36,7272
35,1895
2.968,28
“Rabbin Âdemoğulları’ndan
-onların sırtlarından- zürriyetlerini alıp bunları kendileri hakkındaki şu
sözleşmeye şahit tutmuştu: Ben sizin rabbiniz değil miyim? “Elbette öyle!
Tanıklık ederiz” dediler. Böyle yaptık ki kıyamet gününde, “Bizim bundan
haberimiz yoktu” demeyesiniz; Yahut, “Önce atalarımız Allah’a ortak koştu. Biz
de nihayet onların ardından gelen bir nesiliz. Şimdi bâtıla saplanıp kalanların
yaptıkları yüzünden bizi helâk mi edeceksin!” demeye kalkışmayasınız.” (Araf
Suresi 172-173)
Allah dünyayı ve içindeki
varlıkları yaratmadan evvel, öncelikle gelmiş ve gelecek bütün insanların
ruhlarını yaratmıştır. Bunları ruhlar âlemi denilen bir âlemde bir araya
getirmiş, daha sonra hepsini birden huzurunda toplayarak kendilerine hitaben: اَلَسْتُ
بِرَبِّكُمْ
- Sizin Rabbiniz değil miyim?
Diye sormuştur. Ruhlar da: قالوا
بَلى Evet, sen bizim
Rabbimizsin, diye cevap vermiş ve böylece imtihan dünyası dediğimiz hayatımıza
‘Bismillah’ demişiz.
Akabinde bebeklik ve çocukluk
evrelerini geride bıraktıktan hemen sonra yani ‘Büluğ-Ergenlik’ (aklın
olgunlaşması) denilen vakitte de imtihan dünyamız fiili olarak başlamıştır.
İnsanların dünyada yapmış
oldukları doğru-yanlış, hayır-şer, iyi-kötü her türlü inanç, söz ve
davranışların görevli melekler tarafından anında kaydedildiğini herkesçe
bilinmektedir. İşte amellerin kaydedildiği bu defterler ahirette ortaya
konulacaktır.
Yazarı olduğumuz kitabın içeriğini
kizb, buhran ve iftiralar doldurur ve her okuyan kişi lanet ile andıktan sonra elem
verici bir cezaya ‘Cehennem’ müstahak olmak mı iyidir?
Yoksa, yazarı olduğumuz kitabın
ilgiyle okunup nesilden nesile aktarılıp takdir edildikten sonra ‘Cennet’
denilen büyük ödüllere sahip olunması mı iyidir?
Ayeti Kerimelerde Kur-an’ı
Kerim bunu açıkça izah etmektedir.
Bizler tercihlerimizle; “Kime
de kitabı arkasından verilirse, “Eyvah!”
diye bağıracak ve alevli ateşe girecektir. Şüphesiz o, (dünyada iken) yakınları
arasında neşeliydi. Zira o, hiçbir zaman rabbine dönmeyeceğini sanırdı. Hayır,
tam tersi! Rabbi onu şüphesiz görmekteydi.” (İnşirah suresi 10-15) ateşe tabi
olmak ile “Kitabı sağ tarafından verilen kimse der ki ‘Alın kitabımı okuyun; Doğrusu
ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten bekliyordum.’ Artık o, hoşnut olacağı bir
hayat içindedir; Meyveleri kolayca devşirilebilir yüce bir cennettedir. Onlara ‘Geçmiş
günlerde yaptıklarınıza karşılık olarak âfiyetle yiyin için' denir.” (Hakka
Suresi 19-24) ahiret saadeti arasında bir seçeneği işaretleyeceğiz.
Amellerimiz birer mürekkep
hayatımız da boş bir defteri andırmaktadır. Bu hayatta neyi yaşarsak
defterimize o yansıyacak ve ahirette de herkesin önünde amel defterimizi yüksek
sesle okuyacağız.
Amellerimizle-mürekkebimizle hayatımıza-defterimize
neler yazacağız? Allah’ın huzuruna hangi yüzle ve ne götüreceğiz?
İşin iyi tarafı, yazdığımız
kitap daha baskıya girmiş değildir. Bilgisayar ortamında hayatımızla
güncellemeyi beklemektedir. Noktalama işaretleri-hata ve kusurlarımız, yazım
yanlışı-zanlarımız, hatalı sözcükler- kötü fikirlerimiz, boş sözcükler-değerlendirilmeyen
zamanlarımız, devrik cümleler ise hayatımızın kalan kısmını temsil edebilir.
Bu kitapla, çok
satanlar-amiller sınıfına girebilir, yüksek kar-mertebeye ulaşabiliriz. Daha
ölmeden-kitabımız basılmadan çok küçük dokunuşlarla paha biçilmez güzelliklere ulaşabileceğimizi
şehitler ve salihlerden görmüşüz.
Tercih bizim-sizin...
Hayırla kalın...
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.