Önceki gün, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, e-Reçetem sistemine 5 dil eklendiğini açıklayıp dilleri sıraladı. Ben de saf saf bakıyor, gönlümden geçen ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın da içinde olduğu 30 milyona yakın mensubu olan dilin de bunlar arasında olduğunu düşünüyorum.
Ama maalesef ki, e-Reçetem sisteminde Kürtçe’ye yer verilmediği, aksine; İngilizce, Almanca, Arapça, Fransızca ve Rusça dillerinin eklendiği duyuruldu.
Cumhurbaşkanı danışmanı ve kabine millete tanıtılırken, büyük büyük puntolarla “Kürt bakanlar” olarak lanse edilen ve Sayın Koca’nın da aralarında olduğu bakanların, sisteme Kürtçe dilini eklemek neden akıllarına gelmez? 30 milyon Kürdün dilini yok saymak ya da görmemek hangi akla hizmettir?
Türkler ve Kürtler beraber Kars’ta, Antep’te, Urfa’da, Maraş’ta; Ruslara, Fransızlara, İngilizlere karşı bu toprakları savunmak için savaştılar. Türkler ile beraber İngiliz, Fransız ve Ruslara karşı savaşan Kürdün dili yeni uygulamalarda yok ama ülkeyi işgal etmek isteyen ve bu uğurda binlerce şehit vermemize sebep olan İngilizin, Fransızın ve Rusun dili var. Edebiyata gelince de, “ama biz kardeşiz, hemi de din kardeşi... “ama biz etle tırnak gibiyiz, hemi de aynı vücudun uzuvu” söylemleri havada uçuşuyor.
Hakikaten ben anlayamıyorum. Aklî istiyorsanız aklî, demokrasiyi işletiyorsanız demokrasi, laiklikten istiyorsanız laiklikten, şeriatten dem vuruyorsanız şer’î kitaplara bakalım. Siz bu çıkarımları nereden buluyorsunuz? İnanılmaz savaşlara beraber girilmiş, bu uğurda sayısız şehitler verilmiş, hakkın sesi adına batılı tarumar etmiş bu nadide kardeşlik için yokları oynuyorsunuz... Engin denizlerde boğulmamak için varını-yoğunu ortaya koyup beraber kulaç attıktan sonra kardeşini bir kaşık suda boğmak evla mıdır? İnsan bu kadar mı kin güder hemşerisine?
E-reçetem gibi kolay yapılabilir işlemler, vatandaşların istifade etmesi ve kolaylık hizmeti için değil midir? Ya da ben mi yanlış anlıyorum?
İnsan bir işi yaparken ya Allah’tan korkar ya da kuldan utanır. Siz neredesiniz bir türlü bulamadım.
Bir taraftan yaklaşık 30 milyona verilebilecek Kürtçe bir hizmet varken verilmiyor ama aynı hizmeti, 150 bin Rus’a, 34 bin İngiliz’ vatandaşına bal sunar gibi sunabiliyorlar. (ki bunların çoğu sadece vatandaş, burada ikamet bile etmiyorlar.)
Sıra insan hakları dağılımına gelince nedense hep Kürtler teğet geçiyor. Biraz da bünye alıştı bilmiyorum ama milyonlarca kürdün yaşadığı ülkede Kürtçe yine yok!!! Ama soran olursa Kürtler bölücü. Asıl bölücülük bu değil midir?
Tüm bu gibi sorunların sorumluları başkaları değildir. Cumhurbaşkanı danışmanı, sağlık bakanının da aralarında olduğu bir kaç bakanın, 600 milletvekilin neredeyse yarısının Kürt olduğu ve en az 30 milyon Kürdün yaşadığı Türkiye’de Kürtçe’nin e-reçete dili bile olamaması Türklerin bir kusuru değil, Kürtlerin bir işe yaramadığı ile ilgili net bir belgedir.
Ağaca sormuşlar neden ağlıyorsun? Cevap vermiş: Beni kesen baltanın sapı da benden, demiş. Ey Cevdet Yılmaz!, Ey Mehmet Şimşek!, Ey Hakan Fidan!, Ey Fahrettin Koca!, Ey Kürt Milletvekilleri! sen de, sizler de Kürtsünüz. Neden Kürtçe yok, Kürdün değeri bu kadar mı? 30 milyonu aşkın Kürd’ün yaşadığı ülkemizde Kürtçe dil seçeneği yok ama birkaç bin kişinin yaşadığı diller var... Bu haksızlık ne zaman giderilecek?! Bu ayırımcılık ne zaman bitecek? Kürtçenin kesinlikle biran önce dahil edilmesi gerekiyor..
Yazıyı yazarken Sağlık Bakanı’nın konuyla alakalı bir paylaşımı oldu. “E-Reçetem sistemine bu 5 dilin eklenmesine turistler ve yabancı uyruklu hastalar için ihtiyaç duyulmuştur. Kendi vatandaşlarımız içinse bu dillerden birinde reçete yazılması söz konusu değildir.”
Şimdi işler daha çok karıştı. Kürtler ne yerli ne de yabancı, gel de ayıkla pirincin taşını...
Sözün özünü Malcolm X’e bırakalım; “Irkçılık ideolojik bir düşünce değil, aksine psikolojik bir hastalıktır.”