36,4120
34,5321
2.964,85
Başlık
garibinize gitmiş olabilir. Nasıl olur da bir eğitim sistemi, hem de 12 yıl
kesintisiz ve zorunlu eğitimi olan bir sistem bunu yapabilir?
Olmamasını
dilerdik, ama maalesef gerçekler onu gösteriyor. Milli olmayan, toplumun
değerleriyle barışık olmayan her sistem, kendine yabancı bireyler yetiştirir.
Ülkemizin eğitim sistem de başında “Milli” olmasına rağmen, olabildiğince Batılı
ve yabancıdır.
Bu
sistem Milli ve İslami değerleri göz ardı edilerek temeli atılan bir sistemdir.
Sadece belli şahısları yüceltmek, geçmişe ait ne varsa kötü göstermek,
geçmişten intikam alma amacıyla kurgulanan bir sistemdir. Pozitif bilim adı
altında sadece batı kaynaklı bilimsel verilere dayanan, batının tarif ettiği
tarih ve kültürel değerleri önceleyen bir sistemle insanımız yetişmektedir.
Anaokulundan
başlayan ve körpe beyinlere aşılanan fikirler, özgün düşünceyi, eleştirmeyi,
sorgulamayı engellemektedir. Daha küçük yaşlardan başlayarak tabular
oluşturulmaya, dokunulmazlık ve eleştirilmezlik zırhı ön plana geçmektedir.
CHP’nin altı oku tüm eğitim sistemini ele geçirmiş ve kilitlemiştir. Bu ilkeler
de maalesef Atatürkçülük maskesi arkasına sığınılarak kutsanmaktadır. Bu
kutsama 12 yıl boyunca devam etmektedir. Peki sorarım size. On iki yıl aynı
tekrarları yapan bir öğrenciden farklı bir ses duymak mümkün mü? Tek doğru
olarak bu ilkeleri kabul etmiş, bunların dışında bir düşünceyi öğrenmeye fırsat
bulamamış birinden eleştirel düşünmesi, özgür fikir üretmesi beklenebilir mi?
Tarih
dersleri bile geçmişiyle kavgalı, anlatılanların büyük kısmının doğruluğu
teyide muhtaç bir tarih anlayışından geçmişini objektif olarak değerlendirmesi
ve bu tarihten ders çıkarması beklenir mi?
Düşünün bir kere Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi dersleri bile
ülkenin binyıllık tarihini bölmekte, sadece bir dönemi ön plana çıkartarak
kutsamaktadır.
Diğer
tarih dersleri de objektif olmayan bakış açısıyla yazılmış, adeta ecdat
düşmanlığına zemin hazırlamak için kurgulanmıştır. Tarihinden utanan, iyi ve
kötü yönleriyle değerlendirmek ve ders almak yerine intikam mantığından
hareketle hep kötülenmektedir. Peki, tarihiyle kavgalı, hatta tarihine
rahatlıkla küfredebilen birinden milli olmasını bekleyebilir miyiz?
Sorun
sadece Tarih ile de değildir. Pozitif bilimleri anlatan derslerde aynı durum
sözkonusudur. Batı kaynaklı anlatımlar ön plana alınarak, aynı buluşu
batılılardan önce yapan Müslüman (Türk- Kürt-Arap vs farketmez) bilim adamların
buluşları görmezden gelinmektedir. Bunları derste öğrenen ve batıyı herşeyde
üstün gören bir öğrenci tabii ki, batı karşısında aşağılık kompleksine
kapılacak ve kendi kültürüne ve dinine yabancılaşacak.
Din
Kültürü ve Ahlak dersleri de maalesef istenen etkiyi oluşturamamaktadır. Bu
dersler de anlatılan din anlayışı da maalesef geçek dini anlatmaktan uzaktır. Hayattan
kopuk, öğrencinin vicdani ve ahlaki değerlerine yön vermeyen bir din anlayışı
öğretilmektedir. Okullarda din kültürü ve ahlak dersini almayan öğrencilerin
sayısı % 90’dan fazla olan bir ülkede İslam dinine karşı bu kadar cehaletin var
olması şaşılacak bir durumdur. Nasıl başarabiliyoruz bunu, gerçekten merak
ediyorum. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerini yanında seçmeli olarak ayrıca
siyer ve Kur’an-ı Kerim dersleri de verilmesine rağmen, beş vakit namaz kılan
öğrenci sayısı her geçen gün azalmakta, ahlaksızlık ve yozlaşma her geçen gün
artmaktadır.
Yani
anlayacağınız, biz bu okullarda ne matematiği, ne Türkçe’yi ne fiziği, ne
kimyayı ve ne de Din Kültürünü verebiliyoruz. LGS ve TYT Matematik ortalamaları
her şeyi gözönüne koymaktadır. Çünkü biz sadece öğrettiğimizi sınavda sormak
üzere öğretiyoruz. Öğrenci öğrenmeden ezberliyor. Sınavda çıkarsa
cevaplandırıyor. Hiçbir dersin etkisi öğrencinin hayatına etki etmiyor.
Hayatına etki etmeyince popüler kültürün etkisiyle öğrenmeye açık hale geliyor.
Bu kültür de maalesef yabancılaşmayı, dejenerasyonu, kendine ait olana
düşmanlığı beraberinde getiriyor.
Yeni
hükümetin birinci önceliği okul, yol, köprü yapmaktan ziyade insan yetiştirme
sistemini bir an önce masaya yatırıp, milli ve manevi değerleri önceleyen,
gerçek bilimsel normlarla bezenmiş bir nesil yetiştirme modelini hayata
geçirmesidir.