36,4171
34,4745
2.956,00
Sözde dünyanın altıncı büyük ordusuna sahip siyonistler, sözde dünyanın en güçlü, süper ordularının sınırsız desteğiyle etrafı muhasara edilmiş bir şehre bir yıla yakındır tüm güçleriyle saldırıyorlar. Akla gelebilecek her türlü yöntemi, her türlü silahı, her türlü imkânı, her türlü teknolojiyi ve her türlü vahşeti uyguluyorlar. Uyguladıkları en alçakça, en insanlık dışı yöntemlerden biri de mücahitlerin çocuk ve kadınlarını, aile fertlerini katlederek onları ümitsizliğe düşürmek, öfkeye sevk edip fevri davranmaya kışkırtmak, pes etmeye zorlamak…
Ama başaramıyorlar. Burada yüce Kur’an’ın buyurduğu bir gerçekle daha tanışıyor insanlık… Allah’a dayanan, Allah’a güvenen, Allah’a ümit bağlayan, Allah adına ihlasla savaşan kimseler sayıca ve imkanca ne kadar yetersiz olsalar bile hiçbir gücün onları yenemeyeceği, onlara boyun eğdiremeyeceği gerçeğiyle…
Bir tarafta dünyanın hemen hemen tüm egemen güçlerinin sınırsız desteğine sahip vahşi bir ordu; diğer tarafta direniş cephesinin kısıtlı imkanlarıyla destek vermeye çalıştığı bir avuç mücahit…
Ama o bir avuç mücahit destan yazıyor… Allah’ın izniyle direnişin diğer güçleri de beklenen topyekûn savaşa katıldıkları zaman dünya çok daha büyük destanlara, kahramanlıklara ve mucizelere şahit olacak.
Filistin direnişinin cesur kahramanlarından birinin ifadesi ile tüm dünya Gazze’nin tek başına bile Siyonist rejimi yıkmaya muktedir olduğuna şahit oluyor.
Yüce Allah, kendisine bağlanan, kendisine dayanan ve adını yüceltme arzusunda olan iyi kullarının düşmandan korkmasını yasaklıyor. Düşman maddi anlamda ne kadar güçlü olursa olsun… Çünkü hiçbir güç yüce Allah’ın gücünden daha üstün değildir ve Allah’ın destek verdiği bir topluluğu yenmek hiçbir gücün haddine değildir. Gazze buna şahittir.
Allah’a gerçek anlamda inanan, dayanan, bağlanan Müslümanlar düşmanın gücünden korkmamalıdır. Düşman birçok yöntemle Müslümanlara karşı psikolojik bir savaş yürütebilir. Müslümanları korkutmak, sindirmek, onlara boyun eğdirmek, teslim olmalarını sağlamak için kültürel, ekonomik ve askeri anlamda psikolojik bir savaş kampanyasına girişebilir. Amerika ve müttefiklerinin Siyonistleri desteklemek için başvurdukları askeri yığınak yöntemi gibi…
Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya ve yerli yabancı diğer müttefiklerinin Kızıldeniz’i, Hazar Denizini, Ortadoğu’yu çevreleyen denizleri savaş filolarıyla doldurmaları, düşmanın başvurduğu psikolojik harp yöntemlerinden biridir şu an…
Yüce Allah, düşmanın bu psikolojik harp faaliyetlerinden korkup geri çekilmeyi, kaçmayı yasaklıyor, haram kılıyor Müslümanlara… Taktiksel geri çekilmenin ve daha güçlü, etkili, yararlı vurmak için ya da karşı psikolojik harp taktiği için sabırlı davranmanın dışında düşmandan korkup geri çekilmek yenilgiden, zilletten, esaretten, dünya ve ahireti kaybetmekten başka bir şey getirmez çünkü…
Kur’an-ı Kerim, düşmandan korkup geri çekilmenin ilahi gazabı beraberinde getireceğini açıklamış, beyan etmiştir.
Enfal Suresi, on altıncı ayet, yüce Allah’ın bu konudaki tavrını net bir şekilde ilan etmiştir: “Kim savaş için yer değiştirmek veya başka bir birliğe katılmak amacıyla olmaksızın savaş sırasında düşmana arkasını dönüp kaçarsa Allah’ın öfkesine uğramış olur, onun varacağı yer cehennemdir, ne kötü bir son!”
Evet, savaş esnasında, mücadele ortamında düşmandan korkup kaçan bir Müslümanın akıbeti Allah’ın gazabı ve cehennem azabıdır!