36,4003
34,4780
2.955,05
Dediler ki: “Ey Şuayb! Atalarımızın tapmakta oldukları şeylerden yahut
mallarımız hakkında ne diliyorsak yapmaktan vazgeçmemizi, sana namazın mı
emrediyor? Şüphesiz ki sen, hakikaten yumuşak huylu, aklı başında bir kimsesin!”
(Hud- 87)
Hz. Âdem aleyhisselam'dan günümüze kadar tarih boyunca bütün insanlığa
Allahu Teâlâ namaz kılmayı emretmiştir. Ufak tefek farklılıklar olsa da bütün
ümmetler, namaz kılmakla emrolunmuşlardır. (bk. Bakara-83 ve 125. Ayetler)
Tarih boyunca namaz düşmanları her zaman olmuştur. Küfrün mensupları,
toplum içinde namaz kılan insanlara daima engel olmak istemişler.
“(Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl.
Çünkü namaz, insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak (olan
namaz) elbette en büyük ibadettir. Allah, yaptıklarınızı biliyor.” (Ankebut-
45) Namaz insanı fuhşiyattan, münkerattan korur. Namazı zayi edenler
şehvetlerinin peşine düşenlerdir. Toplum içinde halkın namaz kılmasına engel
olan zihniyete baktığımızda halkı, fuhşiyata sürüklediği görülecektir.
Meryem Suresi 59. ayette Allah cc şöyle buyuruyor: "Sonra onların
ardından yerlerine öyle bir nesil geldi ki namazı zayi (terk) ettiler ve
şehvetlerine uydular; (onlar) artık ileride (Cehennemdeki) Gayyâ Vâdisini
boylayacaklardır."
Çağın ahlaksızlığından, fuhşiyatından şikayetçi olanlar için reçete;
namaz kılmaktır. Kim ki namaza düşmansa o kişi insanlığa da düşmandır. Namaz,
kulluğun kendisidir. Çünkü namaz, tüm ibâdetlerin sentezidir. Namaz; Allah ile
kul arasındaki ilişkidir. Namaza karşı olan biri varsa bilin ki Allah ile
aranızı bozmak istiyor. Namaz, dinin direğidir. Namaza karşı olanlar dinimizi
yıkmak istiyorlar.
HÜDA PAR seçim çalışması için kardeşimle beraber yakın bir akrabayı
ailece ziyaret ettik. Ziyaret uzayınca konu da dağılıverdi. Konu bir ara
askerliğe gelince, ev sahibi askerde namaz kılmamıza izin verilmiyordu, dedi.
Sivile gelince her farzdan sonra bir vakit de kaza namazı kılıyorum, dedi. Bu
sefer kardeşim, kendi askerliğinden bahsetti. O da “Namaz için izin
verilmiyordu acemi birliğinde. Usta birliğinde sıkıntı yoktu. Ben de acemi
birliğinde tuvalete gitmek için izin alıyordum. Bana süre veriyorlardı. Acele
gidip abdestimi alıp tuvalete birkaç ibrik su döküp, ayakta kılıyordum. Rükû,
secde yok. Cenaze namazı gibi ayakta kılıyordum.” dedi.
İsmi, Peygamber ocağı; ölenlerin şehit olarak kabul edildiği bir yerde
namaz kılmak maalesef yasak, dedi. Maalesef bu yasakçı zihniyet kısmen azalmış
olsa da hâlâ varlığını koruyor. Ben de askerlik yaptım. Koğuşta seccade
bulundurmak yasaktı. Naylon üzerinde kılıyordum. Zaten koğuşta iki kişi
kılıyorduk. İlk gittiğimde okumak için kitap götürdüm. Kitapların içinde
Kur’an-ı Kerim de vardı. Batarya komutanı, Kuran'ı Kerim'e baktı, bu siyasi bir
kitaptır. Ben bunu imzalamam, burada buna inanmayanlar var, dedi. Aramızda uzun
bir konuşma geçti. Dolabında görürsem tutanak tutarım, dedi. Ben de yan koğuşta
ki bir arkadaşıma verdim. Onların komutanı bunu mesele etmiyordu.
İbadetlerine dikkat edenler için askerlik ile ilgili anılarını
anlattıklarında bu tür yaşanmış hikayelere çok rastlarız. Kemalist rejim,
halkın inancına saygı göstermediği için yasakçı bir zihniyet ortaya koymuştur.
Maalesef şimdi bile Kemalist zihniyetin halkın inancına tahammülleri yok.
İkinci bir husus ise namazın eda edildiği yerlerde çok önemlidir.
Muhafazakâr bir iktidarın başta olması bile hala 28 Şubat’ın izleri tamamıyla
bu memlekette silinmiş değildir. Tümü olmasa bile ekseriyette, neden hala resmî
kurumlarda mescidler, bodrum katlarındadır? İbadet eden biri başını kaldırdığı
vakit neden atık kirli suların geçtiği boruları görsün. Penceresiz, rutubet ve
çok da hijyenik olmayan alanları mescidlere ayırmak samimiyetimizin ölçüsü
değil midir? Namaza verdiğimiz değer buradan anlaşılmıyor mu? Namaz, miraçtır,
yükseliştir; kurumlarımızın en ferah bölümlerini mescitlerimize ayırmamamız
gerekmez mi?
Allah, bu Müslüman beldede bizlere ibadetlerini özgürce yerine getirmeyi
nasip etsin. Devletin tüm kurumlarını halkın değerleri ile barışık bir hale
getirmeyi nasip etsin. Yeni Anayasanın sivil ve halkın inancıyla barışık
olmasını canı gönülden temenni ediyoruz.