36,7272
35,1895
2.968,28
Neredeyse
otuz yılı aşkın bir dostluk, belki dostluğun ötesinde bir kardeşlik, bir
ağabey, bir kılavuz…
Azizim
nerden başlayayım ki seni anlatmaya…
Kaçtır
yeltendim ama elim kaleme varmadı, belki gelirsin diye! “Dosto” diye
seslenişini duyarım, bu gördüklerim bir rüyaydı belki, her an gelirsin işte
buradayım burada sırtımı kırarcasına sarılmanı bekledim. Meğer ne çok sevmişiz
seni ne çok özlemişiz seni vallahi kelimeler kifayetsiz kalır dosto!
Seni
Ben 6 yaşımdayken fatih camisinin avlusunda tanıdım, ve daha hiç ayrılmayacak
gibi seninle hemhal olduk. Mıknatıs gibi samimiyetine, doyumsuz sohbetine,
candan gülüşüne bizi hayran bıraktın. Fotoğraflarımıza bakarken meğer sen hep
keyifle gülerken, biz de hayran hayran sana bakmışız.
En
zor anımızda en onulmaz yaramızda sen vardın yanımızda çocukluğumda,
gençliğimde ve hayatımın her safhasında… İyiliğe dair her ne varsa sende hasıl
olmuştu. 30 yılı deviren bu dostluğumuzda bir gün olsun insan kızmaz mı, sinirlenmez
mi; hep pozitif nasıl olunur senden öğrendik. En sıkıntılı, en zor anımızda; bu
işin içinden nasıl çıkarız diye düşündüğümüzde sen imdadımıza yetişirdin. Senin
yanında “zor” yoktu. En zor şey nasılda kolaylaşırdı.
Sadece
bize mi hayır asla! Seni bir vesileyle tanıyan herkesin takdirini kazanmıştın;
40 yıllık hayatında bereketli bir ömür nasıl yaşanır bize öğretmiş oldun. Ey
güzel dost, ey davasına aşık olmuş güzel insan…
Seni
nasıl anlatayım, bilmiyorum o kadar güzel hasletlerin vardı ki, hangisine
yetişeyim. Evet aslında seni en iyi anlatacak olan Allah Resulünün hadisiydi:
“En hayırlınız İnsanlara en faydalı olanınızdır.” Bu hadisin dünyada mücessem
haliydin. Ve bu uğurda ömrünün son nefesine kadar mücadele verdin. Hatırlıyorum
da hastanedeyken biz senin halinle harap olmuşken sen bizim dünyevi işlerimizi soruyordun
ne yaptın ne ettin diyordun. Sana sitem ederek abim hasta yatağında bile
arkadaşlarını mı düşünüyorsun dedim, sen tebessüm ettin… Yeter ki biri sana
selam versin, bir işi düşsün sen o işi halletmeyene kadar durmaz, kendine dert
ederdin. Bazen sana kızardık neden bunca yükü alıyorsun diye biz bedbahtlar ne
bilelim kısacık ömrüne bereketli bir hayat sığdırıyorsun. Hizmet için geceni
gündüz ederdin. Çok çalışmamız gerektiğini söylerdin. İnsanlara faydalı olalım
ki bizi iyi tanısınlar, bizimle Rabbimizi tanısınlar bu bize yeter diyordun. Bir
gün bana bu yaptıklarımız nedir diye çok düşündüm dedin, sonrasında kendime
dedim ki bu sevdadır dosto sevda!
Evet
vallahi sen davana sevdan gözüyle baktın! O kadar hızlıydın ki hep bir yerlere
koşuşturman vardı; yürüyüşene bile yansımıştı hızlılığın; meğer ömrüne
bereketler sığdırıyordun…
Hastalığın
yeni yeni kendini gösteriyorken sen bize yansıtmıyordun. Bir gün havaların
soğukluğundan bahis açıldı sen dedin ki; dosto! Biz kaloriferli sıcak
yuvamızdayız, acaba evsizler garibanlar ne yapıyor. Sonradan öğrendik ki sen
garibanları da unutmuyormuşsun hep fakirlere, talebelere yardım götürmüşsün…
Ve sensiz bir
yılımız olmuş acın hala taze ve sıcak, senden konuşmadığımız gün yoktur inan!
gözlerimiz nemlenir, kalbimiz sıkışır, içimiz acır, mahzunlaşırız. Senle
hatıralara dalarım. Artık bize düşen senden sonra güzel bir sabır ve
"Hasbunallah ve nimel vekil" demek. Ey güzel adam geldin kalbimizi çaldın ve şimdi bizi bırakıp göcüp gittin. Bizden de hakiki alemdeki Azizlere selam
eyle!
Biz senden çok
razıydık. Ve Şahidiz ki Seninkisi bir kara sevdaydı. Adanmıştın mübarek davana…
Şahidiz Ya Rab şahidiz bu kısacık ömrüne Rabbini hoşnut etmek için gayret gösterdin.
Rabbim senden gani gani razı olsun. Rabbim seni rahmetiyle sevindirsin. Biz
sana doyamadık. Ey güzel dost, ey güzel dava adamı... Elveda demek zor güzel
insan... Yeniden kavuşuncaya dek Allah’a ısmarladık…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.