Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki 2 depremin ardından meydana gelen 8 bin yakın artçı sarsıntı özellikle depremden etkilenen 10 ilde korku ve paniğe neden oluyor.
Tüm
dikkatlerin yıkılan binalara ve söz konusu binaların mühendislerine odaklandığı
bu günlerde konuyu manevi açıdan ele alan alimler; tövbe, istiğfar ve duaya
dikkat çekti.
Konuya
ayetler ve hadisler ışığında açıklık getiren İTTİHADUL ULEMA Genel Başkan
Yardımcısı Molla Abdurrahman Özekinci, günahlardan sadece peygamberler masum
olduğunu, diğer insanlar masum olmadığını ve günah işleyen bir Müslümanın
mutlaka pişmanlık duyarak tövbe ve istiğfar etmesi gerektiğini söyledi.
Özekinci,
"Nasıl ki namaz, oruç ve hac farz ise günahlardan tövbe etmek de vaciptir,
farzdır. Kişi yapmış olduğu günahlardan tövbe ve istiğfar etmezse ikinci
seferinde o insan günahkâr olur. Yani, bir günahtan tövbe edilmezse o günah
2'ye katlanır. Bu, ehl-i sünnet vel cemaatin yanında böyledir. Hatta bazı
alimler 'Yarabbi bu günahı keşke yapmamış olsaydım, bundan sonra yapmayacağım,
pişmanlık duyuyorum' demesi gerektiğini belirterek bunun söylenmemesi halinde o
günah 2'ye, sonra 4'e katlanarak büyüdüğünü ifade ediyor." dedi.
"Eğer
duanız olmasa Rabbimin katında ne ehemmiyetiniz var"
Tövbe
ve istiğfarla ilgili Kur'an-ı Kerim'de ayetler ve bununla ilgili hadislerin
olduğunu belirten Özekinci, "Bir hadis-i şerifte Efendimiz aleyhisselatu
vesselam 'Kulunun tövbesinden dolayı Allah Teâlâ'nın sevinci, sizden birinizin
çölde devesini kaybedip de tekrar bulduğu andaki sevincinden daha fazladır.'
diye buyurmaktadır. 'Sen içlerinde iken Allah onlara azap etmez. Onlar mağfiret
dilerlerken de Allah onlara azap edecek değildir' ayetince kafirler içerisinde
bulunan ve istiğfar eden müminlerin hatırına kafirlerin üzerine de bela ve
musibet göndermez." ifadelerini kullandı.
"Kur'an-ı
Kerim'de geçmiş ümmetlerin günahlarından dolayı gelen bela ve musibet örnekleri
vardır" diyen Özekinci, "Allah-u Teala onların günahkarlarına ve
isyankarlarına musibetler göndermiş, farklı şekillerde helak etmiştir. Yani
umumi afetlerin Müslümanların başına gelmesinin yegâne sebebi, Üstad
Bediüzzaman gibi şahsiyetlerinde belirttiği üzere toplumun günahkâr olması ve
istiğfar etmemesindendir." şeklinde konuştu.
Duanın
bir ibadet şekli olduğunu hatırlatan Özekinci, şunları söyledi:
"Allah
'Dua edin, duanızı kabul edeyim', Efendimiz de 'Dua, ibadetin beynidir'
şeklinde buyurmaktadır. 'Eğer duanız olmasa Rabbimin katında ne ehemmiyetiniz
var?' ayetinden anlaşıldığı üzere dua önemlidir ve bir ibadet türüdür. Kabul
olmayan duayla ilgili Üstad Bediüzzaman ibadet niyetiyle ihlaslı bir şekilde
yapılan duanın muhakkak kabul olacağını belirtiyor. Allah ya istenilenin yerine
başka bir şey verir ya istenilen şey kişi için hayırlı olmadığı için onu yerine
getirmez, bu da duanın kabulüdür ya da duanın ibadet olması dolayısıyla
mükafatı ahirette verilecektir."
"Tövbenin
şartı, günahlardan pişmanlık duymak ve bir daha günah işlemeyeceğine
ahdetmektir"
Özekinci,
"Duanın vakti; farz namazları sonrası, iftar vakti, arafatta, gece yarısı
teheccüd sonrasında ve seher vaktindedir. Efendimiz ibadet sonrası dua ederdi.
Dua edelim. Allah, bu umumi kapsayan felaketlerden Müslümanları, memleketimizi,
milletimizi muhafaza eylesin." diye belirtti.
Tövbe
ve istiğfarın kelime anlamlarına açıklık getirirken İslam tarihinden de
kesitlerle örneklendiren İTTİHADUL ULEMA üyelerinden Molla Vahdettin Kaya,
tövbenin şartlarını sıraladı.
"İçerisinde
bulunduğumuz bu süreçte tövbe etmeliyiz" diyen Molla Kaya, "Başımıza
gelen bu musibetlerde fay hatları dışında manevi mesuliyetlerimiz vardır.
Allah-u Teala tövbe etmemizi istiyor. Tövbenin şartları; günahlardan pişmanlık
duymak ve bir daha günah işlemeyeceğine ahdetmektir. Bunu yanı sıra kul hakkı
varsa helallik almaktır. Tövbenin kabul edilebilmesi için bu şartları yerine
getirmesi gerekir. Yani bir nevi hayatına yeni bir düzen getirmelidir."
dedi.
"Bu
imtihan sürecinde vefat edenler inşallah şehit, heba olan malları da
sadakadır"
Peygamberlerin
kavimlerinden kesitler sunan Kaya, "Hazreti Nuh kavmine 'İstiğfar edin,
muhakkak ki Allah günahları affedendir. Allah üzerinize yağmur gönderecektir'
ifadesinden anlaşıldığı üzere gelen musibetlerin ana kaynağında Allah'ın
emirlerine karşı gelinmesidir. Böyle durumlarda yer hiddete gelir. Bu bir
bakıma şevkat tokadı olarak algılanmasa da bizlerin tövbe etmesi gerekir."
ifadelerini kullandı.
Molla
Kaya, "Kur'an-ı Kerim'de Hazreti Yunus Aleyhisselamın kavminden
bahsederken Hazreti Yunus'un kavmine sırtını dönüp başka bir topluluğa tebliğ
yapmak istediği esnada topluluğun kendilerine gelebilecek azaptan korkarak
toplu olarak tövbe ettiği belirtiliyor. Kavmin tövbe etmesiyle Allah-u Teala
azabı onların üzerinden kaldırdı. Buradan anlaşıldığı üzere kişi halis bir
niyetle tövbe edip hayatına çeki-düzen verirse af olması mümkündür."
şeklinde konuştu.
Tövbe
kapısının kıyamet vaktine kadar açık olduğuna vurgu yapan Molla Kaya,
"Gökyüzünde Lailaheillallah yazılmasını beklersek o yazıyı gören Ebu
Cehil'de iman edecekti. Nihayetinde bu dünya imtihan yeridir. Bu imtihan
sürecinde vefat edenler inşallah şehit, heba olan malları da sadakadır."
diye belirtti.
İstiğfarın
tanımını yapan Molla Kaya, "İstiğfar, günahların affedilmesi talebidir.
Yani kişinin işlediği günahların affedilmesi için Allah'a olan yakarıştır.
Bundan da anlaşıldığı üzere tövbe ile istiğfarın tanımları birbirinden uzak
değildir." dedi.