Balkan Yarımadası, yüzyıllar boyunca Osmanlı İmparatorluğu'nun egemenliği altında önemli bir yer tutmuş, farklı etnik ve dini gruplara ev sahipliği yapmıştır. Ancak 19. yüzyılın sonlarından itibaren bölgede yükselen milliyetçilik akımları ve büyük güçlerin müdahaleleri, Osmanlı İmparatorluğu'nun zayıflamasıyla birlikte Balkan halklarının bağımsızlık arayışlarını hızlandırmıştır. 1912 ve 1913 yıllarında meydana gelen Balkan Savaşları, bu sürecin kritik bir dönüm noktası olmuş ve Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa'daki varlığının neredeyse tamamen sona ermesine yol açmıştır.

Bu yazının temel amacı, söz konusu iki savaş sonucunda Osmanlı Devleti'nin kaybettiği belirli toprakları kapsamlı bir şekilde incelemektir. Bu bağlamda, özellikle 1913 tarihli Londra Antlaşması ve Bükreş Antlaşması ile sonraki ikili anlaşmaların çizdiği sınırlar ve bu antlaşmalarla Osmanlı İmparatorluğu'nun hangi bölgeleri kaybettiği detaylı olarak ele alınacaktır. Osmanlı İmparatorluğu'nun yaşadığı bu toprak kayıplarının, imparatorluğun siyasi, ekonomik ve sosyal yapısı üzerindeki derin etkileri de raporda değerlendirilecektir. Balkanlardaki milliyetçi hareketlerin güçlenmesi ve Osmanlı İmparatorluğu'nun zayıflaması, bu toprak kayıplarının temelini oluşturmuştur. Bu durum, bölgedeki uzun süreli Osmanlı hakimiyetinin sonunu getirmiş ve yeni bir siyasi düzenin ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Balkan Savaşları Öncesinde Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa'daki Durumu

Balkan Savaşları öncesinde Osmanlı İmparatorluğu, Avrupa kıtasında geniş bir coğrafyaya hükmetmekteydi. Bu topraklar, batıda Adriyatik Denizi kıyılarından başlayıp doğuda Karadeniz'e kadar uzanan geniş bir koridoru kapsamaktaydı. Bu koridorun içerisinde Makedonya, Arnavutluk ve Trakya gibi stratejik öneme sahip bölgeler bulunmaktaydı. Ayrıca, Sancak-ı Novi Pazar, Epir, Teselya ve Girit gibi bölgeler de Osmanlı idaresi altındaydı. Özellikle Makedonya, farklı milletlerden insanların bir arada yaşadığı, Osmanlı İmparatorluğu için hem ekonomik hem de stratejik açıdan hayati bir bölgeydi.

Prof. Dr. Sayar: Bir şehre varmak bir kalbe varmak demektir
Prof. Dr. Sayar: Bir şehre varmak bir kalbe varmak demektir
İçeriği Görüntüle

Arnavutluk ise batı Balkanlarda, Adriyatik Denizi'ne kıyısı olan ve Osmanlı İmparatorluğu için önemli bir liman bölgesiydi. Trakya, Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'u da içeren ve stratejik geçiş yolları üzerinde bulunan önemli bir bölgeydi. Ancak, 1911 yılında İtalya'nın Libya'yı işgali ve Balkanlardaki artan iç karışıklıklar, Osmanlı İmparatorluğu'nun bu geniş toprakları üzerindeki kontrolünü zayıflatmaya başlamıştı. Daha önceki dönemlerde kazanılan ve kaybedilen Teselya ve Girit gibi bölgelerdeki dalgalanmalar, Osmanlı İmparatorluğu'nun toprak bütünlüğünün ne kadar kırılgan olduğunu göstermekteydi.

Birinci Balkan Savaşı (1912-1913) ve Sonuçları

Birinci Balkan Savaşı, Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan ve Karadağ'ın oluşturduğu Balkan Birliği'nin Osmanlı İmparatorluğu'na karşı Ekim 1912'de savaş ilan etmesiyle başladı. Balkan devletlerinin temel amacı, Osmanlı İmparatorluğu'nu Avrupa'dan tamamen çıkarmaktı. Osmanlı ordusunun yetersiz hazırlığı ve iç siyasi istikrarsızlıklar nedeniyle Balkan Birliği orduları kısa sürede önemli başarılar elde etti. Bulgar ordusu, Edirne'yi kuşatarak İstanbul yakınlarına kadar ilerledi. Sırp ordusu Makedonya'ya girerek Manastır'a ulaştı ve Üsküp'ü işgal etti. Karadağ ordusu, Sırp güçleriyle birlikte Novi Pazar ve İşkodra'yı ele geçirdi. Yunan ordusu ise Teselya ve Selanik'i işgal ederek Yanya'ya doğru ilerledi.

