Şu anda ülkemizde geleceğimiz olan çocuklarımızın başında 3 tane büyük bela vardır. Bunlar; “ırkçılık, LGBT, Başıboş köpekler.” 

Başıboş sokak köpekleri hem insan sağlığına hem de diğer hayvanların güvenliğine zarar veriyor. Ne ilginçtir ki, mama lobisinin kurduğu baskıdan dolayı kimse konuşamıyor. İnsanlığın zararına olan bu olaya cılız bir ses haricinde dur diyen yok. 

Bugün göz yumduğumuz şeyler yarın bize göz açtırmayacaktır, bunu tüm insanlar bilmeli. Bunu da dün gözümüzü kapatıp bir şey olmaz dediğimiz konularda bize göz açtırılmamasından anlayabiliriz. Engelle(ye)mediğimiz her kötülüğün böyle olduğunu yakından hepimiz müşahede ettik/ediyoruz. Faiz, LGBT, sokak köpekleri meselesi, belediye konserleri, tesettürün yozlaşması VS. 

Bu noktada verilen tavizlerin telafileri ya olmuyor ya da çok can yakıyor. Bu; kadın/erkek, genç /yaşlı, esnaf/memur, ilgili/bilgili hepimizce verilen tavizlerdir. Erkeklerin; daracık pantolonlar, iğrenç şortlar, içini gösteren tişörtler, maruz kaldığımız gereksiz dekolteler, kısacası erkeklerin erkek gibi giyinmiyor olması erkekler adına büyük bir utanç... “Kadınların tesettürü zaten malum.” 

Şimdi sırada evlatların yerine köpekleri koyup nesli yok etme projesi var. Bakalım bizler, bu sınava nasıl tepki koyacak, nasıl üstesinden çıkmaya çalışacağız? 

Sokaklarda dolaşan başıboş köpeklerin oluşturduğu tehdit, tüm Türkiye’nin gündeminde olduğu gibi bizlerin de gündeminde olması gerekir. 

Halkın güvenliğini tehdit eden başıboş köpeklere karşı ciddi bir önlem alınmadığını daha fazla can yanmadan tedbir alınması gerekliliğini tüm yetkili kurumlara iletmek isterim. 

Özellikle gece ve sabahın erken saatlerinde, sokak ve caddelerin tenha olduğu zamanlarda başıboş köpeklerin güvenliği tehdit ettiği, bu konuda ciddi bir tedirginlik yaşandığını bilmeyenimiz yoktur. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sokaklarda dolaşan başıboş köpeklerin toplatılıp barınaklara alınması çağrısı karşılık bulmadı sanki... Bilmeliyiz ki, başıboş köpeklerin yerinin sokak ve caddeler değil, toplanma yerleridir. Bunu tüm belediyeler bilmelidir. 

HÜDA PAR Lideri Sayın Yapıcıoğlu’nun da belirttiği gibi; “Biz köpek düşmanı değiliz ama biz köpekperestleri de sevmiyoruz!” Bir Köpek, masum bir yavrumuzu ısırdığı vakit (ki bunların çoğu ya sakat kalarak ya da ölümle sonuçlandığı su götürmez gerçektir.) buna susanlar, ahirette nasıl hesap vereceklerini çok merak ediyorum. 

Aslında, sokak hayvanı diye bir şey olmamalıdır. Hayvanların tümü sahipli olmalı, sevenler hayvanları sahiplenmesi gerektiği gibi belediyeler de sokaklarda gördüğü hayvanı götürüp görevini yapmalıdır. 

Sokak köpekleri sorununun “hayvanseverlik” ile uzaktan yakından bir ilgisini göremiyorum. Bakınız, son derece basit, son derece net bir sorun var ortada: Sokak köpekleri insan öldürüyor. Bunun hayvanseverlikle ilgisi nedir? 

Tüm sorun ve sıkıntılar gibi bunun da çözümü vardır. Çözüm; “sokakların köpeklerden arındırılmasıdır.” 

Nasıl mı? 

Bu konuda hayvan dernekleri ve köpek savunucuları muhatap alınmamalı. Bu kişilerin köpeklerin ne sahibi, ne avukatı ne de tarafı olduğu kesin bir söylemle bilinmelidir. 

“Sokak köpekleri” yerine “Başıboş Köpekler” denilmeli. (Onun için de barınaklara götürülmelidir.) 

Bu şekilde insanlar sokakta rahat rahat gezeceği gibi çocuklarımız hayvan sevgisini korkarak öğrenmeyecek. Diğer yandan da başıboş sokak köpekleri belediyelerin oluşturduğu yaşam alanlarında sağlıklı ve mutlu yaşayacak. 

“Yılanın başı küçükken ezilir” atasözü gereği tehlike büyümeden önce, önüne geçilmeli ve önlem alınmalıdır. İnşallah yetkililerimiz de böyle yapacaktır. Esen kalın...