etkiliyor.

Kuraklığın Gölgesinde Batman

Batman, bulunduğu coğrafya gereği zaten yarı kurak bir iklim kuşağında yer alıyor. Ancak son bir yıldaki düşüş, bölge için olağan dışı bir tablo oluşturdu. Yer altı su seviyeleri ciddi oranda azaldı, çiftçiler sulama suyu bulmakta zorlanıyor. Özellikle hububat ve yem bitkileri üretiminde verim kayıpları yaşanıyor. Hayvancılıkla uğraşan köylüler, meraların kuruması nedeniyle yem maliyetlerinin arttığını belirtiyor.

Kent merkezinde de yaz aylarında su tüketimi rekor seviyelere ulaşırken, su kaynakları üzerindeki baskı her geçen gün artıyor. Uzmanlar, önlem alınmazsa ilerleyen yıllarda Batman’da içme suyu temininde de sıkıntı yaşanabileceğini ifade ediyor.

Ekonomiden Ekolojiye Etkiler Zinciri

Kuraklığın etkileri sadece tarım ve hayvancılıkla sınırlı kalmadı. Toprak neminin azalması, yerel ekosistemi de olumsuz etkiledi. Göletlerde ve küçük derelerde su seviyesi düştü, bazı kaynaklar tamamen kurudu. Bu durum, hem biyoçeşitliliği hem de bölgedeki doğal yaşam dengesini tehdit ediyor.

Uzmanlar ayrıca kuraklığın sosyal etkilerine de dikkat çekiyor. Tarımsal gelirlerdeki düşüş, kırsal bölgelerde ekonomik baskı oluşturuyor. Bu da kırsaldan kent merkezine göç eğilimini artırıyor.

Uzmanlardan Uyarı: “Su Yönetimi Yeniden Planlanmalı”

İklim bilimciler ve çevre mühendisleri, Batman gibi kuraklık riski yüksek illerde su yönetiminin yeniden ele alınması gerektiğini vurguluyor. Uzmanlara göre, tarımsal sulamada geleneksel yöntemler yerine damla veya yağmurlama gibi modern sistemler kullanılmalı. Ayrıca kuraklığa dayanıklı bitki türlerine yönelmek, toprak nemini koruyacak yöntemleri yaygınlaştırmak gerekiyor.

Yerel yönetimlerin ise altyapı yatırımlarına öncelik vererek, su şebekelerinde kayıp-kaçak oranlarını düşürmesi öneriliyor. Uzmanlara göre, “Batman’ın geleceği için her damla su artık stratejik bir değer taşıyor.”

Batman'da Koçerlerin Hayvancılık Geleneği Kentleşmeye Yenik Düştü
Batman'da Koçerlerin Hayvancılık Geleneği Kentleşmeye Yenik Düştü
İçeriği Görüntüle

Sıcaklıklar Rekor Kırdı

Kuraklığa eşlik eden bir diğer olumsuz gelişme ise sıcaklık artışı oldu. 2025 yılı eylül ayında Türkiye genelinde mevsim normallerinin çok üzerinde sıcaklıklar ölçüldü. Ülkenin en yüksek sıcaklığı 44,6°C ile Şırnak’ın Cizre ilçesinde kaydedilirken, Batman’da da sıcaklık 42 dereceyi aştı. Bu durum, buharlaşma oranını artırarak mevcut su kaynaklarının daha da azalmasına neden oldu.

Meteoroloji verileri ve saha gözlemleri, Batman’ın son 65 yılın en kurak dönemini yaşadığını net biçimde ortaya koyuyor. Tarım, hayvancılık, içme suyu ve ekosistem üzerinde baskı her geçen gün artarken, uzmanlar hem kamu kurumlarını hem vatandaşları su tasarrufu konusunda uyarıyor.

Batman, Dicle Havzası’nın kalbinde yer alan stratejik bir kent olarak, su yönetimi ve iklim direnci politikalarının merkezinde olmayı hak ediyor. Ancak bu, ancak bugünden atılacak bilinçli adımlarla mümkün.

Kaynak: MUSTAFA KAYNAK