Siyonist işgal rejimi, Gazze'ye yönelik saldırılarının başlangıcından bu yana aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu binlerce Filistinliyi esir aldı.
İşgal zindanlarındaki Filistinli esirlere, siyonist rejim tarafından sistematik bir şekilde işkence edildiği ifade ediliyor.
Damon Cezaevi yönetiminin son olarak Filistinli kadın mahkûmların başörtüsü ve peçe takmalarına izin vermediği belirtildi.
Filistin İslami Direniş Hareketi (HAMAS), işgalcilerin bu 'ahlaksız' uygulamasına tepki gösterdi.
HAMAS'tan yapılan yazılı açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
'Damon Cezaevi yönetiminin Filistinli kadın mahkûmlardan başörtüsü ve peçeyi zorla alması, tehlikeli bir adım olup işgalin kadınları hedef alan baskı ve ihlallerinin bir devamıdır.
Kadınların cezaevlerinde hedef alınmasının tüm dini, hukuki ve insani değerlerin ihlali olduğunu vurguluyoruz. Bu uygulamalara sessiz kalınamaz; halkımız işgalciye karşı durma, kadınları ve mahkûmlarımızı savunma iradesine ve kararlılığına sahiptir.
Erkek ve kadın esirlerin cezaevlerinde maruz kaldığı trajik koşullar, günlük keyfi aramalar, yiyecek, ilaç, giyecek ve battaniye gibi temel ihtiyaçlardan mahrum bırakılmaları, kasıtlı bir psikolojik ve fiziksel öldürme amacına yöneliktir. Gerçekler ve rakamlar bunu doğrulamaktadır.
Kadınlarla ilgili meselelerle ilgilenenler başta olmak üzere, tüm yerel ve uluslararası hak ve hukuk kuruluşlarını işgalin bu keyfi uygulamalarını durdurması için baskı yapmaya çağırıyoruz.
Ayrıca tüm ulusal grupları, halk hareketlerini, halkımızı ve esir ailelerini, esirleri destekleme faaliyetlerini artırmaya ve özgürlüklerine kavuşana kadar davalarına her türlü destekle sahip çıkmaya davet ediyoruz.'
Gazze'deki Filistin Esir İşleri Kurumu, siyonist rejim hapishanelerini, fiziksel ve psikolojik işkence ile 'korkunç ve insanlık dışı' koşullara maruz kaldıkları 'binlerce Filistinli mahkûm için toplu mezar' olarak tanımlamıştı.
Kurum, 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'nde onlarca mahkûmun işkence ve zorlu koşullar nedeniyle şehid olduğunu belirtmişti.
Raporda kadınlara özellikle 7 Ekim'den sonra artan dozda cezalar getirildiği, en temel yaşam malzemesi olan içme sularının kasıtlı olarak kirletildiği ve duş almalarına izin verilmediği, hapishane idaresi tarafından sorgu sırasında, kliniğe gittiklerinde veya avukatla görüştüklerinde darp edildikleri, işkenceye maruz kaldıkları, elleri, ayakları ve gözlerinin bağlandığı, çıplak aramaya tabi tutuldukları, tecavüzle tehdit edildikleri, saçlarının çekildiği, yerlerde sürüklendikleri, zor ve acı verici durumlarda cep telefonlarıyla fotoğraflarının çekildiği ifade edilmişti.