36,4316
34,5417
2.964,73
14-28
Mayıs 2023 seçimlerinin iktidar cenahı açısından mottosu “Türkiye Yüzyılı” idi.
Şüphesiz ki çok iddialı bir slogan. Cumhuriyetin 80 yıllık mazisinde
yapılmayanları 20 yılda yaparak ülkeyi baştan aşağı değiştiren bir lider ve
hükümet için uzak bir söylem değildir.
AK
Parti hükümetleri bu sürede birçok alanda yenilikler ve değişimler
gerçekleştirdi. 60-65 kişilik sınıflarda eğitim-öğretimin yapıldığı
sınıflardan, bütün sınıflarında etkileşimli tahtaların ve internetin olduğu
sınıflara dönüşüm gerçekleştirmek gerçekten takdir edilecek bir husustur.
Eğitime ayrılan payın artması, okullaşma oranının artması, ana sınıflarına
giden öğrenci sayısındaki artış bu gelişmelere birer örnektir.
Bütün
bu olumlu gelişmelerin yanında yapılamayan tek şey eğitimdeki paradigma
değişiminin olmamasıdır. Bu paradigma ve zihniyet değişimini gerçekleştirmek
maalesef kolay olmadığı gibi mayınlı bir alanı da temsil etmektedir. Tamamen
batı medeniyeti, pozitivizm ve madde planına dayalı bir eğitim sisteminin temel
dinamiklerini değiştirmek kolay değildir. Fullbright anlaşmasıyla ipotek altına
alınan eğitimi sisteminin zihinsel kodlarını değiştirmek, yıllardır süregelen
eğitimdeki totemleri kaldırmak, geçmişi sorgulamaya başlamak her babayiğidin
harcı değildir.
Eğitimin
öncelikle CHP zihniyetinin altı ok etkisinden kurtarılması gerekir. Öyle ki, bu
altı ok Atatürkçülük kılıfı ile örtülmekte, bilimsel örtü ile kaplanarak
yetişen nesiller efsunlaştırılarak beyinleri dumura uğratılmaktadır. Bilim ön
plana alınmakta, ancak bilimsel verilerle hiç de uygun olmayan dogma ilkelerle
yetişen öğrenciler çift şahsiyetli olarak yetiştirilmektedir. Bilimsellik
derken sadece Allah’ın olmadığı, İslam’a ait tüm değerlerin yok sayıldığı,
İslam’ın ilime verdiği değerin görülmediği bir anlayış kastedilmektedir.
Müfredat
insan yetiştirme odaklı değil, sadece not ve sınav odaklıdır. Düşünme, üretme,
analiz ve sentez yapma gibi özellikler maalesef bulunmamaktadır. Yaparak
yaşayarak öğrenme, düşünme, alternatif üretme, bir konu hakkında bir
kompozisyon yazıp fikrini beyan etme gibi yetkinlikler hep gözardı
edilmektedir.
Öncelikle
tarih kitapları çok titiz bir şekilde gözden geçirilerek ecdat düşmanlığına son
verilmelidir. İslam medeniyeti, Müslüman alimlerin bilime olan katkıları ön
plana alınarak çocuklarımızın batıya karşı olan kompleksinden vazgeçmeleri,
kendi medeniyetlerinin farkına varmaları, medeniyetleriyle gurur duymaları ve
bu medeniyeti baz alarak yeniden bu medeniyeti yeryüzüne hakim kılmak için
çalışmaları gerektiği hatırlatılmalıdır. 12 yıl zorunlu eğitimi bitirip de
ülkesine ve medeniyetine hor bakan başka bir nesil görülmemiştir. Tarihini bile
yabancı kaynaklardan öğrenen bir nesil nasıl ülkesini ve devletini tanıyıp
sevebilir.
Diğer
önemli bir sorun da 12 yıllık kesintisiz eğitimin gençlerimizi oyalamasıdır.
Okumak istemeyen öğrencilerin ortaokuldan sonra mesleğe yönlendirilmeleri çok
önem arzetmektedir. Akademik olarak başarılı olamayan öğrencileri akademik
liselerde okumaya zorlamak, hem okulun iklimini bozmakta hem de okumak isteyen
diğer öğrencilerin iyi yetişmesine engel olmaktadır. Oysa bu öğrenciler
yeteneklerinin iyi olduğu alanlarda değerlendirilirse, hem kendilerine hem de
ailelerine hem de uzun vadede tük ülkeye katma değer sağlayacak insanlar olarak
yetişeceklerdir.
Ve en
önemli sorunlardan biri de 4+4+4 sisteminin istenilen başarıyı getirmediği
gerçeğidir. Bu yanlıştan bir an önce dönülmesi ve 1+5+3+3 modeline kademeli
olarak geçiş yapılmalıdır. Yaşının verdiği olgunluğa ulaşmadan ortaokula geçen
öğrenciler öğrenim hayatları boyunca zorluk çekmektedirler. Bunun sonuçlarını
hem ortaokulda hem de lisede öğrenim gören öğrencilerde ve eğitim veren öğretmenlerin beyanlarından
anlamaktayız.
Türkiye Yüzyılı sadece sınav
odaklı öğrenci yetiştiren okullarla inşa edilemez. Maddi ilimleri istediği
kadar alıp, insani değerleri geliştirilmeyen öğrencilerden insani bir medeniyet
kurmaları beklenemez. Geçmişiyle barışık olmayan nesillerden gelecekte güçlü
bir devlet kurmaları ve sahip çıkmaları beklenemez.
Sayın Bakanımızdan reform
niteliğinde işler bekliyoruz. Palyatif tedbirler eğitim sistemini sürdürmek
mümkün değildir. Nesillerimiz ve insanımız heba olmakta, mutsuz ve gayesiz
insanlar yetiştirmek gelecek açısından çok tehlikelidir.