36,7272
35,1895
2.968,28
İnsanlık var olduğu günden beri kıtlık korkusu belirli yerlerde her dönem yaşanmıştır . Ama tarihin hiçbir
döneminde insanları bu denli bir kıtlık korkusunun sardığı vaki değildir belki de . Bunda sekiz milyara
dayanan insan sayısı ve onların resmen doğaya savaş açar gibi yaptıkları
eylemlerin sonuçları büyük rol oynuyor. Tabi bunun doğal sonucu olarak kuraklık
da kaçınılmaz oluyor. Hele bir de rızık
endişesi eklenince yarına çıkacağı belli olmayan insanoğlunu kıtlık korkusu
sarıyor.
Şimdi eski zamanlarda yaşanmış
bir kölenin adeta çağlar ötesine ders veren hikayesine kulak verelim: “Bir
zamanlar Belh’de müthiş bir kıtlık vardır. İnsanlar yiyecek bir şey bulamamakta
ve bu yüzden hiç kimsenin yüzü gülmemektedir. Herkesin kara kara düşündüğü bir
ortamda Şakîk-i Belhî hazretleri¸ çarşıda neşeli bir köle görür ve ona: “Ey
köle¸ herkes üzüntü içindeyken¸ senin neşelenmenin sebebi nedir?” diye sorar.
Köle; “Niçin üzüleyim. Benim efendim zengin bir kimsedir. Beni aç¸ açık
bırakmaz ki!” der. Şakîk-i Belhî hazretleri¸ kölenin bu sözü karşısında: “Aman
ya Rabbi! Az bir dünyalığı olan şu köle böyle neşeli. Hâlbuki sen bütün
canlıların rızıklarına kefil oldun. Biz niçin gam ve keder içinde olalım”
diyerek dünya meşguliyetlerinden elini çeker. Samimi bir tövbe ile Allah’a
(c.c.) yönelir ve maneviyat âleminin seçkin simaları arasındaki yerini alır.
İbrahim Edhem hazretlerinin sohbetlerine başlar ve ondan feyiz alarak
olgunlaşır…
Ne güzel demiş Hasan Basri: "Kuran’ın iki kapağı
arasındakileri okudum. 90 yerde Allah’ın
rızka kefil olduğunu gördüm. Sadece bir yerde ise şeytanın insanı fakirlikle
korkutacağını gördüm. Ve insanın, Rabbinin 90 yerdeki vâdini unutup
şeytanın sadece bir yerdeki yalanına kandığını da gördüm." İnsanların rızkı insanlara bağlı olsaydı vay
o rızık bekleyenlerin haline!
Kıtlık olmasın diye dualar edildi. Duaların neticesi olarak
Yüce Allah rahmetini esirgemedi bizden. Evet beklenen yağışlar geç de olsa
geldi. Bir nebze olsun, insanlar arasında dolaşan kuraklık ve kıtlık söylentileri son günlerdeki bereketli yağışlardan sonra
daha kısık sesle söylenir oldu. Tabi bu yağışlar kimilerini mutlu etti,
kimilerini evsiz barksız bıraktı, kimilerini de canından etti. Mutlu olan
taraf; ürün sahipleri ve kıtlıktan korkan insanlar. Mutlu olmayan taraf; başta
İdlib olmak üzere bir çok yerdeki çadır
kamplarında yaşam mücadelesi veren kardeşlerimiz ve onlarla aynı kaderi
paylaşanlar. Evi barkı olmayıp sokakta kaldıkları için donarak canından olanlar
ve basına yansıdığı için gördüğümüz Sami Baba lakaplı yaşlı bir adam. Donarak
ölmek… Kim bilir bu insanların ne
hayalleri vardı, bizim kurduğumuz hayaller gibi…
Rahmeti sonsuz
Yaradan herkesi farklı sınava tabi tutar.
Şimdi biraz muhasebe yapalım. Dünya nimetleri için
istediğimizi mümin kardeşlerimiz için istiyor muyuz? Onların evsiz kalmaları,
aç kalmaları ve en kötüsü de canından olmaları bizi ne kadar rahatsız ediyor. Sıcacık
evlerimizde, karnımız tok, yediğimiz önümüzde, yemediğimiz arkamızdayken, ayak
ayak üstüne atıp gerçekle bir ilgisi olmayan dramatik dizi ve filmler izlerken
o kardeşlerimizin o sahnelerin gerçeğini yaşıyor olmalarını düşünebiliyor muyuz?
Ama şunu unutmamak lazım: ‘’akıldaki
kıtlık, dünya nimetlerindeki kıtlıktan çok daha tehlikeli; çünkü aklın kıtlığı açlık kadar belli
etmez kendini.
Fi Emanillah…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.