Euro

35,9979

Dolar

34,5383

Altın

3.005,99

  • Ekleme: 15.10.2022 15:34 Güncelleme: 15.10.2022 15:34

6-8 EKİM OLAYLARINDA POLİSİN TAVRI


6-8 Ekim Kobani bahaneli HDP/PKK'nin şiddet kalkışması ve kaos kışkırtması, Kürt tarihine kara bir leke olarak düştü. Çukur ve barikat siyaseti ile Kürt şehirlerini silah deposuna çeviren HDPKK, savaşa hazırlanırken devletin güvenlik birimleri ne yapıyorlardı?  Devlet uyuyor muydu, uyuma numarası mı yapıyordu bilemiyoruz, ama bildiğimiz bir şey var: Devlet, şehirlerin altını ve üstünü, hatta market ve kültür dernekleri bile silah deposu haline getiren HDPKK'ye göz yumarken, sistemden kaynaklı ahlaki yozlaşmaya karşı kıt imkanlarla halkın ıslahı için çalışan dindar insanları ise arabanın içinde içkili masa kurup kameraya alma peşine düşecek kadar büyük bir utanç ve garabet fiilleri işliyordu. İnternet ortamında "HÜDA PAR'lılar Polisi Suçüstü Yakaladı!" şeklinde yazarsanız ayrıntılı bilgi edinebilirsiniz. 

6-8 Ekim olaylarında genel olarak polisin tavrı: HDPKK' li çeteler tarafından evleri saldırı altında olan veya yakılan aileler, halkın can güvenliğini sağlaması gereken polisleri arıyorlar, lakin polisleri önceden haberdar etmelerine rağmen polisler, görevlerini yapmıyorlar. Polisler, gelmeyeceklerini, karakolu koruduklarını söylüyorlar. Bazı yerlerde ise güvenlik sorunu var deyip, gitmiyorlar. İşin ilginç tarafı, saldırıya uğrayan bazı evler karakollara ve polis müdürlüklerine 500 metre yakın mesafede olmasına rağmen polisler gitme konusunda bir çaba içerisine girmiyorlar. Mardin'de saldırılar durma noktasına gelince polisler mağdurların ifadelerine başvurmak için karakola götürmüşler. Bunu fırsat bilen HDP çeteleri, mustazaflar cemiyetine ve diğer yardım derneklerine saldırıp götürebildiklerini götürüp kalanı da kırıp dökmüşler. Bazı yerlerde ise polisler olay mahalline gelip saldırganlara müdahale edeceklerine, parti merkezlerini veya cemiyetlerini koruyan insanlara biber gazı sıkıyorlar. Devlet sokağa çıkma yasağı ilan ediyor. Millet evinden çıkmıyor. Hdp çeteleri ise sokaklarda cirit atıyor. Yakıp, yıkıp, çalıyor. Sokağa çıkma yasağı koyan devlet, milletin malını korumuyor. Normalde sakağa çıkma yasağı olmadan halk kendi işyerini, cemiyetini, partisini koruyordu. Başka bir yerde ise hdp çeteleri bir aracı yakıyorlar. Olay mahalline polis geliyor. Arabadan inmeden arabaya doğru ışık tutup gidiyorlar. Arabası yanan şahsın evi hükümet konağına 150 metre uzakta. Batman'da emniyet yetkileri saldırganlara müdahale edeceklerine İl Başkanına, HÜDA PAR üyelerinin partiyi terk etmelerini isteyerek olayların duracağını söylemişler. Bazı yerlerde saldırı esnasında polis olay mahalline gelmemiş. Saldırılar durunca gece 23.30 sularında saldırıya uğrayan yerden arabayla beklemeden geçip gitmişler. Bazı yerlerde ise arayan kişilere, saldırganlar içinde silahlı kişiler var, diyerek müdahale edemeyeceklerini söylediler. Polisin elindeki su tabancası olacak ki böyle bir cevap vermiş.  

Diyarbakır'da HDPKK çeteleri hastaneyi basıyorlar. Yaralı yakınları polisi arıyorlar. Polis ise "Güvenli değil, kendi güvenliğinizi kendiniz alın" diyerek akla ziyan bir açıklamada bulunmuş. Başka bir hasta yakınına ise "Bize olaylara müdahale yetkisi verilmemiş" dediler. 

Yasin Börü’nün şehid edildiği evde evin sahibi, şehid yakınları defalarca polisi aramasına rağmen gelmediğini tüm kamuoyuna yansıdığı için o konuya girmiyoruz. 

27 Aralık 2014 tarihinde Cizre`nin Nur Mahallesi`ndeki 20 HÜDA PAR üyesinin evi PKK`liler tarafından kuşatılarak yaklaşık 8 saat boyunca ağır silahlarla ateş altına alınmıştı. Fakat hem polis hem 500 metre mesafedeki askeri tabur bu saldırıya müdahale etmemişti. Yüzlerce örnek var, ama sanırım meramımız anlaşılmış. 

 

Bir devlet kendi vatandaşını eli silahlı katillerin insafına nasıl bırakır? Beka meselesi gibi bu konunun araştırılması gerekir. Devletin içine çörüklenen karanlık şebekelerin vatandaşı terörize etmesi kabul edilecek bir durum değildir. Ortada onlarca kanıt var. Yüzlerce kes polis aranmasına rağmen polisin olay mahalline bırak gitmeyi vatandaş ile dalga geçmiş.

 

Aslında asker ve polis lojmanlarında terör örgütünün siyasi kanadına çıkan oylar, devletin içinde bulunmuş olduğu durumu net bir şekilde gösteriyor. Doğduğu günden beri asker ve polis öldürmekten hiç çekinmeyen PKK terör örgütünün siyasi kanadına çıkan oylar, 6-8 Ekim olaylarında mazlumların ölümüne sessiz kalınmasının bir kanıtıdır. Zaman Gazetesi eski Genel Yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı'ın seçimden önce HDP Diyarbakır belediye başkanı ile görüşmeleri kirli ilişkilerin ağını bir bir deşifre ediyordu. Polis ve asker lojmanlarında birden HDP sandıklarına %75'e varan oyların çıkmasının bir işaretidir. Yasin Börü ve arkadaşları şehid edilirken polislerin olay mahalline intikal etmemesinin altında bu kirli ilişkiler yatmaktadır. ABD bulunan FETÖ lideri ve ABD'den gelen Demirtaş'ın ayağının tozuyla "her yer kobane olacak" söylemleri tek merkezden emir aldıklarını gösterir. 

 

Şimdi bu polisler fetöcü mü değil mi bilmem. Bir sandıkta FETÖ talimatıyla hdpye %75 oy çıkıyorsa devletin çok iyi bir bağırsak temizliğine gitmesi gerek. 

 

Yazarın Diğer Yazıları
Günün Yazıları