Euro

35,9979

Dolar

34,5383

Altın

3.005,99

  • Ekleme: 01.07.2019 17:00 Güncelleme: 01.07.2019 17:00

KEŞKE ADALETLERİ ONLARI YIKSAYDI


Keşke adaletleri onları yıksaydı. İmam Ali'nin (RA) hilafeti döneminde  yaptıklarını gözetleyen bir şahıs, ayrılırken etrafındakilere bu adamın adaleti, onu yıkacak. Diye söylüyor. İmam Ali her yönüyle çok adaletli ve icraatların de Allah'tan korkan, İslam’ın sosyal adaletine göre hareket eden bir liderdi.

 İnsanlar, her dönemde olduğu gibi o dönemde de adaletin kendileri dışında diğer insanlara uygulanmasını isterlerdi. Kendilerine devletin musluklarının akmasını isterlerdi. Bu yüzden İmam Ali'nin icraatlarına ve kendisine, devletin hazinesinden onlara vermediğinden dolayı düşmanlık yapmaya başladılar. Hatta bunlardan bir tanesi abisi akıl bin ebi talip bile gelip ondan hazineden para istiyor. Hz. Ali kendi maaşından ona verince kızıyor ve Şam valisinden para istemeye gidiyor.

 Hz Osman'ı (RA) büyük sıkıntılara koyan ve onun şehadetine vesile olan olayların baş sorumluları, onun valileri ve yakın çevresi idi. Onun başbakanı olup mührü elinde tutan Mervan Bin Hakem, yine küfe Valisi Velid bin ukbe bin ebi muayt, Basra Valisi Abdullah bin ebi sarh, Şam valisi Muaviye bin ebi Süfyan ve buna benzerleri kendi bulunduğu yerlerde gayri İslami hukuksuzluklara ve büyük israflara imza attılar. İslami olmayan birçok şeyler yapınca, oradaki halktan tepkiler topladılar ve İnsanlar gruplar halinde kendi şehirlerinden Medine'ye doğru şikayete geldiler. Ve bu haksızlıklar, israflar, yanlışlıklar, suçsuz olan Hz Osman'ın şehadeti ile sonuçlandı.

İsraf ve yolsuzluk bütün zamanların, bütün hükümetlerin baş belasıdır. Dolayısıyla eskiden beri yönetimde olan İnsanlardan bazıları israf ve yolsuzluklara başvurarak servetlerine servet katmışlar. Her türlü hukuksuzluğa göz yummuşlar. Günümüzde de büyük umutlarla, büyük hedeflerle başa gelen hükümetin etrafında israf ve yolsuzluk peşinde koşan bir sürü insan toplandı. Bu insanlar bütün yetkilerini çocuklarına, eşlerine ve kardeşlerine verdiler. Her gelen milletvekili kendi şehrinde kardeşini veya oğlunu vekil yaptı. Bu da her türlü israf ve yolsuzluğa yol açtı. Bakan olan yaptığı ilk icraatlarından biri kendi oğlunu ve kardeşini bir yerde Daire başkanı yapmak oldu.  Bir üniversitede yetkili bir duruma getirme veya Müteahhitlik yolunu açma oldu. Belediye başkanları kısa sürede servetlerine katlarca servet kattılar. Bir memur 25 yıl çalıştıktan sonra ancak bir ev alabiliyor. Arabası olsa zengin sayılır. Ama bunların dönem sonunda onlarca evi oluyor. Bu alın teri ile kazanılan para mıdır?

 Bu acı tabloya bir an önce gerçek anlamıyla yolsuzluk ve israftan uzak olan insanlar el atmasalar, bu gidişatın yönü çok kötü bir yöne gider. Her türlü şaibeden uzak olan insanlar istişare ve yönetime alınmalıdır. Diğer taraftan israf ve yolsuzluğu engelleyeceğini iddia eden partilerin hayatlarına baktığımızda onlar israf ve yolsuzlukta bunlardan geri kalmamışlardır. Adaletten ise zerre kadar anladıkları yoktur. Öyle bir zihniyetin temsilcileridirler ki, şapka giymediği için idam edilen kadının kanı onların bedenleri üzerinde durmaktadır. Küçük bir ilçenin belediye başkanı iken 250 bin liralık kol saati takan, 1 milyarlık gömlek giyenlerin  sözleri bizi kandırmasın. Acı olan zenginlik içinde yüzen ve nereden kazandığı belli olmayan paralarla zengin olanlar, bugün ben yolsuzluğu bitireceğim. İsrafı bitireceğim. Ben Adalet getireceğim diye söylemeleridir.

Demek ki biz kendimizi kontrol etmeliyiz. Öyle bir hale gelmişiz ki yolsuzluk yapanlar bile bizi yolsuzluk ile suçlayabiliyorlarsa, o zaman bir an önce kendimize çeki düzen vermek zorundayız. Yoksa bir gün bu söylemler sizi götürecektir. Bu söylemler yıkılmaya vesile olacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları
Günün Yazıları