Batman’ın kuzeyinde, Sason ilçesine bağlı Derince (eski adıyla Pertükan) Köyü’nün üzerinde yükselen bir tepe… Eteklerinden geçen rüzgâr, taşların arasındaki yüzyıllık sessizliği tek başına bozuyor. İşte burada, zamanla yarışırcasına hâlâ ayakta duran bir yapı var: Pertükan Kalesi.
Yüzyılların Ardındaki Sessizlik
Kaleye dair kesin bir inşa tarihi bilinmiyor. Fakat mimari dokusu, kullanılan taş tipi ve konumlandırılması, yapının antik çağlara uzandığını düşündürüyor. Bölge tarihine bakıldığında; Urartu, Asur, Roma ve Bizans gibi birçok medeniyetin bu topraklarda hüküm sürdüğü biliniyor. Pertükan Kalesi, muhtemelen bu dönemlerden birine ya da birkaçına tanıklık etmiş bir gözetleme ve savunma yapısıydı.
Bugün ise ne üzerinde bir bayrak dalgalanıyor, ne de bir bilgi levhası yer alıyor. Kimi duvarları yıkılmış, kimi hâlâ bir savaşçının vakarını taşırcasına dimdik. En uç noktadaki gözetleme burcu, binlerce yıl önce olduğu gibi hâlâ vadilere göz kulak oluyor; ama artık kimseye haber vermiyor.
Taşlarda Saklı Hikâyeler
Kalenin mimarisi, doğal kayalıkların üzerine inşa edilmiş çok katmanlı bir sistem izlenimi veriyor. Aşağı kısımlarda büyük kesme taşlar yer alırken, yukarıya doğru çıktıkça küçük moloz taşlar hâkim. Bu da yapının farklı dönemlerde tamir ya da eklemeler geçirdiğini gösteriyor. Surlarda kullanılan taşlar arasında harç kalıntılarına da rastlanıyor. Bu da Bizans sonrası döneme ait onarımların varlığına işaret ediyor olabilir.
Kale çevresinde zaman zaman seramik parçaları ve bazı metal aksamlar bulunduğu da köylüler tarafından dile getiriliyor. Ancak bu buluntular sistematik bir arkeolojik kazıyla belgelenmiş değil. Bu da kalenin tarihî niteliğinin tam anlamıyla ortaya çıkarılamamasına neden oluyor.
Bir Uygarlığın Son Durağı mı, Unutulmuş Bir Bekçi mi?
Pertükan Kalesi sadece bir gözetleme noktası değil. Aynı zamanda bir sığınma alanı, bir karakol, belki de bir komutanlık merkezi olmuş olabilir. Bulunduğu konum itibariyle geniş bir alanı kontrol etmesi, onu yalnızca bir savunma yapısı olmaktan çıkarıp stratejik bir yönetim noktası haline getiriyor.
Üzerinde hâlâ görülebilen bazı yapı izleri, burada askerî birliğe ait yaşam alanlarının da bulunmuş olabileceğini düşündürüyor. Belki altında zindanlar vardı. Belki de kaleye çıkan patika, bir zamanlar nöbet değişimlerinin ayak izleriyle doluydu.
Doğa ile Tarih Arasında Sıkışmış Bir Anıt
Bugün kale, çevresindeki yabani bitkilerle sarmaş dolaş. İlkbaharda açan çiçekler, taş duvarların çatlaklarından fışkırıyor. Güneş batarken duvarların gölgesi vadilere düşüyor ve kaleye ulaşan yaban keçileri, buranın hâlâ canlı olduğunun bir göstergesi gibi dolaşıyor.
Ama burada hayat durmuş gibi. Kaleye çıkan belirgin bir yol yok. Ne koruma altında ne tanıtım panosunda ismi var. GPS’e yazsan bulamıyorsun. Yalnızca bilenin bildiği, görenin unuttuğu bir yer burası.
Kaybolan Değerler Listesine Bir Yenisi Eklenmesin
Batman’ın kültürel mirasları arasında adı geçmeyen bu kale, belki de şehre en yakın ama en uzak yapıdır. Yüzyıllardır yerinden kıpırdamamış, sadece sessizce beklemiş. Her mevsim rüzgârla konuşmuş, her yağmurda taşları biraz daha aşınmış.
Restorasyon görmediği gibi herhangi bir belgeleme çalışması da yürütülmemiş. Oysa tarih, bize yalnızca büyük anıtlarla değil, bu gibi sessiz tanıklarla da anlatılır. Pertükan Kalesi’nin kaderi, sadece geçmişin değil, bugünün ilgisine de bağlı.




