36,7272
35,1895
2.968,28
Muharrem, hicri
takvimin başlangıcı olması bakımından biz Müslümanlara bir muştu olurken yeni
başlangıçlara doğru hicret yürüyüşünü hatırlatır.
Bu düşünce ve bilinçle muharreme/hicri yılbaşına,
dolayısıyla da hicrete kapı araladık geçen Çarşamba günü...
Kapıyı araladığımız gibi, bizleri kapıda karşılayan
ecdadlarımızın miras bıraktığı kutlu bir serüven, mübarek bir aşk ile
karşılaştık.
Yine Muharrem, yine Şehadet, yine bağrımızdan bir gül, yine hak
aleme bir hicret gerçekleşti...
Yine Allah’ın huzurunda, miraca çıkan yiğitler, yine cemaatle
namaz, kıyamda muvahhit erler, yine saadet, yine Şehadet...
Yine kara kalpli cellatlar sahnede, yine kirli oyunlar, yine namazda dik duruşa alçakça
saldırı, yine can, yine kanla yazılan destan...
Habil’den aldığı meşaleyi hiç bir zaman elden bırakmadı
Allah erleri. Bazen Filistin’de mazlumca şehit edilen Zekeriya Peygamber ve
oğlu Yahya ismi ile karşımıza çıkarken, bazen secdede Medine İslam Devletinin Halifesi
Hz. Ömer oluveriyor. Bazen evi 22 gün muhasara edilen Hz. Osman bayrağı devralırken,
bazen aynı bayrağı “Eğer gaip perdesi açılsa, benim imanım daha fazla artmaz.”
diyen Hz. Ali dalgalandırmıştır.
Bazen bir kıyam olarak görünüp “Zillet bizden uzaktır”
diyerek seni düşürür yollarına Hz. Huseyn misali, bazen Şeyh Said gibi “Benim
ölümüm Allah ve din için ise darağacında asılmama perva etmem” dik duruşuyla ilham
olur sevenlerine...
Bazen “Bu dava çok büyüktür, en iyilerimizi feda etmek
gerekir.” Diyen Rehberler sancağı dalgalandırırken, bazen “Biz bir çığır açtık geride
kalanlar da o çığırda yürüsünler. Allah`tan tek dileğim, O`nun açtığı çığırda yürümek
ve bu yola feda olmaktır.” Söylemini haykıran Abiler’e şahit olur gözlerimiz...
Bazen bir kurban bayramında Yasin ve Arkadaşları olur, fakirlerin
yüzünü güldüren, dolu bir poşetin satırlara dayanamadığı, balkonların koruyamadığı,
ateşlerin yaktığında haya ettiği nur simalarda görünürken, bazen toplumun
ıslahı ve gençliğin ihyası için mücadele eden Aytaçların yüzü ile karşımıza çıktığına
şahit oluyoruz.
Peygamberlerin dualarında yer alan, müminlerin rüyalarını
süsleyen, istemekle değil hak etmeyle gelen hakikat, en son secdede karşımıza
çıktı...
İsmi ile müsemma olmuş Sacid Abimiz Şehadet gömleğini giyip
hakka iltica etti.
“Tevhid kahramanları, mücadeleyi sayısız düşmanlar arasında
laf ile değil kan, ter ve gözyaşı ile pişirerek günümüze getirmişlerdir.”
Bunlar için Rabb Teala ne buyurmuş peki; “(Bu alış verişi
yapanlar), ...rükû edenler, secde edenler, iyiliği emredip kötülükten
alıkoyanlar ve Allah’ın sınırlarını koruyanlardır. O müminleri müjdele!”
(Tövbe 112)
“Allah yolunda ölenlere “ölüler” demeyin. Bilakis onlar dirilirler,
fakat siz hissedemezsiniz.” (Bakara 154)
Ne mutlu sözünde sadık kalıp şehadette yürüyen mücahit
erlere.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.