36,7272
35,1895
2.968,28
Garip bir şeydir şu davet işi. Yani iyiliği emir, kötülükten
nehiy etme. Çevrendeki insanlara veya uzaktakilere yetişmeye çalışır, geceni
gündüzüne katıp, en sevdiklerini ihmal etme pahasına, bir başkasına hakkı
anlatmaya gayret edersin.
Tabi söylenenlerin birilerini rahatsız etmesi lazım. Yoksa
pek bir kıymeti harbiyesi olmaz. Eğer söylediklerin zamanın sahiplerini
endişelendirmiyorsa, zaten sana kimse karışmaz. Yok, eğer bahsettiğimiz türden
bir etki yapıyorsa, o zaman çeşitli tepkilerle karşılaşmaya başlarsın.
Çoğu kez üzülürsün. Çünkü onlara gerçeği göstermeye
çalışırsın, yıllarca içinde bulundukları yanlışları düzeltmeye gayret edersin
ama onlar seni alaya alır, hakaret eder, tutuklar, işkencelerden geçirir veya
şehit eder.
Fi tarihinde, yeni gençliğimize denk gelen 1990’lı yılarda
kendimizce davette bulunur, iyiliği emir eder, kötülükten de nehiy ederdik. Ne
de büyük bir suç işlemişiz meğer. Hakkımızda söylenenlere şaşırır kalırdık.
Nerden bulur, nasıl yakıştırırlardı bunca dedikoduyu.
Bazen düşünürdüm. Bu iddialardan nasıl temizlenir toplum?
Bir zaman gelir de halk hakikati görür mü? Söylentilerden arı duru bir an
yaşayacak mıyız? Nasıl olacak da halk dedikoduların etkisinden kurtulacak?
Rahmetli babam da bu söylentilerden etkilenir, beni davet
yolunda engellemeye çalışırdı. Aradan uzun zaman geçti. Rehber TV açıldığında,
babamların televizyonunda Rehber TV’ye bir kanal ayarladım. Babam bir süre
seyretti. Programları değerlendirdi. Sonra “Oğlum, biz bu insanlara haksızlık
etmişiz. Rehber TV basbayağı İslami bir kanal ve Allah’ın dinini tebliğ etmeye
çalışıyor” dedi. Ben de şükür namazı kıldım.
Şu günlerde seçim arifesindeyiz. Seçim çalışmaları nedeniyle
HÜDA PAR da diğer partiler gibi kendini anlatmaya çalışıyor. Tabi bundan
rahatsız olanlar var. Özellikle toplumu başkalaştırmaya çalışanlar, kültürünü
yozlaştırmaya gayret edenler rahatsız olanların başında geliyor.
Şu propagandalar dursa da halk seçenekleri kıyas etme imkânı
bulsa keşke. Kim Kürt kim değil? Kim tarihine bağlı kim değil? Kim
geleneklerini yaşatmaya çalışıyor, kim yozlaştırıyor? Kim dost kim düşman?
Halk gibi yaşayan; onlar gibi olan; mütevazı bir şekilde
hayat süren; lüksten, şatafattan kaçan; halk gibi giyinen; kısacası
kendilerinden olan insanların ortaya çıkması birilerini korkutuyor.
Son zamanlarda DEM isimli partinin endişelenmesi, korkması
ve hatta uykularının kaçması bundan ötürüdür. Çünkü HÜDA PAR bir vesile ile
kendini tanıtıyor. Tanındıkça da yukarıda saydığımız, acaba bir gün halk
gerçekleri görecek mi diye sorduğumuz soruların cevabı verilmiş oluyor.
Halkta oluşan algıların kırılması kolay olmuyor. Ama
gerçekler bir gün mutlaka gün yüzüne çıkıyor. Babam, Rehber TV sayesinde
hakikati görmüştü. Diyorum ki acaba bu seçimler halkın hakkı görmesi için bir
vesile olur mu?
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.