36,7272
35,1895
2.968,28
En kısa ama çok bereketli bir ay olan, şubat ayındayız. Şubat
ayının şehadet ayı olması ve bu seneki üç ayların başlangıcı olan ve Regaip
Kandilini de içinde barındırması bu aya bambaşka bir mana yükledi. Bu kadar
güzellik arasında bir de olumsuz anılar çağrıştıran bir gün de vardır bu ayda
maalesef:28 Şubat. 1997 yılındaki
postmodern darbenin yapıldığı gün. Gönül isterdi ki o kara gün şubat ayında
yaşanmamış, bu mübarek aya kara bir leke vurmamış olsun. Kim bilebilir belki de
manevi havasını dağıtmak için özellikle şubat ayı seçildi. Müminler için önemli
ve özel olan günleri hatırlayıp ihya ettiğimiz gibi, yapılan zulümleri de
unutmamakta fayda var.
“Allah yolunda
öldürülenleri ölüler sanmayın. Aksine onlar diri olup Rableri katında
rızıklandırılmaktadırlar. Allah'ın lütfundan kendilerine verilmiş olanlarla
sevinç içindedirler ve arkalarından henüz onlara kavuşmamış olanları,
kendilerine bir korku olmayacağı ve üzülmeyecekleri üzere müjdelerler.” ayetine mazhar olan: İskilipli Atıf Hoca,
İmam Hasan El-Benna, Malcolm X, Seyyid Abbas Musavi, Şeyh Ragıb Harb, Süleyman
Akyüz, Metin Yüksel, Molla Giyasettin Barlak, Molla Zeki Atak, Nesim, Halil,
Ömer, Şeyhmus, Zeki, M.Said gibi İslam önderleri ile Hama ve El-Halil gibi
İslami toplumların şehit olduğu ay olması nedeniyle" şehadet ayı" olarak nitelendirilen şubatın her gelişiyle
Müslümanları hüzün ve öfke kaplar. Aziz İslam davasının güzide insanları, her
Müslümanın, hatta peygamberlerin dahi arzu ettiği o yüce makama kavuştular. Ne
mutlu onlara…
Şubat ayı gelince şehitlerimizin şehadeti için seviniyorken,
şimdi de Allah’u Teala’nın kullarına büyük bir mükafatı olan ve Resullulah
Efendimizin (S.A.V) “Yarabbi, Recep ve
Şabanı bize mübarek kıl, bizi Ramazana eriştir” diyerek dua ettiği mübarek
üç aylara kavuşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu mübarek aylara bizi ulaştıran
Yüce Allah’a sonsuz hamd-ü senalar olsun.
Biraz tefekkür edelim. Geçen sene veya önceki senelerde bu
mübarek ayları birlikte ihya ettiğimiz sevdiklerimizin bir kısmı aramızdan
ayrılıp, dünya tarlasına ektiklerini biçmek için baki olan aleme göç etiller.
Kimisinin ev alma, kimisinin araba alma, kimisinin de evlenme hayalleri vardı.
Kim bilir başka ne hayalleri vardı şu fani dünya ile ilgili. Bu uğurda canla
başla çalışırken, kulluk vazifelerimizi hep sonraya erteledik ve bir de baktık
ki ömür sermayemiz tükendi. Rabbimiz Kuran-ı Kerimde ”Her nefis ölümü tadacaktır. Sonunda bize
döndürüleceksiniz ” (Ankebut-57) buyuruyor. Madem ölüm haktır ve eninde
sonunda bize de gelecek, şehitlerin yolunu yol bilmeli, onlar gibi yaşamalı ve
onların bize emaneti olan İslam davası için varımızı yoğumuzu ortaya
koymalıyız.
Her ölen mutlaka pişman olacaktır. Cehennem ehli yaptığı
kötülüklerden, cennet ehli ise az yaptığı iyiliklerden pişmanlık duyacak. Ölüm
bize gelmeden, özellikle içinde bulunduğumuz üç ayları dolu dolu geçirelim.
Kulları memnun etmek için olmadık şeyler yapmak yerine Allah’ı razı etmek en
mühim meselemiz olmalı. Ne de güzel söylemiş Üstat Bediüzzaman Hazretleri: “Amelinizde rıza-i İlâhî olmalı. Eğer O razı
olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer O kabul etse, bütün halk reddetse
tesiri yok. “
Onlar yani şehitler kulları değil, Yüce Allah’ı razı edip o en yüce makama ulaştılar. Bu şubat son şubatımız,
bu üç aylar son aylarımız ve bu nefes son nefesimiz olabilir.
Allah’ın razı olduğu
kullardan olmak ümidiyle…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.