36,7272
35,1895
2.968,28
Haramların normal,
helallerin anormal olduğu bir devirde yaşadığımız, su götürmez bir gerçek.
Maalesef her geçen gün bu durum daha da kötüye gitmekte. Sizi biraz eskilere
götürelim. Eski derken asırlar öncesine
değil 26 yıl öncesine...
Batman'ın eski(meyen) belediye başkanı merhum Salih Gök’ün
zamanına... 27 Mart 1994’te Refah Partisinden Belediye Başkanı seçilmiş ve toplam 3 yıl 8 ay
17 gün görev yapabilmiş. Ama bu kısa süre içerisinde deyim yerindeyse Batman’ı
Batman yapmış. Gelir gelmez Belediyenin girişinde, hizmet binası yazısının
yerine “Rüşvet alan da veren de
mel’undur” hadis-i şerifini yazdırmış. Yazdırmakla kalmamış resmen rüşvete
savaş açmış. Büyük ölçüde başarılı da olmuş. Ne yazık ki daha fazlasına ömrü
yetmeden ebediyete irtihal etmiş.
Mel'unun kelime anlamına bakalım önce:
- Allah tarafından
lanetlenmiş olan, lanetli
- Lanetlenmiş kimse
- Nefretle karşılanan, kötü
Günlük hayatta birine lanetlenmiş, lanetli veya Allah
tarafından kovulmuş diye hitap edersek sonucunu az çok tahmin edebiliriz. Ama
düşünebiliyor musunuz, insanlar artık bu vasıflarla anılmaktan nerdeyse hiç
rahatsızlık duymadan ve pişkin bir şekilde normal yaşantılarına devam
ediyorlar. Daha da normal olan çevrelerindeki mütedeyyin geçinen kişilerin bu
duruma sessiz kalmaları. Bu acı gerçekler her gün yaşanırken gözden
kaçırdığımız bir gerçek var. Rabbimiz bu tür olayların yaşandığı devirlerde
bela ve musibetleri sadece sapkınlık yapanlara değil sessiz kalanlara da
musallat eder. Lut kavmi örneğinde olduğu gibi. Helak oldukları o meşhur gecede
teheccüde kalkan insanlar da helak olmaktan kurtulamamış.
Rüşvetin yaygınlaştığı ve sıradan hale geldiği toplumlarda devletin
verdiği yetkiyi gayri meşru bir şekilde kendi kişisel çıkarları için kullanan
memurların sayısı hiç de az değil. .Bu
arada yanlış anlaşılmasın benim kastettiğim kesim, gecesini gündüzüne katmış,
emek vererek memur olmuş kişiler değil. Para karşılığı bir yerlere gelip, geldiği yerde de liyakatsizliğinden dolayı
haktan sapan kişilerden bahsediyorum. Çoğumuz da bu tür insan(cık)ların yapıp
ettiklerinden ve yedikleri kul hakkından bihaber değiliz. Rabbimiz de kul
hakkını, hak sahibinin affı olmadan affetmeyeceğini söylemiştir.
Şöyle bir düşünelim. Devlet dairesinde memur olanlar en
fazla 30-40 yıl çalışabiliyor. Bu kısacık dünya hayatı uğruna sonsuz ahiret
hayatını tehlikeye atmak akıl karı mı? Bu makama sahip olabilmek için belki
binlerce tanımadığımız insanın hakkını gasp etmişizdir. Bu tür bir durumda
helalleşmek istesek dahi bunu başarabilir miyiz? Hakkını yediğimiz kişi veya kişiler hayatta mı,
bu şehirde mi yaşıyor. Teker teker bulsak bile haklarını helal edecekler mi?
Kim bilir…
‘’Rüşvet kapıdan girince insaf bacadan çıkar ‘’ demiş
büyükler. Rüşvet alıp verenlerin olduğu bir yerde insaf ve merhamet sahibi
kişiler mumla aranır hale gelir. Şimdiye kadar böyle gelmiş bundan sonra da
böyle gider diye bir şey yok. Yapılan yanlışları gördüğümüzde sessiz kalmak
yerine uygun bir dille uyarmak birçok şeyi değiştirir. En önemlisi de uyarırken
onları tefekküre sevk etmek ve kulluk vazifelerini hatırlatmak. Bunu
başarabildiğimiz zaman birçok sorunun kendi kendine hallolduğunu görebiliriz.
Fi Emanillah…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.