Malatya'da dereye düşen işçi hayatını kaybetti
Malatya'da dereye düşen işçi hayatını kaybetti
İçeriği Görüntüle


Tarım politikasına dair görüşlerini sunan Yapıcıoğlu, “Artan nüfus, iklimsel sorunlar ve dünyada artan gıda talebi tarımda yeni planlamaların gerekliliğini ortaya koymuştur. Alışılagelmiş tarım verilmesi mümkün değildir. İstatistikler, gıda sektöründe yaşanan arz-talep dengesizliğini ve diğer sorunları net olarak ortaya koymaktadır. Temel gıda maddelerindeki pahalılık, son 12 yılda çiftçi sayısında yaşanan yüzde 48’lik azalma ile birlikte değerlendirildiğinde Türkiye’nin doğru bir tarım politikasının olmadığı açık ve net bir biçimde görülecektir. Tarım merkezlerindeki yoksul vatandaşlarımızın mevsimlik işçi olarak farklı şehirlerde, çok ağır şartlarda ve çok cüzi ücretlerle çalışarak hayatta kalmaya çalışmaları kabul edilebilir bir durum değildir. Bölgeler arası kalkınmışlık farkının, yanlış politikalar nedeniyle oluştuğu aşikârdır.” dedi.

“TARIM POLİTİKALARINDA CİDDİ BİR ZİHNİYET DEĞİŞİMİNE İHTİYAÇ VARDIR”

Tarım politikalarında ciddi bir zihniyet değişimine ihtiyaç olduğunu söyleyen Yapıcıoğlu, “Ülkenin artan ihtiyacı, nüfus yoğunluğu, tarım ve hayvancılık potansiyeli göz önünde tutularak yeni bir yol haritası belirlenmelidir. Bu anlamda yapılacak en önemli işlerden biri GAP projesinin tamamlanmasıdır. Destek ve teşvik sistemi yeniden gözden geçirilmeli, tarım ve hayvancılık destekleri Tarım Kanununda öngörüldüğü gibi milli gelirin yüzde 1’i seviyesine çıkarılmalıdır. Çiftçilik, hayvancılık ve bunları tamamlayan diğer yan sektörler cazip hale getirilmeli, bu alanda çalışanların sayısı ve imkanları artırılmalıdır.” şeklinde konuştu.

BAŞÖRTÜSÜNE ANAYASAL GÜVENCE

Başörtüsü meselesinin yıllardan beri eski sıklıkta olmasa da gündemde olmaya devam ettiğine dikkat çeken Yapıcıoğlu, “Son olarak Nişantaşı’ndaki bir parkta başörtülü bir akademisyenin saldırıya uğraması bu sorunu tekrar gündeme taşımıştır. Milyonlarca insanı ilgilendiren bu konu ne yazık ki hâlâ çözüm beklemektedir. Bir insanın inancı gereği başörtüsü taktığı için hakarete uğrayıp darp edilmesi, din ve inanç hürriyetinin hedef alınmasıdır. Yaşanan bu olay Türkiye’de başörtülülere karşı geçmişte yapılan muameleleri akıllara getirmektedir. Bu türden olayların geçmişe nazaran daha az olsa da halen yaşanıyor olması maalesef başörtüsü düşmanlığının bitmediğini göstermektedir. Bu saldırılar, başörtüsü meselesi kesin bir çözüme kavuşturulmadığı için yaşanmaktadır. Ahlak ve değerler eğitiminin yetersizliği, toplumun manevi dayanaklarını temelden çürüttüğü gibi bu tür saldırıların da en önemli nedenidir. Bu meseleye dini inanç ve değerlerin yanı sıra temel insan hak ve hürriyetleri bağlamında yaklaşılmalı, yaşanan bu kronik sorunun çözümü için başörtüsü ivedilikle anayasal güvence altına alınmalıdır.” diye kaydetti.

Kaynak: HABER MERKEZİ