Aralık 1912'de Osmanlı İmparatorluğu, İstanbul'un batısındaki tüm topraklarını kaybetmiş durumdaydı. Genç Türklerin Ocak 1913'teki darbesi sonrasında savaş yeniden başlasa da , Balkan Birliği güçleri üstünlüklerini korudu. Balkan devletlerinin milliyetçi ideallerle hareket etmesi, Osmanlı İmparatorluğu'nun zayıflayan merkezi otoritesi karşısında önemli bir avantaj sağlamıştır. Osmanlı İmparatorluğu içindeki siyasi çekişmeler ve askeri modernleşme çabalarındaki yetersizlikler, Balkan Birliği'nin başarısında etkili olmuştur.

Londra Antlaşması (1913) ve Toprak Kayıpları

Birinci Balkan Savaşı'nın ardından, büyük Avrupa devletlerinin girişimiyle Londra'da bir barış konferansı toplandı ve 30 Mayıs 1913 tarihinde Londra Antlaşması imzalandı. Osmanlı İmparatorluğu'nun temsilcileri antlaşmanın imzalandığı sırada konferansta bulunmuyordu. Bu antlaşmaya göre Osmanlı İmparatorluğu, Enez (Ege Denizi'nde) ile Midye (Karadeniz'de) hattının batısında kalan tüm Avrupa topraklarını Balkan Birliği'ne bırakmak zorunda kaldı. Bu kayıplar arasında tüm Makedonya ve Arnavutluk da bulunuyordu. Avrupa devletlerinin ısrarı üzerine Arnavutluk bağımsız bir devlet olarak tanındı. Girit adası da Balkan müttefiklerine, özellikle Yunanistan'a bırakıldı.

Ancak antlaşma, Makedonya'nın Balkan müttefikleri arasında nasıl paylaştırılacağını açıkça belirtmediği için gelecekteki anlaşmazlıkların tohumları atılmış oldu. Avrupa devletlerinin Arnavutluk'un bağımsızlığı konusunda ısrarcı olması, bölgedeki stratejik çıkarlarını yansıtmaktaydı. Özellikle Avusturya-Macaristan ve İtalya, Sırbistan'ın Adriyatik Denizi'ne ulaşmasını engellemek istiyordu. Londra Antlaşması'ndaki Makedonya'nın paylaşımına dair belirsizlik ise, kısa bir süre sonra İkinci Balkan Savaşı'nın çıkmasına neden olacaktı.

İkinci Balkan Savaşı (1913) ve Osmanlı İmparatorluğu'nun Durumu

Birinci Balkan Savaşı'nın ardından Bulgaristan'ın elde ettiği topraklardan memnuniyetsizliği ve Makedonya'nın paylaşımı konusunda Sırbistan ve Yunanistan ile yaşadığı anlaşmazlıklar, İkinci Balkan Savaşı'nın patlak vermesine neden oldu. Bu savaşta Osmanlı İmparatorluğu, Bulgaristan'a karşı Sırbistan ve Yunanistan'ın yanında yer alarak fırsatçı bir tutum sergiledi. Osmanlı ordusu, İkinci Balkan Savaşı sırasında Doğu Trakya'ya ilerleyerek Edirne'yi geri almayı başardı. İkinci Balkan Savaşı, 10 Ağustos 1913 tarihinde imzalanan Bükreş Antlaşması ile sona erdi.

Ancak bu antlaşmaya Osmanlı İmparatorluğu taraf değildi. Osmanlı İmparatorluğu'nun İkinci Balkan Savaşı'na müdahalesi, Balkan devletleri arasındaki anlaşmazlıklardan faydalanma çabası olarak değerlendirilebilir. Bu savaş, Birinci Balkan Savaşı sonrasında bölgedeki istikrarsızlığın ve çözülemeyen toprak sorunlarının devam ettiğini açıkça göstermiştir.

Kaybedilen Toprakların Detaylı İncelenmesi

Balkan Savaşları ve sonrasında imzalanan antlaşmalar sonucunda Osmanlı İmparatorluğu, Avrupa'daki topraklarının büyük bir bölümünü kaybetmiştir. Bu kayıplar, Balkan devletleri arasında yeniden dağıtılmıştır.

  • Bulgaristan: Birinci Balkan Savaşı'nda kazandığı Makedonya topraklarının önemli bir kısmını İkinci Balkan Savaşı'nda Sırbistan ve Yunanistan'a bırakmak zorunda kalmıştır (Bükreş Antlaşması). Buna rağmen, Pirin Makedonyası olarak bilinen daha küçük bir bölümü ve Batı Trakya'da Ege Denizi'ne küçük bir kıyı şeridini elinde tutmuştur.
  • Sırbistan: Makedonya'nın en büyük bölümünü (Vardar Makedonyası), Üsküp dahil olmak üzere, Kosova ve Sancak-ı Novi Pazar'ın doğu yarısını Bükreş Antlaşması ile kazanmıştır. Sırbistan ayrıca Arnavutluk üzerinden Adriyatik Denizi'ne bir çıkış elde etmiş olsa da, Arnavutluk'un bağımsızlığının ilanıyla bu durum değişmiştir.
  • Yunanistan: Güney Epir'i, Selanik dahil olmak üzere Güney Makedonya'nın en büyük bölümünü (Ege Makedonyası) ve İmroz ve Bozcaada hariç tüm Ege adalarını Bükreş Antlaşması ile topraklarına katmıştır. Girit'in Yunanistan ile birleşmesi de resmileşmiştir.
  • Karadağ: Sancak-ı Novi Pazar'ın batı yarısını alarak topraklarını genişletmiş ve Sırbistan ile sınırlarını güvence altına almıştır.
  • Arnavutluk: Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılarak bağımsız bir prensliğe dönüşmüştür. Kesin sınırları büyük güçler tarafından belirlenmiştir.
  • Osmanlı İmparatorluğu: Avrupa'daki eski topraklarının yalnızca küçük bir bölümünü elinde tutabilmiştir: İstanbul ve Edirne dahil olmak üzere Meriç Nehri'ne kadar olan Doğu Trakya.

