Evet, o şaşmaz gerçekle karşı karşıyaydık: Olaylarla beraber bizler de değişiyorduk. Kimimiz gelişerek değişirken kimimiz çürüyerek değişiyordu. Her iki değişimin neticesinde de geriye dönüp baktığımızda bize bir haller oluyordu. Ah vah ile geçmişi farklı değerlendiriyorduk. Gerçeklerin ve doğruların zamanla değişmediğini, zamanla değişenin bizler olduğunu bilmiyorduk. Ne de olsa zaman en büyük müfessirdi. Yani en büyük yorumcuydu. Yorumlarında şaşmazdı. “Zaman bizi haklı çıkardı” sözü de buradan gelmekteydi.  Herkes konuşur, herkes bir şeyler söylerdi. Zaman, herkesi dinler ve en sonunda yorumunu yapıştırırdı.

Zaman sadece yorumcu değildi. Kılıç gibi bazen yaraları açarken, ilaç gibi yaraları iyileştirme özelliği de vardı zamanın. Zaman bazen değirmen taşı olur kimi şeyleri öğütüyor kimi şeyleri de eğitiyordu.

Tam 23 yıl önce AK Parti iktidara geldiğinde yapılan yorumları bir hatırlayın; “AK Parti içkiyi yasaklayacak. İçkiye yapılan zamlar bunun alameti” “Artık kimse plajlara giremeyecek” “AK Parti ülkeye şeriatı getirecek” “Laiklik elden gidiyor” “Karma eğitimi yasaklayacaklar” “Kadınları eve kapatacaklar” dediler de dediler ve daha neler…

AK Partinin şeriat getireceğini sadece Kemalistler değil, dindar kesimden de dile getirenler vardı. AK Parti’nin uygun zamanı kolladığını dile getiriyorlardı. Bu tortuları kaldırmak için AK Parti’nin zamana ihtiyacı olduğunu söylüyordu bu kesim. Bunlara mukabil AK Parti, bütün bunların kara propaganda olduğunu temelsiz söylemler olduğunu söyledi durdu ama kimse AK Partiye inanmadı…

Herkes bir şeyler söyledi, zaman denilen o şey herkesi dinledi. Artık söz sırası ona gelmişti. 23 yıla denk gelen 8395 adet takvim yaprağının koparılmasını beklemişti. Artık konuşmayı hak ediyordu zaman…

AK Parti kadınları eve kapatmadı. Daha dün Harp okulundan mezun olan birincilerin üçü kadındı: “Akıllarından ülkeye şeriat getirmeyi geçirenlerin kafalarını bu kılıçlarımızla keseriz” anlamına da gelebilecek garip bir yemin de ettiler.

“Plajlar kapanacak” diyenler deniz kenarlarında ilişkiye geçenleri görünce küçük dillerini yuttular. “Fahş konserler iptal edilecek” diyenler 23 yılın sonunda AK Parti belediyelerinin bu konserlerin finansörleri olduklarını öğrendiklerinde büyük dillerini yuttular. Filistinliler soykırımdan geçirilirken pasif Türkiye’ye şahit olanlar ne diyeceklerini bilemez oldular.

AK Parti iktidarında garibanın biri Mustafa Kemal’in heykelini güzel temizlemediği için görevden alındı. Bu yetmiyormuş gibi Temizlik İşleri Müdürü de görevden alındı. Bir anlık ülkede Kuzey Kore rüzgârı esti.

Bin-netice: Geriye dönüp baktığımızda her yerde Kemalistlerin borusunun öttüğünü görüyoruz. Ülkeye Kemalizm Şeriatının geldiğini görüyoruz. Öyleyse kahrolsun bu şeriat…

Bizim bahsettiğimiz Kur’an ile eş değer gördüğümüz şeriat mı? Zaman bu sefer erken konuşup diyor ki; bu ülkeye dört beden büyük gelir.