Bir zamanlar Akyürek Mezarlığı’nın devamı olan alanda tek başına kalan türbe, günümüzde kaldırımın ortasında ziyaretçilerini bekliyor. Vatandaşlar ve bölge sakinleri, türbenin önünden geçerken sık sık fatiha okuyarak saygılarını sunuyor.

1984 yılında bölgedeki yol yapımı sırasında, eski mezarlık alanı kapatılarak yola dönüştürülmek istendi. Ancak iş makineleri, Yeşil Türbe’nin bulunduğu noktada defalarca kazı denemesine rağmen çalışmadı. Rivayetlere göre, bu durum türbenin içinde yatan kişinin alim bir zat olduğuna işaret edildi ve yol çalışmaları türbenin çevresinde durduruldu.

Yeşil Türbe Kaldırımın Ortasında Zamana Direniyor (1)

Aradan geçen 40 yıl boyunca güzergâhta onlarca değişiklik yapılmasına rağmen, Yeşil Türbe yerinden edilmedi. Bölge halkı ve ziyaretçiler için türbe, hâlâ kutsal bir mekân olarak hafızalarda canlılığını koruyor.

Türbenin yakınındaki esnaf, durumu şöyle özetliyor:
"Yolu kullanan insanların çoğu buranın bir zamanlar mezarlık alanı olduğunu bilmez ama Batman’da hemen herkes türbenin kendini yıktırmaya izin vermediğini bilir."

Tirba Kesk – Yeşil Türbe, hem tarihi hem de manevi değeriyle Çarşı Mahallesi’nin önemli simgelerinden biri olmaya devam ediyor.

Yeşil Türbe Kaldırımın Ortasında Zamana Direniyor (5)

Türbenin Her iki tarafında Türkçe ve Kürtçe Melle Resul El İluhi’nin hayatı anlatılmaktadır.

İşte torunu Muhammed Emin Akın’ın ağzından, türbe üzerinde yazıldığı şekliyle, SEYDA MELLE RESUL EL İLUHİ’NİN HAYATI

"Seyda Melle Resul (Rahmetullahi Aleyh) İluhî 1868 yılında doğmuş, 1913 yılında vefat etmiştir. Merhumun kabrini ziyaret edenler için hayatını kısaca anlatmayı gerekli gördük.

Seyda Melle Resul (Rahmetullahi Aleyh) İluh’tan çıkmamak kaydıyla, yani kimselerden ders almadan ilimle uğraşmıştır. Merhumun yaşadığı zamanlarda El Medine resmi olarak kaza idi. El Medine ismini Medine-i Münevvere’den almıştır. İluh El Medine’ye bağlı köy olarak geçiyordu. O zamanlar alimlerin askerlik yapma yükümlülüğü yoktu. İlimle uğraşanlar imtihana tabi tutuluyordu. İmtihanı başarıyla geçenler askerliğe gönderilmiyordu.

Merhum da bu imtihanı başarıyla kazanmıştır. O zamanın zor şartlarına rağmen talebe yetiştirmiştir. Tasavvufî hayat yaşamıştır. Melle Resul keramet, ilim, irfan sahibi alim ve amil bir zat idi. Onun babası Cüneyd, genç yaşta hakkın rahmetine kavuşmuştur.

Nenem Sekine’nin anlattığına göre; Şeyh Selim Hizani denilen bir zat Melle Resul’ün babası olan Cüneyd’in evine misafir olur. O yörede bir süre irşadda bulunur. Şeyh Selim Hizani Cüneyd’in evinden ayrılırken atına binmek istediği zaman Melle Resul’ün babası Cüneyd, Şeyh Selim Hizani’ye "Sırtıma basın ve öyle daha rahat atınıza binmiş olursunuz" diye ricada bulunmuş. Şeyh Selim Hizani kendisine "Sen muhterem bir insansın, sırtına basmam yakışmaz" demiştir.

