İnsanın içinden vicdanı söküp atın geriye sadece bir et yığını kalır. Bazılarının deyimiyle insan bir hayvana dönüşür tabirine karşıyım.  Böyle düşünmekle insana hizmet etmek için yaratılmış olan gezegenimizin masum canlılarına hakaret etmiş oluruz

Nazarımızda en tiksindirici hayvan olan domuz bile doğanın kirini pisliğini temizler. Leş yer çöp yer doğayı temizler. İnsan için yaşamı olumlu kılar. Yaratılışına uygun tüm görev ve sorumluluğunu yerine getirir.       

Kamuoyunda bir profesörün çocuklara şizofrenik tedavilerde kullanılan bir ilacı içirip halüsinasyonlar görmelerini sağladığı, daha sonra çocukları ebeveynlerinin kendilerine sapıkça yaklaşımlarda bulunduklarına dair ifade vermeye zorlandıklarına şahit oluyoruz. Birçok çocuğu deneylerinde kobay olarak kullanan bu prof.’un bununla yetinmediği, çocukları ailelerinden kopartıp kendi organize ettiği evlerde ikamet ettirdiği iddiaları var. Yani siz bu insan müsveddesine domuz derseniz, maazallah domuz üzülür, bunu kendisine hakaret sayar.

Tam neler oluyor dediğimiz noktada Amerika da ebeveynlerinden habersiz kız çocuklarının cinsiyet değiştirme operasyonlarına alındığına dair haberler düştü. Zaten son birkaç yıldır korana, hiv, domuz gribi, kuş gribi, yapay virüslerle gerçek insanı yok etme operasyonları yapılıyordu. Üçüncü cinsiyet, ailesiz yaşam, genetik klonlama gibi bilimsel çalışma adı altında insan nesli acımasızca bitirilmek istendiği malumun ilanı oldu. Peki Kim tarafından? Yine insan zannettiğimiz canlılar tarafından. Anlayacağınız üzerinde yaşadığımız yerküre için hali hazırda, insandan daha tehlikeli bir canlı mevcut değildir.

                Oysa rabbimiz kutlu nebisi aracılığıyla şöyle buyurmuştu … leked heleknel insane fi ahseni tekvim

                And olsun ki biz insanı en güzel şekilde yarattık.  sümme redednahu esfeles sefiline Sonra (yaptığı çirkin işler sebebiyle) onu aşağıların aşağısına attık. (Tin 4-5)

                İnsanı aşağılık kılan bozulmuş fıtratıdır. Ahlakı kemal fıtrata uygun yaşamayı gerektirir. Bütün ilahi öğretiler ve vahiy öğretmenleri peygamberler insanın bozulmuş fıtratını inşa edip Allah’ın yaratılış amacına uyacak şekilde tanzim etmek için çabalamışlardır. Bu sebeple Resülüllah (a.s.) efendimiz “Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim demektedir.”

                İyiler ve kötülerin mutlaka olacağı bu yeryüzü sahnesinde umut edilen, iyilerin galebe çalmasıdır. İyiler iyiliği emredip kötülükten sakındırma görevini yaptıklarında. Kötüleri yapacakları çirkin işler kontrol altında tutulabilecekti.

                Ancak görünen o ki iyilerin cepheleri bir bir düşmektedir. Fıtrata aykırı her ne kadar şeytani plan varsa tıkır tıkır işlemektedir.

                İnsan kurandaki iblis sahnesini düşünmeden edemiyor.

Gerçekten de İbili’sin insanlar hakkındaki zan ve temennisi doğru çıktı. Çünkü bir kısım mü’minler dışında herkes ona uyup gitti. (Sebe 20)

Bu bir kader midir? Bilemem ancak bilinçli bir insanın bu olup bitenlerden sıyrılıp bana ne demesi onu sorumluluktan kurtarmaz.

İyilerin ve kötülerin beraber içinde bulunduğu bu Dünya gemisinin macera dolu yolculuğunda akıl ve vicdan sahibi tek Allah’a inanan herkesin Müslümanı Hristiyan’ı fark etmez, bir çaba içerisine girip iyiliğin değirmenine su taşıması gerektiğini düşünüyorum. Aksi takdirde azgın suyun dalgaları neslimizi ve geleceğimizi içine alıp yutacaktır.