35,9979
34,5383
3.005,99
Savaş olacaksa da Allah, bizlere düşmanın mert
olanını nasip etsin. Ne yazık ki bölgemizde İslam’a düşmanlık eden PKK/HDP
çetelerinin yiğitçe savaşacak yürekleri de yok, ahlakları da. Ne yapalım
kaderimize de bu insanlıktan uzak namert örgüt düşmüş. Savaşın da bir kuralı
olmalı. Savaşta; kadınlara, çocuklara, yaşlılara, mabedlere... dokunulmaz. Her
şeyi mübah gören zihniyete baktığımızda pire için yorgan yakarak ahlak dışı bir
savaş içine giriyor. Örneğin PKK/HDP'nin hedefinde birini öldürmek varsa gider köy
yoluna mayın döşer köy minibüsünü havaya uçurur. Bu kadar insanlıktan uzak bir
savaş ahlakı var PKK/HDP terör örgütünün. Şimdi bugün siz değerli okurlarımıza
6-8 Ekim olaylarında PKK/HDP çetelerinin kadın ve çocuklara nasıl davrandığına
bakacağız.
Kürdlerin tarihinde eve sığınan düşmanın bile olsa o
an affedilir. Kürtlerde hane dokunulmazlığı var. Şeyh Said kıyamında rejim
güçleri düğün günü köye sığınan birkaç kişiyi almak isterler, ama ev sakinleri;
evlerine sığınanları rejim güçlerine teslim etmezler. Kıyamın ilk kıvılcımı
burada ateşleniyor.
Kürtler için yola çıktığını söyleyen emperyalist
devlerinin uşaklığını yapan PKK/HDP'nin bu geleneğe ne kadar yabancı kaldığı
ortadadır. Mekke fethinde Kabe’nin örtüsünün altına girilse dahi öldürülmesi
gereken bazı müşrikler vardı. Bu müşriklerden ikisi, Hz. Ali'nin ablası Ümmü
Hani'nin evine sığınıyorlar. Allah Resulü, bu azılı İslam düşmanlarına bir
kadının himayesine girdikleri için dokunmamış. İşte kadına değer budur.
Düşmanını bile onun hatırına affetmektir. Kadına değer verdiğini söyleyen tüm
batılı güçler bilsin ki sizin kadına değer verdiğiniz yok. Siz kadını
menfaatiniz için araç olarak kullanıyorsunuz. İşte buradan da anlıyoruz ki
kadına değer verme deyince İslam dini insanın aklına geliyor.
Kadın özgürlüğü ve haklarından sürekli dem vuran HDP
çeteleri ise ellerine fırsat geçince kadın ve çocukları nasıl yaktıkları
ortadadır. Çok yakın tarihte sadece birkaçına örnek vermek gerekirse;
-PKK/HDP çeteleri, Tarsus'ta dindar kişiliği ile
bilinen Cihan K'nin evini 7 Ekim, yani bayramın 4. günü ateşe veriyorlar. Aile,
komşularının yardımı ile diri diri yakılmaktan kurtarılıyor. Evden uzaklaşan
ailenin evini PKK/HDP çeteleri yağmaladılar. Sağlam kalan eşyalardan televizyon
ve beyaz eşyaları çaldılar.
-Tarsus'ta HÜDA PAR üyesi Mehmet Ç'nin evine
saldırıyorlar. Evin avlusundaki motorunu ateşe veriyorlar. Evde kimse olmayınca
uzaklaşıyorlar. 40 gün sonra evde kadın ve çocukların olduğu bir sırada bilye
ile güçlendirilmiş parça tesirli bomba atıyorlar. Lafa gelince kadına şiddeti
reddeden PKK/HDP'liler, kendileri gibi düşünmeyenlerin eş ve çocuklarına çok
rahat bir şekilde şiddet uygulayabiliyorlar. Kadınlar arasında bile ırkçılık
yapıyorlar. Söz ve eylemlerinde hiç samimi olmadıklarının göstergesidir
bu.
-Mardin Derik'te A. K'nin ve B. E'nin evlerinde
kadın ve çocuklar olduklarını bildikleri halde molotoflarla evleri yakılmak
istenildi.
-Adana'nın Yüreğir ilçesinde HÜDA PAR üyesi A. D'nin
evine saldırıyorlar. Evi dışardan silahlarla tarıyorlar. O sırada evde kadın ve
çocuk olmak üzere 10 kişi vardı.
-Diyarbakır'da yolda geçen tesettürlü bir kadın ile
çocuğunu 15-20 kişilik HDP'li çetelerden bazıları darp ediyor. Etrafındaki
insan suretli yaratıklar da kadına yardım edeceklerine sinema izler gibi
izliyorlar. Namussuzluk, alçaklık bu kadar olunur ancak.
Parti, dernek gibi yakılan binaları saymıyorum bile.
Evlere baskın yapmak erkeklik değildir. Biliyorlar ki evin erkekleri vakıf,
dernek ve Parti yerlerini korumaya gitmişler. PKK/HDP çeteleri de evde kalan
kadın ve çocuklara saldırıyorlar.
Örnekleri çoğaltabiliriz, ama meramımız
anlaşılmıştır sanırım. Evde çocukları olmayıp da evleri ateşe verilen ve evin
içindeki eşyaları HDP çeteleri tarafından yağmalanları konu bile etmedik.
Bu makalede sadece HDP gibi sol örgütlerin kadın ve
çocuk haklarını ne kadar savunduklarını(!) veya bu haklara ne kadar riayet(!)
ettiklerini fiili eylemleriyle şahid olduk. Ziya Paşa’nın dediği gibi biz de
diyoruz ki “Ayinesi iştir kişinin lafına bakılmaz.” Fazla söze ne hacet…
Sene-i devriyesi olma hasebiyle Şehid Yasin Börü ve
arkadaşlarının şehadetlerini tekrardan tebrik edip onları katleden güruhun
zihniyetini de lanetliyorum.
Selam ve dua ile…