36,7272
35,1895
2.968,28
Çok konuşmak, yanılmaya sebeptir. Bilip
bilmeden her mevzu konusunda ahkâm keseriz. Doğrusunun biz biliriz. Görüşlerimiz
sanılandan daha çok değerlidir. Ancak kimseler bunun farkına varmaz. Saatlerce
sohbet eder, birbirimizi tasdik ederiz. Erdemden, hakikatten dem vurur,
hadislerden, ayetlerden konuşuruz. O an herkes iyi bir müslüman, hakiki imana
ermiş bir mümin oluverir. İşi kemale erdiririz de bizi bilen olmaz.
Lakin,
pratik hayatta her nedense o mübarek konuşmalar askıda kalır. O sohbet
ortamlarının muhteşem hakikatleri, mekânın duvarlarına siner, tavanlara
hapsolur. Bizimle beraber dışarıya çıkmamıştır. Giyilen, güzel süslü bir
kaftanın, kelam faslından sonra çıkarılıp askıya asılması gibi.
Bizleri
kuşatıveren arızaların ve problemlerin çoğu hayatımıza eklemleyemediğimiz
doğrulardan kaynaklandığını fark edemiyoruz.
Ticaretimize haram karıştırırız, oysaki sohbetlerde, haram malın
çirkinliğinden konuşmuşuz. Eşler arasında kavga olur. Daha birkaç gün önce hadislerde
en hayırlı kişinin ailesine faydalı olan olduğunu anlatmıştık. Çocuğa şiddet
uygularız. Merhametli olmanın faziletlerini anlata anlata bitirememiştik. Hayâsızlık,
çirkinlik ve fuhşiyatlara bulaşırız Oysa her Cuma Günü imam efendi, ayeti
yüzümüze çarpa çarpa okumuş ta ders
alamamışız.
Hâsılı
bütün problemler inandığımız gibi yaşamamaktan kaynaklanıyor. Daha yalın bir
ifade ile kendimize karşı dürüst olmadığımız gibi toplumu oluşturan fertlere karşı
yalancı konumuna düşüyoruz. Maalesef gerçek böyle.
Bu gün hem
kendi nefsim hem de siz okuyucularımız için rabbimizin birkaç buyruğunu bu
köşeye alalım ve kendimize zaman tanıyarak bu ilkeleri ahlaki prensip edinelim.
Ne Mi?
olacak. Göğsümüzün genişlediğine şahit olcağız. İlahi rızanın kapısını aralayacağız.
Kim bilir belki de o ucuz zannedip aldandığımız, paha biçilmez cennetin
anahtarını da almaya muvaffak oluruz. Bu
gün söz hikmet dolu kitap olan kur’an'a ait;
Rabbinizin mağfiretine mazhar
olmak ve takvâ sahipleri için hazırlanmış olup gökler ve yer kadar geniş olan
cennete girmek için yarışın!
Onlar bollukta da darlıkta da
Allah yolunda harcarlar, öfkelerini yenerler, insanları affederler. Allah işini
güzel yapanları sever.
Onlar çirkin bir şey yaptıkları
veya kendilerine kötülük ettikleri zaman Allah’ı hatırlarlar da hemen
günahlarının bağışlanmasını dilerler. Zaten günahları Allah’tan başka kim
bağışlayabilir ki? Onlar, yaptıklarında bile bile ısrar etmezler
(Ali
İmran 133-135)
Yukarıdaki ayetlerde beş temel ilke emredilmiş. Bu ilkelerin de
cennetin kazanılmasına sebep olacağı beyan buyrulmuş. İlkeleri şöyle
sıralayabiliriz.
- Bollukta, sahip olduğumuz her nimetten Allah için harcamak,
-Bollukta olduğu gibi darlıkta da infak etmekten vazgeçmemek.
-Öfke anında öfkesine Allah rızası için hakim olmak. Onu kontrol
altına almak. Çünkü, öfke aklı devre dışı bırakır. Yıkıma ve fesada sebep olur.
-İnsanları Allah rızası için kusurlarından dolayı affetmek. Yani
affedici olmak.
-Beşinci ahlaki ilke günahta ısrar etmemek ve çokça tövbe etmek.
Cennetlerin vaat edildiği bu beş ilkeyi yaşamak ve yaşatmak çok
mu zor. Hadi hep beraber bu beş ilkeyi yaşamaya başlayalım. Sorunlarımızın
büyük bir kısmının mutlu sonla biteceğini inşallah sizde bizde görmüş olacağız.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.