Aynı zamanda Melle Resul büyük bir hattat idi. Yazmış olduğu Arapça el yazmasından bu açıkça görülmektedir. Arapça’yı ana dili gibi bilirdi. Melle Resul El Medine müftüsüyle oruç vakti ile ilgili bir tartışma yaşamıştır. Bu tartışmadan dolayı Melle Resul’ün yöre halkına “El Medine müftüsünün arkasında namaz kılınmaz. Fatiha’sı eksiktir” dediği rivayet edilmiştir. O zaman oruç meselesi, ramazanın ilk günü ve ramazan bayramı hangi gün olacak gibi konular bayağı önemli bir sorun olup tartışma konusu olmuştur. Melle Resul o zaman bile resmiyetin tayin ettiği oruç vakitlerine itiraz etmiş. Bu itirazına istinaden El Medine müftüsü onu şikayet etmiş ve hapse attırmıştır. O zamanlarda yaşayan Receban aşiretinin büyüklerinden Mirza Ağa böyle büyük bir zatın hapse atılmasına razı olmamış ve onu hapisten çıkarmıştır. Melle Resul onu şikayet eden El Medine müftüsüne “Seninle Allah’ın huzurunda mahşerde hesaplaşacağız” demiştir.

Melle Resul yaşanan bu tartışmalardan dolayı insanların istifade etmesi için oruç konusu hakkında Arapça bir eser yazmıştır. Kitabın ismi HEYET-ÜL HİLAL adlı eserdir. Bu eser basılmış olup kitapçılarda mevcuttur.

El Medine şimdiki Batman (Çayı sular altında kalmış, halen kalıntıları mevcuttur.)

Yeşil Türbe Kaldırımın Ortasında Zamana Direniyor (9)

KABRİNİN YOLUN ORTASINDA OLMASI OLAYI

İstanbul’da "İshak Çakmak" Füzesi: Petrolspor Kötü Gidişata 30 Metreden "Dur" Dedi
İstanbul’da "İshak Çakmak" Füzesi: Petrolspor Kötü Gidişata 30 Metreden "Dur" Dedi
İçeriği Görüntüle

Melle Resul El İluhi’nin torunu araştırmacı yazar Muhammed Emin Akın’ın aktardığına göre Melle Resul bir gün hanımına "Hatun, şayet bir gün ölürsem beni buradaki kabristana defnedin, der. Aradan bir müddet geçer, ben vasiyetimden vazgeçtim. Beni köyün biraz dışında bulunan bir yere defnedin" demiştir.

Hanımına "Vasiyetimden yine vazgeçtim, beni şimdiki İluh köyünün kabristanına gömün. Korkarım insanlar Melle Resul kendini beğenmiş bir insandır, der." demiştir.

Neden buraya defnedilmedi, demesinler diye beni köyün kabristanına defnedin diye vasiyet etti. O zaman şu anda yol olan yer hmezarlıktır. Melle Resul çok geçmez vefat eder ve şu anda kabrinin bulunduğu yer defnedilir. Ardından 45 sene geçer, Batman belediye statüsü kazanır.

Mezarlıkların bulunduğu yere yol açılması kararına varılır ve greyderle oradaki mezarlıkların hepsi yerle bir edilir. Melle Resul’ün mezarına yaklaşınca greyder devrilir, operatör felç olur. Greyder ile mezarlıkların kaldırılması sırasında sıra Melle Resul’ün kabrine gelince Melle Resul’ün kefeni çok güzel bembeyaz ve toz dahi tutmamış bir vaziyette olup cesedinin de çürümemiş olduğu görülür. Bu yörede bulunan halkın çoğu buna şahit olmuştur.

Zamanın meşhur alimlerinden Şeyh Fahreddin Arnasi ve talebeleri onu tekrar aynı yere defnetmişlerdir. Zamanın belediyesi de onun kabrinin başka yere taşınmasına karar vermesine rağmen esnaf ve yöre halkı buna rıza göstermemiştir. Melle Resul’ün birden fazla kez vasiyetini değiştirmesinden de anlaşılacağı gibi Melle Resul İluhî’ye o zamandan böyle olayların yaşanacağını Rabbi ona ilham etmiştir. Yüce Mevlam bizi yevmi mahşerde salihlerle haşreylesin.

Melle Resul El İluhi’nin torunu araştırmacı yazar Muhammed Emin Akın, bu bilgileri 100 yaşında hakkın rahmetine kavuşan nenesi ve Melle Resul’ün Gelini olan Sekine’den öğrenip aktardığını, bu bilgileri aynı şekilde nenesi Sekine ile aynı yıllarda yaşamış olan farklı şahıslardan da dinlediğini belirtmiştir.

Kaynak: ŞEVKİ ASLAN