36,7272
35,1895
2.968,28
Bilindiği üzere her yılın sonunda asgari ücreti belirlemek üzere Asgari Ücret
Tespit Komisyonu toplanıyor. Günlerce 7 milyon civarı kişi ve ailelerini
ilgilendiren kararı vermek üzere toplantı üzerine toplantı yapıyorlar.
Dolayısıyla milyonlarca ailenin gözü kulağı bu toplantılardan çıkacak kararda.
Tatmin edici bir netice çıkar mı bilinmez ama; gelir adaletsizliğin devam
edeceği gün gibi ortada.
Bunun
sebebini sadece devlet veya hükümet olarak görmek, at gözlüğüyle bakmaya
benzer. Bu noktada herkese düşen ‘’kendimiz için istediğimizi mümin kardeşimiz
içinde istemek’’ düsturunu kendimize rehber edinelim ki gerçek manada iman
etmiş olalım.
Bizim maaşımız dolgun olsun da başkasının ne kadar maaş aldığı umurumuzda
olmuyorsa, bu iman zayıflığının göstergesidir. Çevremizde öğretmen, doktor vs
mesleklerinde çalışan ve asgari ücretin en az 2 katı maaş alanların,
"Aldığım maaş ile geçinemiyorum" dediklerine şahit olmayanımız yoktur
sanırsam. Bu serzenişte bulunanlara soruyorum: Siz o parayla geçinemiyorsanız,
asgari ücretle geçinmeye çalışan veya bu ücretin daha da altında çalışmak
zorunda olan kardeşlerimiz nasıl geçinsin? Bu kardeşlerimizin sesi olmak bizim
kulluk vazifemizdir. Yani kendimiz için istediğimiz şeyi mümin kardeşimiz için
de istemeliyiz. Asgari ücretle çalışanlar ile devlet dairelerinde çalışan işçi
ve memurlar karşılaştırıldığında
sanki
devlet memuru ülkenin öz evladı, asgari ücretle ve altında çalışanlar ise üvey
evladı gibi bir sonuç çıkıyor. Böyle olunca da herkes öz evlat olmak için ne
gerekiyorsa yapıyor: Adam kayırma, rüşvet, kul hakkına girme… Devlet memurları,
kadrolu işçiler ve asgari ücretli vatandaşların gelir düzeyleri ve çalışma saatleri
arasındaki fark azalırsa, bakın eşit olsun demiyorum, azalırsa diyorum,
büyük ölçüde memnuniyet sağlanmış olur. O zaman herkes memur olmak için
çırpınmaz, ömrünü sınavlara girmeye adamaz.
Hatta
devlet dairesi olsun da çaycılık yaparım, tuvalet bile temizlerim diyenlerin
sayıları her geçen gün artmaya devam ediyor.
Buna vereceğim örnekler durumun vehametini ortaya koyuyor. Geçenlerde
Batman’da İŞKUR üzerinden temizlik işçisi alımı yapılmıştı. Buna çok sayıda ön
lisans, lisans ve yüksek lisans muzunu başvurmuştu. Bunların çoğu özel
sektörde(sömürü sektörü desek daha doğru olur) çalışan insanlardı. Adamlar özel
sektörden, kurtulmak için ‘’devlet dairesi olsun da ne olursa olsun’’
düşüncesine bürünmüşlerdi. Halbuki okul okurken biri onlara ‘’mezun olduktan
sonra temizlikçi olup tuvalet temizleyeceksin dese’’gülüp geçerlerdi. Ama şimdi
gülecek halleri kalmamış, ağlayacak ve ağlanacak hale düşmüşler.
Devlet
memurlarına, kadrolu işçilere ve bürokraside üst düzey maaş alanlardan bir ricam
var. Maaşınızı aldığınızda 2324 TL alın ve deneme amaçlı onunla geçinmeye
çalışın. Bakın bakalım her istediğinizi alabiliyor musunuz? Çocuğunuz ‘’baba
bana şunu al’’ deyince alamadığınızı bir düşünün. Canınız dışarıda bir şey
yemek isterken yokluktan yiyememe durumuna bir düşün ve nasılmış görün.
Anlaşılması için bunlar sadece birkaç örnek. Daha neler vardır duymadığımız…
Burada yazmakta bile zorlandığım birkaç örnekten daha da kötü koşullarda hayat
yaşayan insanları düşünün.
Madem refah düzeyini yükseltmek için adımlar atılıyor, asgari ücretle geçinmeye
çalışan 7 milyona yakın insanın ve o ücretin altında çalışmak zorunda
kalanların çalışma şartları iyileştirilerek işe başlanabilir. İnsan onuruna
yaraşır bir yaşamı, bütün vatandaşlara sunması en önemli görevi olmalıdır
devletin. Asgari ücret değil insani ücret verilmelidir. Bizim de yegane temennimiz
budur.
Fi
Emanillah…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.