Aşağıdaki tablo, Balkan Savaşları sonrasında Balkanlardaki toprak paylaşımını özetlemektedir:

Balkan Devleti/Varlık

Osmanlı İmparatorluğu'ndan Kazanılan Başlıca Topraklar

Notlar

Bulgaristan

Pirin Makedonyası, Batı Trakya'da Ege kıyı şeridi

Birinci Balkan Savaşı'nda kazanılan Makedonya'nın önemli bir kısmını İkinci Balkan Savaşı'nda kaybetti.

Sırbistan

Vardar Makedonyası (Üsküp dahil), Kosova, Sancak-ı Novi Pazar'ın doğu yarısı

Arnavutluk'un bağımsızlığıyla Adriyatik Denizi'ne çıkışı engellendi.

Yunanistan

Güney Epir, Ege Makedonyası (Selanik dahil), Ege Adaları (İmroz ve Bozcaada hariç), Girit

Karadağ

Sancak-ı Novi Pazar'ın batı yarısı

Arnavutluk

Bağımsız bir devlet olarak kuruldu

Sınırları büyük güçler tarafından belirlendi.

Osmanlı İmparatorluğu

Meriç Nehri'ne kadar olan Doğu Trakya (İstanbul ve Edirne dahil)

Avrupa'daki topraklarının büyük çoğunluğunu kaybetti.

Makedonya'nın Sırbistan, Yunanistan ve Bulgaristan arasında paylaştırılması, bölgede kalıcı etnik gerilimlere yol açmış ve gelecekteki çatışmalara zemin hazırlamıştır. Arnavutluk'un bağımsız bir devlet olarak kurulması, milliyetçi beklentileri karşılasa da, önemli bir Arnavut nüfusunun ülke sınırları dışında kalması da gelecekteki istikrarsızlıkların bir kaynağı olmuştur.

Toprak Kayıplarının Osmanlı İmparatorluğu Üzerindeki Etkileri

Balkan Savaşları'nda kaybedilen topraklar, Osmanlı İmparatorluğu için önemli demografik ve ekonomik kayıplara yol açmıştır. Özellikle Balkanlardaki büyük Müslüman nüfusun yer değiştirmesi veya savaşlarda hayatını kaybetmesi, imparatorluğun sosyal yapısını derinden etkilemiştir. Verimli tarım arazilerinin ve önemli ticaret yollarının kaybı da Osmanlı ekonomisi üzerinde olumsuz etkiler yaratmıştır.

Bu yenilgiler, Osmanlı hükümeti ve halkı üzerinde psikolojik bir çöküntüye ve imparatorluğun zayıfladığı yönünde bir algıya neden olmuştur. Kalan Osmanlı topraklarında ise milliyetçi hareketlerin güçlenmesine ve imparatorluğun dağılma sürecinin hızlanmasına katkıda bulunmuştur. Balkan Savaşları, Osmanlı İmparatorluğu'nun askeri ve idari yapısının ne kadar geri kaldığını da gözler önüne sermiş ve bazı reform çabalarına yol açsa da, imparatorluğun çöküşünü engelleyememiştir.

Sonuç

Balkan Savaşları, Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa'daki varlığının neredeyse tamamen sona erdiği bir dönüm noktası olmuştur. Yüzyıllarca süren Osmanlı hakimiyeti, Makedonya, Arnavutluk ve diğer Balkan bölgelerinin kaybıyla büyük bir darbe almıştır. 1913 tarihli Londra Antlaşması ve Bükreş Antlaşması, bu toprak kayıplarını resmileştirerek Balkanların siyasi haritasını yeniden şekillendirmiştir.

Balkan Savaşları, Osmanlı İmparatorluğu'nu siyasi, ekonomik ve sosyal açılardan önemli ölçüde zayıflatmış ve I. Dünya Savaşı sonrasında imparatorluğun nihai olarak dağılmasına giden yolda kritik bir rol oynamıştır. Bu savaşlar, sadece toprak kayıplarıyla sınırlı kalmamış, aynı zamanda bölgedeki etnik ve siyasi gerilimleri de artırarak sonraki dönemlerdeki çatışmaların zeminini hazırlamıştır.

Kaynak: HABER MERKEZİ