Ağrı’da iki mevsim bir arada, zirveler beyaz, şehir güneşli
Ağrı’da iki mevsim bir arada, zirveler beyaz, şehir güneşli
İçeriği Görüntüle

Zekâtın fıkhi boyutunu açıklayan Molla Enver Kılıçarslan, “Zekât İslam’ın beş farzından bir tanesidir. Allah, Kur’an-ı Kerim’de 28 defa zekâta değinerek, “Namaz kılın, zekâtınızı verin” buyurmaktadır. Malum, namaz Allah’a ibadet etmektir. Zekât ise fakirlerin kalp hoşluğudur. Yani Allah buyuruyor ki: “Beni tanıyın ve bana ibadet edin. Fakir ve yoksula bakın ve onların haklarını verin.” Allah, başka bir ayette Peygamber Efendimiz (SAV)’e yönelik, “Ey Muhammed! Zenginlerden zekât malını al ki onların malı temizlensin ve onlara rahmetle dua et” şeklinde hitap ediyor. Zekâtın başka bir manası ise zenginler mallarının bir kısmını fakirlere verirler ki bu malın Allah’tan geldiği unutulmasın. Allah insanları iki şeyle imtihan etmiştir. Birincisi ibadet ve ikincisi ise mal sevgisidir. Kişi eğer malından bir bölümünü karşılık beklemeden başka birine verirse o kişinin Allah sevgisi mal sevgisinin önündedir. Yok, eğer malının zekâtını vermez ise kişinin mal sevgisi öne geçmiştir ki bu insan imtihanı da kaybetmiş olur.” Dedi.

HESABI DİKKATLİ YAPMAK GEREKİYOR

Zekât sorumluluğunu yerine getirmek isteyen Müslümanların dikkatli olmaları, eksiksiz hesap yapmaları gerektiğini belirten Kılıçarslan, “ Allah, zekâtı değişik mallara koymuştur. Hayvanların zekâtı var, ticaret malının zekâtı var, altın ve gümüşün zekâtı var ve kullanılan paranın zekâtı var. Allah, bütün bu sayılan mal ve paranın belli bir miktarını zekât olarak farz kılmıştır. Hayvanların, ekinlerin, ticaret malının, paranın, altın veya gümüşün zekâtının ayrı ayrı düşünülmesi gerekiyor. Zekât sadece Ramazan’da verilen bir fariza değildir. Malının üzerinden bir yıl geçtiği takdirde zekât verdiği gün hangi güne denk geliyorsa o gün itibariyle zekât farz kılınır. Ama zekâtı aceleye getirmek suretiyle Ramazan’dan sonra zekât günü gelen kimse isterse Ramazan ayında da verebilir. Ticaret malını verirken bir insan kendi dükkândaki tüm malını hesaplayacak. Diyelim ki 40 bin TL malı var. Ama o ticaretten kaynaklanan, daha parasını vermediği mal var. O parasını vermediği malı düşürecek ve alacaklarını da katmak suretiyle hesaplayıp 40’ta birini yani yüzde 2 buçuğunu zekât olarak fakire dağıtacak. Aynı şekilde elinde bir miktar para veya altın nisaba gelmişse yani nisap dediğimiz 84 grama ulaşmışsa elinde para, altın veya gümüş birikmiş ve üzerinde bir yıl geçmişse bunun zekâtını hesaplayarak 40’ta bir veya yüzde 2 buçuğunu zekât olarak vermesi gerekir.” İfadelerini kullandı.

ZEKÂT VE SADAKA ÖMRÜ UZATIR

Zekât vermenin manevi boyutuna değinen Kılıçarslan,“Molla Enver Kılıçarslan: Zekâtın hikmetlerinden biri de fakirin zengine dua etmesi ve fakirin kalbinde olan kin ve hasedin yok olmasıdır. Eğer ki zengin kişi keyif ve sefa sürerse ve fakir de fakirliğin içinde yoksulluk çekerse bu fakirin kalbinde, zengine karşı kin ve hased oluşur. Aralarında sulh oluşması için Allah, zekâtı ümmetin zenginlerine farz kıldı. Amaç, fakirler zenginlere dua etsin ve onların malına bereket girsin. Peygamberimiz (SAV) bir hadisinde “Sadaka malın bereketidir. Sadaka, ömrü uzatır, belaları defeder. Sadaka, malı korur. Sadaka vererek hastalarınızın tedavisine sebep olun” buyuruyor. Bir başka hadis-i şerifte Peygamberimiz, “Siz eğer ki bir lokma dahi Allah yolunda sadaka verirseniz o sadakayı Allah kendi eliyle sizden alıyor ve kıyamet günü Allah, o lokmanızın sevabını bir Uhud Dağı gibi büyük yapıp mükâfatını size verir” dedi. EKREM GÜLŞEN

Muhabir: Editör