36,7272
35,1895
2.968,28
Hakikati gören Kürtler, H.z Ömer(r.a) Döneminde İslam ile
müşerref olduktan sonra Allah(c.c)’ın davası uğruna her türlü eziyete,
işkenceye, zindana ve daha aklımızın alamayacağı zulümlere uğramasına rağmen, kendilerini
İslam’ın hizmetkârı olarak görmüş, bıkmadan, usanmadan, kınayıcıların
kınamasından korkmadan; aşkla, şevkle İslam muzaffer olsun diye hizmetlerine
devam etmişler. Aziz İslam davasına olan bu sadakatleri münasebetiyle halen fiziki ve sözlü saldırılara maruz kalıyorlar.
Hakikati gören Kürtler,
"Ben
Hira Dağı'na çıksaydım Allah kadar bilgiyle donanıp öyle dönerdim. İnsan olarak
çıkar, tanrı olarak inerdim. Zaten akıllı arkadaşlarım bana yarı tanrı diyor.
Benim her cümlem bir ayettir" , “Yukarıda Tanrı olsaydı, beni yine yanlış yola
sevk edecekti. Allah da Kürtler için değildir, Kürtleri şaşırtıyor. Kürtlerin
Allah`ı da onları yanlış yola sevk ediyor. Bunun için ben kendi kendimin
tanrısıyım.”, ”Tanrı
ile savaş verdim, bu savaştan başarı ile çıktıktan sonra yarı Tanrı oldum.” diyen, İslam
düşmanı birini önder olarak asla kabul etmez.
Hakikati gören Kürtler, 'Kürtlerin
ideolojik kimliği ve aynı zamanda inanç dini' olarak tanımlayan 'Zerdüştlük'
için övgüler dizen, İslam'da Kürtlere özgü bir yorum geliştirilmediği için
İslamiyet'in Kürtlerde bölünme, parçalanma, başkasına bağlanma ve zayıflama
nedeni olduğunu, Kürtlerin
'kılıç zoruyla ve yanlışlıkla' Müslüman olduğunu savunan din düşmanı Zerdüştler ile aynı fikirde
olmazlar.
Hakikati gören Kürtler, sırf İslam’a hizmet etikler için
Allah(c.c)’ın evi olan camide namaz kılan cami yarenlerini cami avlusunda
kurşuna dizenleri, anneleri, karnındaki ve kucağındaki masum bebekleri ve
kurban eti dağıtanları hunharca katleden, Ermeni kökenli bir örgüte ve zillete
boyun eğmeyen ve eğmeyecek müminlerdir.
Hakikati gören Kürtler, "Kudüs işgal
altındayken ben nasıl gülebilirim ki" diyerek
Kudüs’ü 88 yıllık Haçlı esaretinden
kurtaran, ölüm döşeğindeyken “Ey ahâli! Şarkın hâkimi Sultan
Selahaddin ölmek üzeredir. Ahirete ancak şu bez parçasını götürebilecektir.
Öyleyse, Allah’a kullukta gevşeklik göstermeyin!..” diyen Selahaddin-i Eyyubi’nin torunlarıdır.
Hakikati gören Kürtler, darağacında
asılmak üzereyken bile zulme başkaldırırcasına kendi el yazısı yazdığı, “Allah yolunda öldürülenlere
ölüler demeyiniz. Onlar yaşıyorlardır. Lâkin siz o şuurda değilsiniz. Biz
muhakkak ki Rabbimize avdet ederiz… Değersiz dallarda beni asmanıza pervam
yoktur. Muhakkak ki ölümüm Allah ve İslam içindir. ” diyen ve bu uğurda şehadet şerbeti içen, Şeyh Said’in yolunu yol
bilenlerdir.
Hakikati gören Kürtler,
iman kurtarma uğruna
zindan, sürgün, işkence demeden " Milletimizin îmânını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri
içinde yanmaya râzıyım. Çünkü vücudum yanarken, gönlüm gül gülistân olur."
diyen Üstad
Bediüzzaman’ın talebeleridir.
Ve en önemlisi hakikati
gören Kürtler, En’am suresinde
geçen: ‘’ De ki: "Benim namazım, (her türlü) ibadetim, hayatım ve
ölümüm, hepsi âlemlerin rabbi olan Allah içindir.’’ Ayetini kendilerine
REHBER edinen bilinçli
mü’minlerdir.
Hâsıl-ı Kelâm, hakikati
gören Kürtler İslam’ın hizmetkârı,
Selahaddin-i Eyyubi’nin torunları, Bediüzaman Said Nursi’nin talebeleri, Şehit
Şeyh Said’in yolunu yol bilen ve üstünlüğü ırkta değil takvada bulan gören
samimi Müslümanlardır.
Gayesi Allah(c.c)
rızası olan ve o uğurda çalışan samimi Müslümanlardan olmak duasıyla…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.